Yeni Düzen’in ilk yıllarında olağanüstü sayıda bir dizi yasa girişimlerinde bulunuldu ve üretimde ve fiyatlarda çarpıcı yükselmeler başarıldıysa da, bunalım sona erdirilemedi. O günlerde karşılaşılan sorunlar hafifletildi, ama yeni talepler ortaya çıktı. İş çevreleri “bırakınız geçsinler” uygulamasının sona ermesine yas tuttular ve Ulusal Endüstriyel Güçlenme Yasası’yla getirilen düzenlemeler karşısındaki öfkelerini dile getirdiler. Hayalciler, düzenbazlar ve politikacılar yeterli bir hızla toparlanılamadığından yakınan kişilerin benimsediği çeşitli çözüm planları ortaya attıkça, politika alanında solun ve sağın sesi de giderek yükseldi. Francis E.Townsend tarafından ortaya atılan, bol bol emekli maaşı ödenmesi yolundaki proje; uluslararası bankacılık kuruluşu sahiplerini suçlayan ve Semitizm karşıtı benzetmelerle dolu radyo konuşmaları yapan rahip Coughlin’in, enflasyonu arttırıcı önerileri; en çarpıcı olarak da, yerlerinden edilmiş kişilerin güçlü ve acımasız sözcüsü, eyaleti kendi derebeyliğiymiş gibi yöneten eski Louisiana senatörü ve valisi Huey P.Long’un ortaya attığı “Her Birey Bir Kraldır” planı bu çözüm yolları arasında yer almaktaydı. (Long Eğer bir saldırgan tarafından öldürülmeseydi, büyük bir olasılıkla 1936’da Franklin Roosevelt’e karşı başkan adayı olarak bir seçim kampanyası başlatacaktı.)
Başkan Roosevelt, soldan ve sağdan gelen bu baskılar karşısında, bir dizi yeni ekonomik ve toplumsal önleme destek verdi. Yoksullukla savaş, işsizliğe karşı istihdam ve sosyal yardım ağı bu önlemler arasında en önde gelenleriydi.
İkinci Yeni Düzen denilen uygulamalarda en önde gelen yardım kuruluşu olan İstihdam Geliştirme Yönetimi (Work Progress Administration –WPA), sosyal yardım yerine istihdam sağlamaya yönelik bir teşebbüstü. Söz konusu kuruluşun yönetiminde binalar, yollar, hava alanları ve okullar yapıldı. Federal Tiyatro Projesi, Federal Sanat Projesi ve Federal Yazarlar Projesi çerçevesinde, aktörlere, ressamlara, müzisyenlere ve yazarlara iş bulundu. Ayrıca, Ulusal Gençlik Yönetimi, öğrencilere yarım-gün iş verdi, eğitim programları düzenledi ve işsiz gençlere yardım sağladı. Bir ara üç milyon işsize iş sağlayan İstihdam Geliştirme Yönetimi, 1943’te kapatılıncaya kadar toplam 9 milyon kişiye yardımcı olmuştu.
Roosevelt’e göre, Yeni Düzen’in temel taşı 1935 tarihli Sosyal Güvenlik Yasası’ydı. Yasa ile, işçi ve işveren katkılarıyla, yaşlılara, işsizlere ve engellilere yönelik bir sigorta sistemi yaratılmıştı. Endüstrileşmiş diğer ülkelerin pek çoğu buna benzeyen programları çok önceden yasalaştırmıştı; buna karşın, İlericiler’in 1900’lerin başlarında Amerika Birleşik Devletleri’nde böyle bir girişimde bulunulması yolundaki çağrıları yanıtsız bırakılmıştı. Muhafazakarlar, Sosyal Güvenlik sisteminin Amerikan geleneklerine aykırı olduğundan yakınmışlarsa da, gerçekte bu sistem oldukça muhafazakardı. Sosyal Güvenlik geniş ölçüde, çalışmakta olan işçilerden gelir düzeyi gözetilmeden belirli bir oranda alınan vergilerle finanse ediliyordu. Roosevelt, programlara ilişkin bu sınırlamaları yasaların kabulünü sağlamak için verilmiş ödünler olarak görüyordu. Sosyal Güvenlik, başlangıçta çok sınırlı tutulmuş olmakla birlikte, günümüzde A.B.D. hükümetlerinin yönettiği en büyük ülke içi programlardan biri konumuna gelmiştir.