- Bir kavmin, bir topluluğun başı, beyi, emredeni. Vâli, kumandan, devlet başkanı, melik.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Ey îmân edenler! Allah’a itâat edin. Peygambere ve sizden olan emir sâhiplerine de itâat edin. (Nisâ sûresi: 59)
Allahü teâlâdan korkunuz! Başınızdaki emîr, habeşli köle bile olsa, itâat ediniz!.. (Hadîs-i şerîf-Buhârî, Müslim)
- Hazret-i Ali’nin lakabı.
Hazret-i Muâviye’nin Emîr ile muhârebesi, ictihâd sebebi ile idi. (İbn-i Hacer-i Mekkî)
Hazret-i Emîr’in ismi, Cennet kapısının üstünde yazılıdır. (İmâm-ı Rabbânî)
Emîr-ül-Mü’minîn:
Müslümanların reîsi, devlet başkanı. (Bkz. Halîfe)
Hazret-i Ömer zamânından sonraki halîfelere emîr-ül-mü’minîn denildi. (İbn-i Sa’d)
Emîr-ül-mü’minîn Ömer radıyallahü anh bir sabah namazı nı cemâatle kıldıktan sonra cemâate bakıp bir kimseyi göremeyince sordu. Eshâbı dediler ki: “Geceleri sabaha kadar ibâdet ediyor. Belki şimdi uyku bastırm ıştır.” Emîr-ül -mü’minîn buyurdu ki: “Keşki bütün gece uyuyup da sabah namazını cemâatle kılsaydı, daha iyi olurdu.” (İmâm-ı Rabbânî)
Emîr-ül-mü’minîn hazret-i Ali buyurdu ki:
Kalbler kablara benzer. Hayırlı olan, hayırla dolu olanıdır. (Abdülganî bin Abdülvâhid)