Güneyliler, genelde, pamuk-kölelik sisteminin temsil ettiği çıkarların korunmasının ve genişletilmesinin ulusal siyaset olarak uygulanmasını istemişlerdir. Gereksiz bir biçimde tek bir ürüne, yani pamuğa bağlı kalınması sonucu toprak büyük bir hızla verimliliğini yitirdiği için yeni ve verimli topraklara gereksinim giderek çoğalıyor ve bu nedenle de yayılmanın zorunlu olduğu düşünülüyordu. Güneylilere göre, buna ek olarak, yeni özgür eyaletlerin kabulünü dengeleyecek köleci eyaletler kurulması için daha fazla arazi sağlanmalıydı. Köleliğe karşı olan Kuzeyliler, Güneylilerin bu tutumunu, köleliğin yayılmasını destekleyecek bir düzen olarak değerlendiriyorlardı ve kölelik karşıtı davranışları 1830’larda şiddet kazandı.
Önceki yıllarda, Amerikan Devrimi’nin bir türevi olarak ortaya çıkmış bulunan bir kölelik karşıtı hareket, Afrika ile yapılan köle ticaretinin 1808’de Kongre tarafından yasaklamasıyla son zaferini kazanmıştı. Bundan sonra, çırçır makinesinin keşfedilmesi ve batıya doğru Mississippi delta bölgesine yayılmanın sürmesi yüzünden kölelere karşı talebin giderek arttığı günlerde, genellikle Quakerler ılımlı ve etkisiz bir protesto sürdürdüler.
1830’ların başlarında ortaya çıkan kölelik karşıtı hareket, kavgacı ve ödün vermez bir özellik taşıyor ve köleliğin derhal durdurulmasını talep ediyordu. Şehitlerin kahramanlığı ile demagogların yırtıcı ataklığını taşıyan, Massachusettsli genç William Lloyd Garrison bu hareketin önderliğini yaptı. Garrison, Kurtarıcı adındaki gazetesinin ilk sayısını 1 Ocak 1831’de yayınladı; gazetede şu açıklama yer almıştı: “Köle nüfusumuzun derhal azad edilmesi için yoğun çaba göstereceğim… Bu konuda ılımlı düşünmek, konuşmak ya da yazmak istemiyorum… Çok içtenlikle davranıyorum…kaçamaklı dil kullanmayacağım… bağışlamayacağım… bir santim bile gerilemeyeceğim VE SESİMİ DUYURACAĞIM.”
Garrison’un heyecan yaratıcı yöntemleri, çok kişinin değişmezmiş gibi görmeye başladığı kötü bir kurum konusunda Kuzeylileri uyandırdı. Köleliğin en iğrenç yönlerini gözler önüne sermeye çalışıyor ve köle kullananları işkenceci ve insan kaçakçısı olarak şiddetle kınıyordu. Köle sahiplerine hiçbir hak tanımıyor, hiçbir uzlaşma kabul etmiyor ve hiçbir gecikmeye katlanmıyordu. Onun yasaları hiçe sayan yöntemlerini kullanmak istemeyen diğer bazı kölelik karşıtları ise, reformun yasal ve barışçı yollardan sağlanması gerektiğine inanıyorlardı. Garrison’a güçlü bir ses daha katılmıştı. Massachusetts Kölelik Karşıtları Derneği’nin sözcülüğünü yaparak Kuzeyli dinleyicilerini harekete geçiren ve kaçak bir köle olan Frederick Douglass, daha sonra da kölelik karşıtı haftalık gazete Kuzey Yıldızı’nın başyazarlığını başarıyla yürüttü.
Kölelik karşıtı hareketin bir aşamasında, kölelerin Kuzey’de güvenlikli barınaklara ya da sınırı aşıp Kanada’ya kaçmalarına yardımcı olundu. “Yeraltı Demiryolu” olarak anılan geliştirilmiş bir gizli yollar ağı, 1830’larda Kuzey’in her yanında köklü bir biçimde kurulmuştu ve en başarılı faaliyetleri eski Kuzeybatı Toprakları’nda gerçekleştiriliyordu. Sadece Ohio’da, 1830-1860 arasında 40.000’e yakın kaçak kölenin özgürlüğe kavuşmasına yardımcı olunduğu tahmin edilmektedir. Kölelik karşıtı yerel derneklerin sayısı o kadar büyük bir hızla artmıştı ki 1840’a gelindiğinde 200.000 dolayında üyesi olan yaklaşık 2.000 dernek kurulmuş bulunuyordu.
Kölelik karşıtlarının köleliği bir vicdan sorunu konumuna getirmeye yönelik etkin çabalarna karşın, Kuzeylilerin çoğunluğu ya bu harekete karşı duyarsız kaldılar ya da ona açıkça karşı oldular. Sözgelimi, 1837’de Illinois’nin Anton kentinde bir grub kölelik karşıtı başyazar Elijah P.Lovejoy’a saldırdı ve onu öldürdü. Buna karşılık, Güney’de belirli durumlarda, kölelik karşıtı grubların kölelik konusu ile beyazların özgürlük hakları çabası arasında bağlantı kurmalarına izin verildi. 1835’de öfkeli bir grub, South Carolina’nın Charleston kentindeki postahanede bulunan kölelik karşıtı yayınları parçaladı. Postahane müdürü, kölelik karşıtı yayınların dağıtımını yaptırmayacağını açıklayınca, Kongre’de sert tartışmalar oldu. Kölelik karşıtları, buna ek olarak, Washington, D.C.’de köleliğe son veilmesi için Kongre’yi bir dilekçe yağmuruna tutmaya karar verdiler. Temsilciler Meclisi 1836’da, bu gibi dilekçelerin işleme konulmasının otomatik olarak ertelenmesine karar vererek onları etkisiz hale getirdi. 1830’da Temsilciler Meclisi’ne seçilmiş bulunan eski başkan John Quincy Adams, Anayasa’daki Birinci Değişikliğe aykırı olduğunu ileri sürüp “susturma yöntemi” diye bilinen bu karara karşı çaba gösterdi. Susturma yöntemi 1844’te Temsilciler Meclisi tarafından iptal edildi.