İstanbul’un Fethi (29 Mayıs 1453)
İstanbul jeopolitik olarak önemli bir noktada bulunmakta idi. Boğaz’a hâkimdi. Rumeli ve Anadolu’ya hâkim Osmanlı Devleti bünyesinde bir çıbanbaşıydı. Osmanlı taht kavgalarında taraf tutuyor, Anadolu beylerini kışkırtıyor, Batı’da Haçlı seferlerinin hazırlanmasını teşvik ediyordu.
İstanbul tarihte çeşitli milletler tarafından defalarca kuşatılmış ama alınamamıştı. Etrafının surlarla çevrili olması, ellerinde her yerde yanan Rum Ateşi (Grejuva) gibi bir silahın varlığı, ayrıca deniz tarafından her an yardım alabilmesi bu kuşatmaları sonuçsuz bırakmıştı.
Edirne’de tahta çıkan Fatih Sultan Mehmed öncelikle İstanbul’un fethi meselesine eğildi. Surları yıkabilecek çapta büyük toplar döktürdü. Bu işte Muslihiddin, Saruca Sekban ve Macar Urban’ın büyük faydaları oldu. Daha sonra Yıldırım Bayezid’in yaptırdığı Anadolu Hisarı (Güzelcehisar)’nın karşısında Rumeli Hisarı’nı yaptırarak, Karadeniz’den gelen ticaret ve savaş gemilerini tamamen kontrole aldı. Daha sonra hazırladığı büyük bir orduyla hareket ederek İstanbul önlerine geldi. Türk donanması da Haliç tarafını tutarak denizden gelmesi ihtimal dâhilinde olan yardımları önlemekle görevlendirildi.1453 yılının Nisan başında başlayan kuşatma 29 Mayıs 1453 fetih gününe kadar sürdü. Bu arada bir kısım donanmayı Kasımpaşa sırtlarından Haliç’e indirten Fatih Sultan Mehmed, böylece fetih gününü oldukça yaklaştırmış oldu. Nihayet denizden ve karadan kuşatılan İstanbul 29 Mayıs 1453 günü Türkler tarafından alındı.
İstanbul’un fethi ile 1000 yıldan beri devam eden Bizans İmparatorluğu ortadan kalktı. Ortaçağ sona erdi. İstanbul Yeni Türk İmparatorluğu’nun merkezi oldu. Bizans’ın fethi sırasında Bizans’tan kaçan bazı bilginler, yanlarında birçok eseri de götürmüşlerdi. Bunlar İtalya’ya yerleşerek Rönesans hareketinde büyük rol oynadılar.
Rumeli’deki Fetihler
1454-1459 yıllarında Sırbistan’a yapılan üç sefer sonunda burası kesin olarak Osmanlı ülkesine katıldı. Sadrazam Mahmud Paşa, Belgrat dışında bütün Sırbistan’ı ele geçirdi.
Koron ve Modon dışında bütün Mora Yarımadası, Atina fethedilerek Türk topraklarına katıldı (1460).
Eflak Beyi Vlad (Cellât veya Drakula olarak anılır), Hamza Paşa komutasındaki bir Türk kuvvetini pusuya düşürerek, Türk askerlerini feci işkencelerle öldürtmüştü. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmed Eflak seferine çıktı (1462). Vlad Macaristan’a kaçtı. Eflak, bağlı beylik hâline getirildi. Daha sonra birkaç seferden sonra Boğdan da bağlı beylik hâline getirildi (1476).
Bosna’nın verdiği vergiyi vermek istememesi üzerine yapılan Bosna seferinin sonunda bu ülke Osmanlı ülkesine katıldı (1463). Sultan II. Murad zamanından beri Türkler’i uğraştıran Arnavut Prensi İskender Bey, Venedikliler’in yardımıyla mücadelesini sürdürmekteydi. Arnavutluk seferi Osmanlı-Venedik savaşlarının da başlamasına sebep oldu. Bu arada 1465 yılında Hersek’i de Osmanlı ülkesine katan Türk kuvvetleri Venedik’le yapılan savaştan sonra 1479 yılında Arnavutluk’u ele geçirdi.
