“Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?” (Maide, 5/90-91)
Yeryüzünde en saygın varlık insandır. Rabbimiz bizi diğer varlıklar arasında farklı bir özellik ve kabiliyette yaratmıştır. Ayrıca, dünya ve ahiret mutluluğunu elde edebilmemiz için de birtakım emir ve yasaklar koymuş, dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunmasını teminat altına almıştır. Ayet-i kerimede bahsi geçen içki, ku-mar, dikili taşlar ve fal oklarıyla ilgili yasaklar da bu hususla doğrudan bağlantılıdır.
Alkollü içkilerin sağlığımıza verdiği zararlar bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Nitekim trafik kazalarının en önemli sebeplerinden birisi alkollü içkilerdir. Aile geçimsizlikleri ve boşanmalar ile yaralama, gasp, cinayet gibi her türlü suçun meydana gelmesinde, artmasında en önemli faktörlerden biri de yine alkollü içkilerdir.
Bazı kimseler içkinin birtakım yararlarından bahsederek az miktarda ve kontrollü alınması hâlinde sakıncalarının ortadan kaldırılabileceğini iddia etmektedir. Buna mukabil Kur’an, zararı yararından fazla olan, kontrolü de imkânsız bulunan sarhoşluk veren içkinin muhtemel her türlü zararlarından bireyi ve topluma korumak için yasaklamıştır.
Günümüzde kumar, tüm dünyada oldukça yaygın olan, hatta birçok kişi için bir tür eğlence sayılan bir sektör hâline gelmiştir. Kumar tutkunu kişilerin bu yolla çok büyük miktarlarda para ve servetlerini israf ettikleri ve sonuçta perişan oldukları yaşanmış gerçekliklerdendir. Diğer taraftan sırf zevk için kumara tevessül etmek ve bu yolla yapılan para israfı da, birçok muhtaç insanın refaha kavuşmasına yetecek boyutlardadır. Kumarın insanlara ne kadar büyük zararlar verdiğini her gün ga-zetelerde ve televizyonlarda görmek mümkündür. Kumar borcu yüzünden intihar eden, her şeyini kaybettiği için ailesi dağılan, senelerce uğraşıp kazandığı mal var-lığını birkaç saat içinde tamamen kaybedip bunalıma giren, bundan dolayı gözünü kırpmadan cinayet işleyebilen insanların haberleri her gün karşımıza çıkmaktadır.
Kazancımız şansa ve tesadüfe bağlı olmamalı, çabamızın ve alın terimizin ürünü olmalıdır. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de şöyle vurgulanmaktadır:
“İnsan için ancak çalıştığı vardır.” (Necm 53/39)
Bu itibarla, taraflardan birine menfaat sağlayan her türlü bahis kumardır ve di-nimizce yasaklanmıştır.
İçki ve kumar, bizi, Yaratıcımızı anmaktan ve O’na ibadet etmekten alıkor. Ayrıca boşa geçirdiğimiz zaman da büyük bir kayıptır ve bu zamanı bir daha geri getirme imkânımız da yoktur. Hâlbuki bu geçen zaman içinde çalışıp üretebilir; okuyup öğrenebilir veya başkalarına öğretebilirdik. Söz konusu kötü alışkanlıkların aramıza kin ve nefret tohumları ekmesi de işin cabası. O halde; her türlü kötülüğe açık bu alışkanlıkları terk etmeliyiz. Bunu da herhangi bir baskı sebebiyle değil, iman etmiş ve ikna olmuş bir Müslüman olarak yapmalıyız.
Dinimizde inanç esasları ile haram ve helaller açıkça beyan edilmiştir. Bu esaslara aykırı her anlayış ve davranış kesinlikle yasaklanmıştır. Bu sebeple, Allah’tan baş-kasına kulluk anlayışını çağrıştıracak ve kişinin teşebbüs ruhunu birtakım temelsiz inanışlara kilitleyecek uygulamalar, ayet-i kerimede içki ve kumar yasağının peşi sıra zikredilmiş ve yüce Allah’ın hoşnut olmadığı, bir mümine yaraşmayan çirkin fiillerden sayılmıştır. Çalışıp kazanma yerine, ümitlerini ve geleceğini aniden zen-gin olma hayalleri üzerine kurmayı doğal sayar hâle gelmiş bir zihniyetin ve ayet-i kerimede sakınılması emredilen diğer hususların yaygınlık kazanması, sağlıklı din bilgisinin ve din ve ahlak eğitiminin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.