Başta Hun ve Göktürkler olmak üzere eski Türk toplulukları her ne kadar göçebe bir hayat sürseler de ekseriyetle yazlık ve kışlık bir hayat sürmüşlerdir. Yaz ayları için yaylak hayatı söz konusu iken kışları geçirmek için evler inşa ederlerdi. Ayrıca dini gelenekler dolayısı ile kurban sunmak içinde muhtelif sunaklar inşa ederlerdi.
Eski Türkler şehre balık/balığ adını veriyorlardı. Nitekim Divân-u lugat’t-Türk müellifi Kaşgarlı Mahmud bu ismin kale manasına geldiğini de ifade etmektedir. Yine adı geçen müellife göre kent sözcüğü ne kullanılmaktaydı.
Hükümdarların özellikle biri yaylalarda, diğerleri de vadilerde ve su kıyılarında olmak üzere merkezi yerleri bulunmaktaydı. Yaylalara bulunanlar büyük devasa çadırlar iken, diğer merkezlerdekiler evlerden oluşmaktaydı. Nitekim Hun hükümdarı Mo-tu’nun Ongin Irmağı üzerinde yazlık şehri bulunmaktaydı.
Şehirler ekseriyetle çamur-topraktan müteşekkil kerpiçten yapılıyordu. Çin kaynakları da Hun evlerinin dövülmüş topraktan yapıldığını bildirmektedir. Ayrıca pek rastlanmasa da Hunların suru şehirler yaptıkları da bilinmektedir. Özellikle M.Ö 26’da Chih-ch Şanyü etrafı surlar ile çevrili bir şehir yaptırmıştı.
Umut Güner tarafından yazılmıştır.