“Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez.” (Necm, 53/38)
İnsan, sadece kendi yaptıklarından sorumludur. Bu durum, gönderilen kitap ve peygamberler ile kullara bildirmiştir. Ayrıca Allah insana, doğruyla yanlışı kendisine gösteren bir de vicdan vermiştir. Selim akıl sahipleri vicdanlarının sesine de kulak vermelidir.
İnsanlar, hür iradeleri ile doğru ve yanlışı seçmekte serbest bırakılmıştır. Öyle ise herkes kendi yaptıklarından sorulacaktır. Kimse, kimsenin günahını yüklen-meyecektir. Bir cani, bir hırsız ve bir dolandırıcı yüzünden onun kardeşi, akrabası, çoluk çocuğu sorumlu olamaz. Dolayısıyla hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenemez. Fakat kötülüğe teşvik eden kimse de cezasını alacaktır. Mesela: Bir kimse diğerinin ibadet yapmasını engellemeye çalışarak “bu gün ibadet yapma, günahı bana ait” dese, ibadetini engellediği kimsenin günahı o kişiye yüklenemez, ancak o ibadeti engel olmanın cezasını çeker. İbadet yapmayan kimse de kendi cezasını çeker.
Aynı şekilde bir kişi hırsızlık yapsa, bu cezasını başka kişiler çekmez. Herkes yalnızca kendi yaptıklarından sorumludur. Buna karşılık, eğer bir insan başka bir insanı saptırır, onu suça teşvik eder veya o suçu işletirse, o zaman bu suç aynı za-manda yaptıranın da suçu olmaktadır. Bir kimse bir başka kimseye hırsızlık yaptırır veya yapmasına vesile olursa, bu durumda bu suç sadece yapan kişinin değil, aynı şekilde yaptıran kişinin de olur.
Hesap gününde herkes yalnızca kendi yaptığından sorumlu tutulacaktır. Kimse-ye başkalarının günahları sorulmayacak, kimse de kimsenin günahını yüklenmeye-cektir. Bu durum Kur’an’da, “Herkes günahını kendi aleyhine kazanır. Hiçbir günahkâra başka bir günahkârın günah yükü yüklenmez.” (Enam,6/164) diye bildirilmektedir.
Mekke müşrikleri, Hz. Peygambere; Gel bizim dinimize dön, dünya ve ahiret ne istersen biz kefil oluruz. Eğer bu durumda bir günahınız olursa günahlarınız bizim boynumuza olsun, demişlerdi. Hâlbuki herkesin yaptığı iş kendisinedir. Bundan dolayı da kazandığı sorumluluk kendi boyunlarına olacaktır. Aklıselim sahibi bir kimse başkasının zorlaması ve isteğiyle Allah’ın yasak ettiği hiçbir günahı işleme-yeceğine göre, Allah’ın emrettiği bir işi de yapmaktan kaçınamaz. Çünkü her işten sadece kendisi sorumludur. Bir başkası değil… Bir başkasının günahını yüklenen kimse, diğerinin günahını niçin çeksin. Herkesin işlediği günah kendisinedir ve ce-zasını da kendi çekecektir.
Şu halde, birinin diğerine, sen şunu şöyle yap da günahı veya cezası yalnız benim boynuma olsun, demesi yalandır. Günah işleyen kimseler cezasını çeke-cektir. Öyle deyip yalan söyleyen, günaha teşvik eden de, bu yalanının, bu teş-vik ve aldatmasının, bu kötü taahhüdünün cezasını elbette çekecektir. Başkasının günahını yüklenmeyi üzerine alan kimseler, kendi günahının cezasını çekmekle diğerini kurtaramaz. Şurası açıktır ki, böyle demek, günahın failinden başka kim-seye zararı olmaz demek değildir. Ancak her fiil, onu yapana nispet olunur ve her günah, ilgili olanlara ilgisi oranında yüklenir demektir. Hiç kimse günah işleyen ve asi olan bir kişinin günahını üstlenmez. Her kişinin kazandığı kendinedir ve ameli boynuna asılmıştır. Başkasının yaptıklarından dolayı o kimse suçlanamaz ve ceza göremez. Aynı şekilde dostluk ve arkadaşlık adına susmayı tercih etmenin, o işi yapmak kadar vebali vardır.
Günahı ağır gelen kimse onu taşımak için başkasını çağırsa, bu çağırdığı akrabası da olsa, onun yükünden bir şey eksiltilmez. Kimse kimsenin günahını yüklenerek cehenneme, sevabıyla da cennete girmeyecektir. Herkes kendi işledikleriyle Allah’ın huzuruna çıkacaktır.