İslam’ın Mekke’de tebliğine ve tutunmasına imkan görmeyen Hz. Muhammed, Medinelilerle yaptığı Birinci ve İkinci Akabe Biatlarından sonra kendilerine himaye vaat eden Yesrib’e (Medine) hicret etmeleri için Müslümanlara izin verdi. İkinci Akabe Biatı’ndan sonra Hz. Muhammed’in hicrete izin vermesi üzerine ilk defa Amir b. Rebia ile hanı mı Leyla bint Ebi Hamse, Yesrib’e göç etti, ardından diğer sahabiler kafi leler halinde Mekke’den ayrılmaya başladı.
Mekke’nin yönetim ve istişare merkezi olan Darunnedve’de top lanan müşrik Araplar İslamın önlenemeyen gelişmesi ve artık Mekke sı nırlarını aşan yaygınlığı karşısında son bir hamle yapmaya karar verdiler ve Ebu Cehil’in teklifiyle Resulullah’ı öldürmeyi planladılar. Suikast ni yetinden vahiy yoluyla haberdar olan Hz. Peygamber, Ebu Bekir’le bir likte hicret hazırlığına başladı. Hz. Peygamber ve Ebu Bekir bir gece Mekke’den ayrılıp Sevr dağındaki mağaraya saklandılar. Üç gün sonra kılavuzlarının getirdiği develere binerek Yesrib’e doğru yola çıktılar (1 Rebiulevvel/13 Eylül 622). Yesrib’e ulaşınca şehir halkı kendisini büyük bir coşku ile karşıladı. Resulullah, devesinin çöktüğü yerin en yakınında bulunan Ebu Eyyı1b el-Ensan’nin evine misafir oldu. Onun hicreti sefıe biyle Yesrib şehri Medine (Medinetu’r-Resul) adını aldı.
Hicret birçok açıdan İslam tarihi için bir başlangıç/milat oldu ve bu nedenle Müslümanlar takvimlerini Hicret’le başlattılar. Hicret, Müs lümanların baskı ve zulümden kurtulmaları ve sosyal ve siyasal açıdan özgürleşmeleriydi. Yine Hicret, Hz. Muhammed önderliğinde yeni bir merkezde oluşturulacak olan siyasal yapılanmanın başlangıcıydı. Bir başka açıdan ise Hicret, Müslümanlar için bireysel anlamda alışkın ol dukları yerleşik yaşamlarından, mal ve mülklerinden feragat etmeleri ve Allah ve Resulü için fedakarlıkta bulunmaları anlamına gelmekteydi.