“Sizi topraktan yaratması, O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra bir de gördünüz ki siz beşer olmuş (çoğalıp) yayılıyorsunuz.” (Rûm, 30/20)
Bu ayet-i kerime, insanın topraktan yaratılışını, hayat bulduktan sonra da yer-yüzünde yayılışını dile getirmektedir.
Yüce Allah, yoktan var ettiği, biz insan neslini topraktan yaratmış ve hayat ver-miştir. Yaratılış gibi çok önemli bir konunun vurgulanması Allah’ın büyüklüğünün delillerindendir. Cansız toprak insanın mayası, çekirdeği olmuş, o cisim toprak olmaktan çıkıp mahlûkatın en şereflisi özelliğini taşır hâle gelmiştir. Bu nedenle yaratılış büyük bir ibret tablosudur. İnsanın topraktan yaratılışı Hicr sûresinin 26. ayetinde “ Andolsun biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık.” şeklinde özetlenmiştir.
Ayetlerde görüldüğü gibi Allahu Teala’nın insanı yoktan var etmesi, toprağı canlı varlığa dönüştürmesi O’nun sonsuz kudretinin delillerindendir. Tabii ki insan ha-reketsiz varlıklar gibi bir yerde sabit kalmamış, Allah’ın verdiği duygu ve hareket kabiliyeti ile de yeryüzüne yayılmıştır. Bu durum düşünen insanı, hem Allah’ın kudretini anlamaya yönlendirmekte hem de yeryüzüne yayılan insan neslinin nasıl yaratıldığını ortaya koymaktadır. Bu konuda dikkate almamız gereken bir başka hu-sus ise, “Sizi topraktan yarattı” buyrulmasıdır ki; insan neslinin ilki olan Hz. Âdem (a.s) topraktan yaratıldı ve biz de onun nesli olarak çoğaldık. Dolayısıyla özümüz, aslımız topraktır.
Tabii ki Allah’ın kudretinin idrak edilmesi yalnızca bu ayeti izah etmekle bitmez.
Konuyla ilgili olması noktasında müteakip ayetleri de gözden geçirmemiz gerekir.
Rum sûresinin 21.ayetinde, “Kendileriyle huzur bulasınız diye sizin için türünüz-den eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir.” buyurulmuştur. Bu ayette evlilikten, aile hayatından ve mutluluğa sebep olan şeyden bahsedilmektedir.
Ailenin temel taşları olan eşler arasında sevgi ve bağlılık olmazsa bir ömür boyu aynı ortamı huzurlu bir şekilde paylaşmaları da mümkün olamaz. İşte hem ailenin sağlıklı bir şekilde devam etmesi hem de bedenen ve ruhen huzur bulabilmesi için yüce Allah, eşler arasında önemli bir bağ olan sevgiyi gönüllere nakşetmiştir. Bu duygular kendiliğinden oluşmamış, insanın hücresine, zihnine, beynine Allah (c.c) tarafından yerleştirilmiştir. Bu da Allah’ın yüceliğinin delillerindendir.
Daha sonra yer alan 22. ayette ise “Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir.” buyrul-muştur. O muazzam gökyüzü ve onda bulunan gezegenler, güneş, ay ve yıldızların yaratılması ne muhteşem bir olaydır. Bütün bunları yaratan yüce Allah’ın gücü kud-reti ne kadar büyüktür. Yine yeryüzü ve yeryüzünde yetişen nebatat ve üzerinde barınan canlıların yaratılması da bir başka ibret tablosudur.
Bunların yanında mahlûkatın en şereflisi olan insanın farklı renklerde yaratılma-sı ve değişik lisanlarla konuşmaları da ibret vericidir. Çünkü aynı öz olan topraktan yaratılan insanlardan bazıları siyah, bazıları beyaz, bazıları ise daha farklı ten renkle-riyle yaratılmışlardır. Hatta göz renginde, saç renginde, beden şekillerinde farklılık-lar; bir başka yönüyle de konuşmadaki farklılıklar yüce Allah’ın büyüklüğünü ispat etmektedir. Aynı dili konuşan insanların ses tonunun farklı olması bile yaratılıştaki zenginliği ifade etmektedir. Bütün bunlarda, bilen ve yaratılış sırlarını idrak edenler için ibretler vardır.
Yaratılıştaki bu farklılık öncelikle biz insanların birbirimizi kolayca tanımamızı temin etmektedir. Bu durum Hucurât suresinin 13. ayetinde “Ey insanlar! Şüphe yok ki biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık…” şeklinde dile getirilmiştir.
Rum sûresinde daha sonra yer alan 23. ve 24. ayette gecenin ve gündüzün ya-ratılmasından, gecenin istirahat için gündüzün de çalışıp kazanmak için en uygun zamanlar olduğundan bahsedilmektedir. Ayrıca 24.ayette şimşek çakması, yağmu-run yağarak ölü toprağı diriltmesi gibi insanlık için büyük önem taşıyan durumlar dile getirilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın kudretinin delillerini ortaya koyan pek çok ayet vardır.
Bize düşen görev, bu muazzam yaratılışı ve varlıkları dikkate alarak Allah’ı iyi anlamak, onu tanımak ve O’na kullukta kusur etmemeye çalışmaktır.