Arapça, açılmalar demektir. Beklenmedik birşeyin ele geçmesi. Zahirdeki fütûha “Fütuhûl-ibade”, batmdakine de “fütuhûl-halâve” denir. Bu iki fütûhtan başka, bir de “fütûhul-mükâşefe” vardır.
Rızık, ibâdet, ilim, marifet, keşf vs. gibi maddî ve manevî nimetlerin sâlike açılması, gaybî kemal halleri ile ortaya çıkma şeklinde tanımlar getirilen futûh; manevî feyz, gönül açıklığı gibi manaları da ihtiva eder. Bu konuda bazı atasözleri ve deyişler vardır: “Bugün bir yerden fütuhat oldu”. Bu beklenmeden gelen yardım için kullanılır. “Erenler.bugün fütuhatta bulundular”. Bu da, himmet yoluyla, mürşidlerin müridlerine feyz aktarması anlamında kullanılan bir deyimdir. “Erenlerin fütûhâtıyla sorularına cevap verdim” Bu deyim de tevazu için kullanılır. Elde edilen başarıların, kişinin kendinden değil, büyüklerin duasıyla gerçekleştiği hususu bu deyimle vurgulanır.