İslam ibadeti genelde kişinin bütün yaşantısını kapsayan bir olgu olarak görür. Bu durumda kişinin yemek yemesi, yolda yürümesi, çalış ması ve uyumasından düzenli olarak yaptığı şekilsel ibadetlere kadar her davranışı ibadet olarak değerlendirilir. Örneğin Hz. Muhammed, yolda yürürken insanlara zarar verecek olan bir nesneyi yoldan kaldır manın, birbirine selam vermenin ve benzeri davranışların ibadet olduğuna işaret etmiştir. Buna göre ibadet, kişinin inançları doğrultusunda yaşamında gerçekleştirdiği tavır ve davranışlarıdır. Kur’an, Allah’ın gö rünmez varlıkları ve insanları yalnız kendisine ibadet/kulluk etmeleri için yaratmış olduğunu belirtmektedir (51 . Zariyat, 56). Bu durumda ts lam’a göre kişi yalnız Allah’a ibadet etmeli yani tavır ve davranışlarını yalnızca Allah’ın koymuş olduğu sınırlara göre düzenlemelidir. Çünkü Allah her şeyin yaratıcısı (6. En’am, 102), yerin ve göğün sahibi, maliki ve Rabbi (2. Bakara, 107; 3. Al-i İmran, 189; 19. Meryem, 65), insanların gerçek hükümdarıdır (114. Nas, 2). Allah’a ibadet edilmek, insanlara da yalnız ona ibadet etmek yaraşır (1 . Fatiha, 5; 21 . Enbiya, 67; 51. Zariyat,; Allah’tan başkasına ibadet etmek cahilliktir (39. Zümer, 64). Kur’an insanları şeytana ibadet etmemeleri, yalnızca Allah’a ibadet etmeleri ko nusunda uyarmaktadır:
Ey Ademoğulları, ben size and vermedim mi: “Şeytana ibadet etmeyin, o sizin apaçık düşmanınızdır; bana ibadet edin, doğ ru yol budur diye!” (36. Yasin, 60-61).
Burada söz edilen şeytana ibadet, kişinin Allah’ın kendisi için ön görmüş olduğu yaşam tarzının dışında bir yaşam tarzı sürmesi ya da kö tülüğü izlemesidir.
Yalnızca Allah’a ibadet etmek yukarıda da üzerinde durduğumuz gibi, 1slam’a göre tarih boyu her peygamberin insanlara yönelik tebli ğinde yer almıştır. “Andolsun ki biz her ümmete, ‘Allah’a ibadet edin, sahte tanrılardan uzak durun’ diyen bir elçi gönderdik. ” (16. Nahl, 36) mealindeki ayeti bunu açıkça vurgulamaktadır.
Genellikle islam’da ibadetlerin önem bakımından imandan sonra geldiği kabul edilir. Kur’an’da iyi davranışlar (salih amel) genellikle imanla bir arada zikredilmektedir. Bu durum, makbul ibadetin imanla bir arada olmasına işaret etmektedir. Dolayısıyla imansız ibadet, gerçekte sadece riya ve münafıklıktan doğan bir gösterişten ibarettir (2. Bakara, 264; 4. Nisa, 38, 142; 107. Maun, 5-6). İbadetlerde asıl olan ise imanla bir likte niyet, ihlas, huşu, takva gibi kavramlarla ifade edilen öz ve içeriktir.