Harry Truman’ın ülke içi programlarına Adil Düzen adı verilmişti. Roosevelt’in Yeni Düzen’ini temel alan Truman, federal hükümetin ekonomik fırsatları ve toplumsal istikrarı güvence altına alması gerektiğine inanıyordu ve hükümetin rolünü küçültmeye kararlı muhafazakar Kongre üyelerinin yoğun politik muhalefetine karşın bu amaca erişmeye çabalıyordu.
Truman’ın savaştan hemen sonra ilk öncelik verdiği konu barış ekonomisine geçiş oldu. Silah altındakiler bir an önce ülkeye geri dönmek istiyorlardı; ancak, döndüklerinde ev ve iş bulma konusunda büyük bir rekabetle karşılaştılar. Savaş sona ermeden önce kabul edilmiş olan Asker Yasası (G.I. Bill), konut almaları için kredi garantisi ve meslek eğitimine ve üniversite öğrenimine yönelik parasal yardım gibi kolaylıklar sağlayarak silah altındakilerin sivil yaşama geçişlerini kolaylaştırdı.
Çalışma yaşamındaki huzursuzluk daha endişe vericiydi. Savaş üretimi sona erince pek çok işçi kendisini açıkta buldu. Diğer bazıları da, çoktandır hak ettiklerini düşündükleri ücret artışları istediler. 1946’da 4.6 milyon işçi greve gitti; bu sayı Amerikan tarihinde o güne değin görülenden çok daha fazlaydı. Grevciler, otomobil, çelik ve elektrik endüstrilerini hedef almışlardı. Grev, demiryollarına ve yumuşak kömür madenlerine yayılınca Truman müdahale etti; fakat, bunu yapınca da Amerikan işçi sınıfındaki milyonlarca kişiyi küstürdü.
Truman bir yandan hemen çözüm isteyen sorunlarla uğraşırken bir yandan da uzun vadeli bir faaliyet programı oluşturdu. Savaşın sona ermesinin üzerinden bir hafta bile geçmeden Kongre’ye 21 maddelik bir program sundu; buna göre, uygunsuz istihdam faaliyetlerine karşı koruma sağlanacak, asgari ücret düzeyi yükseltilecek, daha büyük işsizlik tazminatı ödenecek ve iskan yardımları arttırılacaktı. Bunu izleyen birkaç ay içinde, sağlık sigortası ve atom enerjisi konularında yeni yasa önerileri sundu; fakat, bu düzensiz yaklaşımı, nelere öncelik verdiğini çok kez belirsiz bırakıyordu.
Cumhuriyetçiler saldırıya geçmekte gecikmediler. 1946 Kongre seçimlerinde “Yetti mi?” diye sordular ve seçmenler de yettiği yanıtını verdiler. 1928’den beri ilk kez her iki mecliste de çoğunluğu ele geçiren Cumhuriyetçiler, Roosevelt yıllarındaki liberal yönetime son vermekte kararlıydılar.
Truman harcamaları kısan ve vergileri azaltan Kongre ile savaştı. Kamu oyu yoklamaları hiçbir şansı olmadığını göstermesine karşın 1948’de yeniden seçilmek için uğraştı. Hareketli bir kampanyadan sonra, Amerikan politikasında görülen en büyük sürprizi yarattı ve Cumhuriyetçilerin adayı New York Valisi Thomas Dewey’i yendi. Yeni Düzen dönemindeki koalisyonu yeniden canlandırıp işçilere, çiftçilere ve siyahlara sarılan Truman bir dönem daha görev yapma hakkını kazandı.
1953’te görevden ayrıldığı sırada Adil Düzen karmaşık bir başarı sağlamıştı. Temmuz 1948’de federal hükümete mamur alımlarında ırk ayrımcılığı yapılmasını yasakladı ve sihalı kuvvetlerdeki ayırımcılığa son verilmesini emretti. Asgari ücret yükseltilmiş ve sosyal yardım programları yaygınlaştırılmıştı. İskan programı ile belirli ilerlemeler saplanmış, ancak pek çok gereksinim karşılıksız kalmıştı. Ulusal sağlık sigortası ve eğitime yardım önlemleri ise Kongre’den geçmemişti. Truman’ın Soğuk Savaş sorunlarıyla uğraşması ve yoğun muhalefet yüzünden ülke içindeki etkinliği engellenmişti.