İktisadi kalkınma çalışması, ekonomi ve politik ekonomi konusundaki daha geniş disiplinlerin en yeni, en heyecan verici ve en zorlu dallarından biridir. Her ne kadar Adam Smith’in ilk “kalkınma ekonomisti” olduğunu ve 1776’da yayımlanan “Ulusların Zenginliğinin ekonomik kalkınma konusunda ilk tez olduğu iddia edebilse de Afrika’daki, Asya’daki ve Latin Amerika’da ekonomik kalkınma sorunlarının ve süreçlerinin sistematik bir çalışması sadece son beş yılda ortaya çıktı. Kalkınma ekonomisi, standart ya da değiştirilmiş bir biçimde diğer iktisat branşlarından ilgili ilke ve kavramlardan faydalanmakla birlikte, çoğunlukla kendi kendine özgü analitik ve metodolojik kimliğini hızla geliştiren bir çalışma alanıdır.
İktisadi kalkınma kavramı ilk kez İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kullanılmaya başlamıştır. Ülkeler siyasi bağımsızlıklarını kazanmaya başladıktan sonra kalkınma iktisadı çalışmalarına başlanmıştır. Bu kalkınma iktisadı çalışmaları ile durgunluğu büyümeye; düşük geliri yüksek gelire dönüştürmek ve mutlak yoksulluğu azaltmak amaçlanmıştır. İktisadi kalkınma, gelişmekte olan ekonomilerin gelişmiş ekonomiler haline geldiği süreçtir. Başka bir deyişle, düşük yaşam standartlarına sahip ülkelerin, yüksek yaşam standartlarına sahip ülkeler olduğu süreçtir. Ekonomik kalkınma aynı zamanda nüfusun genel sağlık, refah ve akademik seviyesinin iyileştirildiği süreci ifade etmektedir.
Basitçe söylemek gerekirse; ekonomik kalkınma, yaşam standartlarının iyileştirilmesi ile ilgilidir. “Geliştirilmiş yaşam standartları”, daha yüksek düzeyde eğitim ve okuryazarlık, işçilerin gelirleri, sağlık ve yaşam alanlarını ifade etmektedir. Kalkınma ile insanların yaşam düzeylerini, öz saygılarını ve özgürlüklerini artırarak insan yaşamının kalitesinin ve kapasitesinin iyileştirilmesi sağlanmaktadır.
İktisadi kalkınma ve iktisadi büyüme terimleri benzer kavramları içermekle birlikte, aynı değildir. Ekonomik büyüme, GSYH’yi artırmak, yani ekonominin boyutunu büyütmekle ilgilidir. GSYH gayri safi yurtiçi hasıla anlamına gelmektedir. GSYH, belirli bir dönemde bir ülkedeki tüm ekonomik faaliyetlerin toplamıdır. Bir ekonominin ürettiği tüm ürün ve hizmetlerin net değeridir. Ekonomik kalkınma, ekonomik büyümeden daha geniş bir kavramdır. Kalkınma sosyal ve ekonomik ilerlemeyi yansıtır ve ekonomik büyümeyi gerektirir. Büyüme kalkınma için hayati ve gerekli bir durumdur, ancak kalkınmayı garanti edemediği için yeterli bir durum değildir. Aynı zamanda iktisadi büyüme kavramı ile birbirlerini tamamlayıcı özelliklere sahiptir. Büyüme olmadan kalkınma sağlanması mümkün değildir.
Büşra Karakuzu