Arapça, azim, enerji, istek, arzu, meyi, şevk gibi anlamları olan bir kelime. Bir olgunluk hali veya kulun bir şeyi elde etmek üzere kalbinin bütün gücüyle Hakk’a yönelmesi. Allah’ın icabeti sonucu vuku bulur; tesir Allah’tandır, kul ise duacı olarak vasıtadır, yoksa kul hiçbir zaman Allah (c) olamaz. Velilerin bu anlam çerçevesi içerisinde şekillenen gücü, Arapça şu atasözüyle anlatılır: Himmetü’r-ricâl takla’u’l-cibâl (Allah adamlarının himmeti, dağları yerinden oynatır).
Sülük ile ilgili derecelerin ilkine himmetu’l-ifaka, ikincisine de himmetu’l-enefe denir. İlki sâliki, geçici (fani) olanları terkedip, sürekli (bakî) olanı istemeye yönlendirir, ikincisi amele karşı sevap istemeye sevkeder ki, bu durumda sâlik, Hakk’a, ihsan üzere ibâdet eder. Yine o, yaklaşmayı taleb etmek için Hakk’a teveccühden geri kalmaz.
Dem-i Mesih’den etsen recâ-yı himmet der,
Bu deyr-i köhnede biz de duaya muhtacız.
Koca Ragıb Paşa