İyiliği emr edip kötülükten alıkoymak husûsunda, hükûmet adamlarının bizzat işe karışıp gerekeni yapmaları. İhtisâb da denir. (Bkz. Muhtesib)
Emr-i ma’rûf ve nehy-i münkeri el ile yapmak hükûmet adamlarına, dil ile yapmak din adamlarına, kalb ile yapmak da her müslümana farzdır. El ile yapmağa, hisbet denir. Dili ile yapmağa, vâz ve nasîhat denir. Hisbet yaparak çalgıları , içki şişelerini kırmak yalnız hükûmet me’murları nın vazîfesi olduğu için, baş kaları kırarsa öderler. Hisbet yapmak, el ile mâni olmak din adamlarına farz değil ise de, günâh işlenirken engel olmaları câizdir. Fakat din adamı, hisbet yaparken fitne uyandırmamal ıdır. Yâni, kendinin ve müslümanların dînine veya dünyâsına zarar gelecek olursa, hisbeti terk etmesi vâcib olur. Hisbet yaparken kendinde kibr, riyâ (gösteriş), sû-i zan (kötü zan), meşhûr olmak düşüncelerinin hâsıl olması ve müslümana hakâret ve onu câhillikle itham etmesi fitne olur. (Abdülganî Nablüsî)