Farsça olan bu ifade, yerle bir olmak, toprak gibi olmak anlamlarını ihtiva eder. Allah’a vuslat için sülûka giren, ölmeden önce ölen, gönlünde dünyaya yer vermeyen tekke sakinleri, hankahta bulunanlar ve dervişlere haksâr adı verilir. Kelime miskinlik, zelillik, tevazu gibi hallere sahip olanları gösterir. Arapça “ağber” (üstü başı toz toprak içinde olan) ve “eş’as” (saçı tozlu ve dağınık) kelimeleri de haksâr ifâdesinin karşılığı olarak düşünülmektedir.