Anadolu’da Yapılan Fetihler ve Anadolu’da Türk Birliğinin Sağlanması
1459 yılında Amasra’yı Cenevizliler’in elinden alan Fatih Sultan Mehmed, 1460 tarihinde Sinop’u anlaşma ile Candaroğulları’ndan alarak Osmanlı ülkesine kattı. Osmanlı sınırları Trabzon Rum İmparatorluğu’na dayanmıştı. Bu sırada Trabzon’un başında ise David Komnen bulunmaktaydı. 1461 yılında Gelibolu Sancak Beyi Kâzım Bey ile Yakub Bey’i bir donanma ile Trabzon üzerine yollatan Fatih, komutasındaki bir orduyla karadan Trabzon üzerine sefere çıktı. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın kayınbiraderi olan David Komnen bir şey yapamayacağını anlayarak şehri teslim etti (1461). Karamanoğlu İbrahim Bey’in ölümünden sonra Fatih’in desteğiyle Karaman Beyliği’nin başına geçen Pir Ahmed Bey, Fatih’in Venedik savaşı ile uğraşmasından faydalanmak suretiyle Osmanlılar’a verdiği yerleri geri almak istedi. Bunun üzerine Karaman seferine çıkan Fatih Sultan Mehmed Niğde ve Lârende dışındaki bütün toprakları Osmanlı ülkesine kattı. Karamanoğulları Uzun Hasan’ın yanına kaçtılar.
Doğu Anadolu’da Akkoyunlu Devleti’ni kuran Uzun Hasan ile Fatih’in arası önce Trabzon’un fethi sırasında daha sonra da Karamanoğlu meselesi yüzünden hayli açılmıştı. Uzun Hasan Bey kendisini Timur yerine koyarak kendisine sığınan Anadolu beylerini himaye etti, diğer yandan Osmanlılar’la savaş hâlinde olan Venedikliler’le anlaşarak bu devlette top ve usta istedi. Fatih Sultan Mehmed 100 bin kişilik bir ordu ile doğuya hareket etti. Erzincan’ın Otlukbeli denilen mevkiinde yapılan savaşı kazarak (1473), doğu sınırlarını emniyete aldı. Uzun Hasan kaçarak zor kurtulabildi.
Denizler ve Denizaşırı Ülkelerde Yapılan Fetihler
İstanbul’un fethi ile donanmaya büyük önem verilmişti. Bunun sonucu olarak Rumlar’dan Taşoz ve Semendire, Cenevizliler’den ise Limni ve Midilli alınmıştı. Arnavutluk Meselesi Osmanlı-Venedik savaşlarının başlamansa sebep oldu. 1463-1479 yılları arasında cereyan eden savaşlar karada Osmanlılar’ın, denizde Venedikliler’in başarılarıyla devam etti. Ancak Türk kuvvetlerinin karadaki üstünlüğü yanında müttefiklerini birer birer kaybetmesi Venedikliler’i barışa zorladı. Yılda 10.000 duka altın vergi vermek suretiyle Venedik barış yapmak zorunda kaldı. Kırım üzerine 1475 yılında Gedik Ahmed Paşa’yı bir donanma ile gönderen Fatih Sultan Mehmed, Kefe, Menkub, Azak Kalesi gibi yerlerin fethini sağladı. Daha sonra Mengli Giray Han’ı Kırım tahtına çıkardı (1477). Böylece Kırım, Osmanlı Devleti’ne bağlı bir beylik hâline getirildi.
Venedik Savaşları sırasında Osmanlılar’a karşı sefere katılan Napoli Krallığı’nı cezalandırmak isteyen Fatih Sultan Mehmed, Gedik Ahmed Paşa’yı İtalya seferine memur etti. Gedik Ahmed Paşa Otranto’yu fethederek İtalya’ya ayak bastı (1480). Ancak Fatih’in ani ölümü İtalya’nın fethini engelledi. Gene aynı tarihte Mesih Paşa komutasında Rodos Adası’na yapılan sefer sonuçsuz kaldı (1480).
1481 yılında erken denilebilecek bir yaşta vefat eden Fatih Sultan Mehmed devlet adamlığının yanında âlim bir padişahtı. Birkaç dil bilir, Avnî mahlâsını kullanarak şiir yazardı. İlk defa olarak yivli topu, havan topunu bulan da odur. Kendi adına yaptırdığı camiin yanında devrin en büyük ilim kurumu olan Sahn-ı Seman Medreseleri’ni yaptırmıştır. Taassubu yoktu, İtalyan ressamı Bellini’ye portresini yaptırmıştı.