Arapça, aldanma demektir. Gurur, helak olmanın başta gelen sebeplerindendir. Çoğu insanlar gurur içindedirler. Gururlu kişiler her kesimden olabilir: Âlimler, âbidler, mutasavvıflar (daha doğru mustasvıflar), ticaret erbabı, zenginler, politikacılar, yöneticiler vs. gibi. Dış şekillere bağlı kalan ve işi sırf buna bağlanmakla bitmiş gören mutasavvıflar, gurur içindedirler. Bunlardan bir kısmı marifete dair sözler ezberleyip onları tekrarlayıp, sahibi olmadıkları halde, kendilerini marifete ulaşmış gibi gösterirler. Yine onlardan bir kısmı yakine erdik, hedef gerçekleşmiştir zannıyla, artık ibadete gerek yok derler ki, bunlar da, aldanış (gurur) içindedirler. Haram-helal ayırt etmeyen sâlikler de aynı durumdadırlar. Onlardan bir kısmına marifet rüzgârı eser, bunun üzerine iş bitti zannederler, o noktaya saplanıp kalırlar. Tasavvuf yolunda, gurura sevkeden bu hususları bilen sâlikler, ona göre davranırlar, Allah da onların makamını yüceltir. Bu durumda olanlar, üzerlerine gelen feyizlere, kerametlere, keşiflere, marifetlere iltifat edip, onlara dayanarak rahata kavuşmayı bile denemezler. Kulluğa devam ederler, yine devam ederler, yine devam ederler. Böylece Allah’a yaklaştıkça yaklaşırlar. Gerçek tasavvuf erbabının hâli, bu “kulluk” tan başka birşey değildir. Yolda giderken, makamları vuslat sanıp orada takılıp kalmak gururdur, aldanıştır.