Selim III, 27 Cemâziyelevvel 1175’te (24 Aralık 1761) doğdu.1 Babası III. Mustafa, annesi ise Mihrişah Sultan’dır. Babası III. Mustafa, şehzadeliğinde iyi bir eğitim ve öğrenim görmüştür. Edebi anlamda birçok eseri bulunmak-tadır. Bunun yanı sıra tıp ve astronominin Osmanlılardaki iptidai kalmış şekli olan ilm-i nücuma meraklı2 olması, onu bu konular hakkında gereğin-den fazla meşgul etmeye sevk etmiştir.
Devlet idaresine geldiğimizde ise, III. Mustafa döneminde yürütülen akılcı siyaset oldukça dikkat çekici bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sayede Devlet-i Aliyye uzun yıllar refah içerisinde yaşamıştır. Devlet düzeninin bu refahında, aynı zamanda dönemin sadrazamı olan Koca Ragıb Paşa’nın rolü de oldukça büyüktür. Bunların yanı sıra, III. Mustafa’nın ısla-hatlar hususundaki düşünceleri ve kendisinin ıslahatlara olan inancı bu dö-nemin şekillendirilmesi açısından önem arz etmektedir. Kendisinden önceki dönemlerde yapılmaya çalışılan yenilikleri, bilkuvveden bilfiil haline getir-me ve onları devam ettirme hususunda ise oldukça gayret sarf etmiştir. Hatta bu uğurda Prusya Kralından yıldız ilmiyle ilgilenen bazı insanları isteme yoluna dahi gitmiştir. Zira III. Mustafa’nın şahsiyetinden kaynaklanan, yıl-dızların insanların hayatları üzerindeki yakın ilgilerine olan inancı, onu bu yola itmiş ve kraldan yıldız ilmiyle uğraşan insanlar istemiştir.3 Ona göre, Avrupalıların bilimde, fende ve askeri alanlarda bu kadar ileride olması, onların yıldız ilmine çok ciddi bir şekilde vakıf olmaları ve olayları önceden kestirebilmeleriyle açıklanabilirdi. Fakat III. Mustafa’nın mantıksal bir teme-le dayanmayan bu inancına karşın, kralın ona olan cevabı ise öyle zannedi-yoruz ki tüm ıslahat fikrine sahip olan yöneticilere yol gösterici bir nitelik taşımıştır. Prusya Kralı tarafından verilen cevapta şu ifadeler yer almaktadır:
“ İyi bir orduya sahip olmak, sulh zamanında derhal harbe girebilecek bir şekilde onu talim ettirmek, hazinesini dolu bulundurmak, tarih okumak işte benim münec-cimlerim; Padişah dostuma böylece bildirmenizi rica ederim.”
Mustafa gelen bu cevap üzerine, yöntem bakımından nasıl davran-ması gerektiği üzerinde durmuş ve buna göre davranmaya gayret etmiştir. Islahat düşüncelerini bu doğrultuda yeniden şekillendirmiş fakat bunun yanı sıra yıldız ilmine olan inancını da muhafaza etmiştir.
Selim’in annesi Mihrişah Sultan’a geldiğimizde ise, onun, kaynak-larda çok zarif, nazik ve iyiliksever bir hanım sultan olduğuna dair bilgiler okumaktayız. Nuri Tarihi’nde kendisinden “sâhibetü’l-hayrât ve tâcû’l-mestûrât” şeklinde bahsedilirken aynı zamanda yapmış olduğu birçok hayrat da ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır. Bunun yanı sıra hassas bir kadın olan Mihrişah Sultan, oğlunu da kendisi gibi hassas ve ince ruhlu yetiştir-miştir. Onun, her ne kadar Gürcü asıllı bir köle olduğu söylense de esasın-da kökeni hususunda tam bir fikir birliği yoktur. Aynı zamanda Çerkez olduğu da belirtilen Mihrişah Sultan’ın Şeyhülislam Veliyyüddin Efendi tara-fından babasına hediye edildiği söylenmektedir. Mihrişah Sultan’ın III. Selim’i doğurması, mertebesini arttırmış ve başkadın olmuştur.10 Harem’de valide sultanın olmayışı dolayısıyla da, Harem’in bütün yetkisini almıştır.11 Bazı kaynaklarda Mihrişah Sultan’ın, Harem’in bütün yetkilerini almasına rağmen devlet işlerine hiçbir zaman katılmadığı söylenirken12 bazılarında ise, III. Selim tahta geçtikten sonra, Valide Sultan olarak devlet işleri husu-sunda kâhyası Yusuf Ağa aracılığıyla oğlu üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olduğu13 ve bu yolla devlet yönetiminde dolaylı olarak da olsa ciddi bir şekilde söz sahibi olduğu belirtilmektedir. 1774 yılında Sultan III. Mustafa’nın aniden ölmesi üzerine Mihrişah Sultan, Beyazıt’taki Eski Saray’a gön-derilmiştir. Oğlu III. Selim tahta geçene kadar burada kalmıştır. 1789 yılın-da III. Selim tahta çıktıktan sonra ilk Cuma selamlığından sonra validesini ihtişamlı bir şekilde Topkapı Sarayı’na aldırtmıştır.
Mihrişah Sultan, Osmanlı Devleti’ne mimari ve kültürel açıdan oldukça fazla katkısı olması hasebiyle, kültür tarihimiz açısından ayrıca önem arz eden bir Valide Sultan hüviyetini taşımaktadır. Onun hakkında, hayır eserleri yaptırmak ve onları vakfetmek için fevkalade gayret gösteren, servetini halkın hizmetine sunan, hamiyet sahibi bir hanım yorumları yapılmıştır. Nitekim Mihrişah Sultan, günümüzde de hala varlığını koruyan ve İstanbul’un birçok semtine yaptırmış olduğu çeşmelerle su mimarisini geliştirirken aynı zamanda, okul, yazma eserler kütüphanesi, sebiller, cami gibi eser-ler de inşa ettirmiştir. Bunların yanı sıra, Mevlevihane ve çeşme gibi bir takım tahribatlara uğramış mimari eserleri tamir ettirip eski hallerine geri dönmelerini de sağlamıştır.
Şüheda Günçe
SAMER