Eldeki mevcut kaynakların bize sunduğu bilgiler ışığı altında Hz. İsa’nın tarihsel yaşamını tam olarak ortaya koymak mümkün değildir. Ancak Hıristiyan kutsal kitabı olarak kabul edilen Yeni Ahit’in Hz. İsa hakkında sunduğu bilgileri bir araya getirdiğimizde onun kimliği ile ilgili şunları söyleyebiliriz: Hz. İsa, kral Herod’un ölüm tarihi olan Mö 4 yılla rında Galile bölgesinin Nasıra kasabasında bakire Meryem’den dünyaya gelen Galileli bir Yahudi idi. Çocukluğunu ve gençliğini bu kasabada ge çirmiş, MS 28 yıllarında Hz. Yahya tarafından Ürdün nehrinde vaftiz edil miş, Yahya’nın şehit edilmesinden sonra yaklaşık otuz yaşlarında tebliğ faaliyetlerine başlamış ve nihayet MS 30 yılında Kudüs’teki kutsal mabette bazı olaylara ve karışıklıklara sebebiyet verdiği için dönemin Roma valisi tarafından kargaşa, anarşi ve isyan çıkarmakla suçlanarak çarmıh cezası na çarptırılmıştır. Kur’an-ı Kerim ise (4. Nisa suresi 157-158’de) Hz. İsa’nın çarmıha gerilmekten mucizevi bir şekilde Allah tarafından kurta rıldığını ve daha sonra mahiyetini bilemeyeceğimiz bir şekilde onun öl düğünü (3. Al-i İmran, 54-55 ve 5. Maide 1 16-118’de) vurgulamaktadır.
Bir İsrailoğulları peygamberi olan Hz. İsa, büyük şehirlerden zi yade genellikle köylerde, kasabalarda ve kırsal alanlarda vaazlar vere rek bölge halkını “yaklaşan son” konusunda uyarmış ve onları bir olan Tanrı’ya iman ederek onun emir ve yasaklarına uymayı ifade eden Tan rı’nın egemenliğine katılmaya çağırmıştır (Matta 3:2). Gerçekte bu tebliğ Hz. Yahya tarafından daha öncesinde yapılmaktaydı ve bu sebeple Hz. İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmişti. tık İncil olarak kabul edilen Mar kus İncili, Hz. Yahya’nın dönemin idarecileri tarafından yakalanıp hap se atılmasından sonra İsa’nın Galile bölgesine giderek şu sözleriyle yu karıda ifade ettiğimiz Hz. Yahya’nın mesajlarını sürdüreceğini ifade et miştir: “Zaman doldu. Tanrı’nın egemenliği yakındır. Günahlarınızdan vazgeçin ve bu mesaja inanın.” (Markus 1: 14-15). Görüldüğü üzere Hz. İsa, insanları günahlarından tövbe ederek Tanrı’nın emir ve nehiylerine uymak suretiyle onun egemenliğine hazır hale gelmeye davet eden bir İsrailoğulları peygamberidir. Hatta Matta İncilinde Hz. İsa kendisinin sadece Yahudilere gönderilmiş bir elçi olduğunu ifade ederek havarilerin den, Yahudiler dışındaki diğer milletlere öğretide bulunmamalarını iste diğinin altı çizilmektedir. “Ben İsrail evinin kaybolmuş koyunlarından başkasına gönderilmedim.” (Matta 1 5:24); ” … diğer uluslara ait yerlere gitmeyin. Samiriyelilere ait kentlerin hiçbirine uğramayın. Bunun yerine sadece İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına gidin.” (Matta 10:5-6). Ni tekim Kur’an-ı Kerim de Hz. İsa’nın kendi döneminde mevcut olan Tev rat’ın doğruluğunu tasdik etmek, daha önce Yahudilere haram kılınan şeylerin bazılarını onlara helal kılmak için Tanrı’ dan insanlara bir mesaj getirdiğini söyleyerek insanları Tanrı’ya olan sorumluluklarının bilinci ne vardırıp kendisine iman etmeye çağırmıştır (3. Al-i İmran, 50).
Hayatı boyunca ifade ettiğimiz bu temel mesajı başta Yahudiler olmak üzere tüm insanlara sunmaya çalışan Hz. İsa, ölümünden sonra başta Hıristiyanlığın mimarı olarak kabul edilen Pavlus olmak üzere onun fikirleri doğrultusunda tesis edilen ilk Hıristiyan toplumu tarafın dan gökten yeryüzüne beşeri bir hayat sürmek ve sahip olduğu kurtarı cı özelliğiyle kendine inananları kurtarmak için gelen “Oğul Tanrı” ola rak algılanmaya başlanmıştır. Bu genel kanı etrafında da asli günah, in san neslinin suçluluğu, Yahudi tarihi boyunca bu günah ve suçluluğun ortadan kaldırılması için Tanrı tarafından çeşitli ilahi müdahalelerin ol duğu, ancak bu müdahalelerin her seferinde başarısızlıkla sonuçlanma sı üzerine Tanrı’nın kendiyle aynı cevhere sahip olan İsa’yı bakire Mer yem aracılığıyla dünyaya gönderdiği, onun insanların günahlarına kefa ret olarak çarmıhta canını verdiği, üçüncü günde ölümden dirildiği ve göklere yükseldiği gibi dogmalaştırılmış inanç esasları geliştirilerek gü nümüz Hıristiyanlığının temelleri atılmıştır. İşte İsa sonrası dönemde ya şanan tüm bu gelişmeler, bir İsrailoğulları peygamberi olan İsa’yı kendi sine ibadet edilen tanrısal bir varlığa dönüştürmüştür. Çünkü yukarıda gördüğümüz üzere hayatı boyunca İsa insanları sadece ve sadece Tan rı’ya iman ederek onun buyruklarına teslim olmaya çağırırken İsa’nın tanrısallaştırmasına giden yolu hazırlayan ve bu şekilde de günümüz Hıristiyanlığının mimarı olan Pavlus ise insanları İsa’ya iman etmeye ça ğırmıştır. Yani Hz. İsa’nın mesajının temel vurgusu Tanrı ve onun irade sine teslimiyet iken Pavlus’un ve dolayısıyla onun fikirleri etrafında şe killenen günümüz Hıristiyanlığının misyonerlik faaliyetleri vasıtasıyla yaymaya çalıştığı mesajın temel vurgusu ise İsa’nın şahsında bedenle şen tlahi Oğul Rab Mesih’tir.
Prof. Dr. Mahmut Aydın