Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmiş olan, müctehid âlimlerin söz birliği ile bildirdikleri ve müslümanlar arasında yayılan îmân bilgilerine uymamak, doğru yoldan ayrılmak küfre (îmânsızlığa) sebeb olan inanış.
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Kim Mescid-i Harâm’da zulm ile ilhâda yeltenirse, biz ona pek acıklı bir azâb tattırırız. (Hac sûresi: 25)
Amellerin, ibâdetlerin, kabûl edilmesi için, yâni sevâb verilmesi için hem şartlarına uygun olması, hem de ihlâs ile niyet edilmesi lâzımdır. “İbâdet, sahîh olursa kabûl edilir. Niyete bakılmaz” demek, ilhâd olur. (Muhammed Hâdimî)
Din bilgilerinin doğrusu, Ehl-i sünnet vel cemâat âlimlerinin bildirdikleri bilgilerdir. Bunlara uymamak, zındıklık ve ilhâddır. (İmâm-ı Rabbânî)