“Her kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail’e ve Mikail’e düşman olursa bilsin ki, Allah da inkâr edenlerin düşmanıdır.” (Bakara, 2/98)
Dinimizin inanılması gereken esasları vardır. Bu esaslara inanmak Müslüman olmamızın da bir gereğidir. Bu yüzden bu değerlerden birine saygı göstermeyen, ya da düşmanlık besleyenin Allah katında değeri yoktur. Böyle kimselerin yaptıkları boşa gitmiştir. Elbette ki her mümin gibi biz de Rabbimize ve ayette sayılan değer-lere inanmaktayız.
Rabbimiz bu ayette o dönemde kendilerine göre bazı gerekçeler sunarak Cebrail’e düşmanlık eden Yahudilere seslenmektedir. Yahudiler Mikail’i yağmur, bolluk ve berekete sebep olduğu için severler ama Cebrail’e düşmanlık beslerlerdi. Aslında bu düşmanlığın nedenini ayetin devamı açıkça ifade etmektedir. O da Allah’ın izniyle Kur’an’ı Peygamberimize getirmesidir. Yüce Rabbimiz bu ve bundan bir önceki ayet-te, İslam dinine ait kutsal herhangi bir değere düşmanlığın Allah’a düşmanlık besle-mekle eşdeğer olduğunu ifade etmektedir. Ayetin ifadesine göre Allah da kâfirlerin düşmanıdır.
Bütün peygamberleri ve o peygamberlere indirilen kitapları gönderen Rabbi-mizdir. Rabbimiz, son Peygamber, Efendimiz Hz. Muhammed’den önce sayılarını bilemediğimiz nice peygamberler göndermiştir. Bu peygamberlerin her biri Allah katında yüce bir konuma sahip idiler. Bu peygamberlerden bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamak Kur’an’da “asıl kâfirler onlardır” ifadeleriyle şiddetle yerilmiştir. Öyleyse bir mümin olarak Allah’ın gönderdiği bütün elçilere ve onlara verilen kitap-lara hiçbir ayırıma gitmeksizin inanmalıyız.
Rabbimiz Allah, biz insanları yaratmadan önce kendini sürekli tesbih eden ve Allah’ı anmaktan hiç ayrılmayan varlıklar olan melekleri yaratmıştı. Meleklerin gö-revi Allah’ın verdiği herhangi bir emri eksiksiz yerine getirmektir. Biz insanlardan farklı olarak melekler Allah’a hiç karşı gelmez ve emredildikleri şeyi aynen yerine getirirler. Kur’an’da, Rabbimizin pek çok melek yarattığı ve her birinin farklı gö-revleri olduğu belirtilmektedir. Arşı yüklenenler, vahiy meleği, ölüm meleği, tabiat işleri ile görevli melekler, yazıcı melekler ve hafaza melekleri gibi pek çok melekler olup bunlar müminlere de dua ederler. Rabbimizin yarattığı her bir meleğin aynı zamanda kendimizin ve Rabbimizin dostu olduğunu bilmeli ve onlarla ilgili söyle-yeceğimiz cümlelerde dikkatli olmalıyız.
Melekler içerisinde yüce bir elçi vardır ki onun adı Cebrail’dir. Rabbimiz onu Peygamberlere vahyi ulaştırması için seçmiştir. Bu kutlu elçi Kur’an-ı Kerim’de Cib-ril, Rûhulkudüs, Rûhulemîn, Ruh ve Resul şeklinde beş değişik isimle anılmıştır. Cebrail’in, karşı konulamayan müthiş bir güce ve kesin bilgilere sahip olduğu ifade edilmiştir. Cebrail, Hz. Muhammed’den önceki peygamberlere de vahiy getirmiş ve başka bilgiler öğretmiş; yine onlara birçok konuda yardımcı ve destek olmuştur. Mi-kail de büyük meleklerden birinin ismidir. Bazı hadislerle diğer İslamî kaynaklarda Mikail’in yağmur yağdırmak, bitki bitirmek gibi tabiat olaylarını düzenlemekle ve yaratıkların rızıklarını yönetmekle görevli olduğu belirtilir. Rabbimizin önem ver-diği bir değere yani dosta düşmanlık Allah’a düşmanlıktır. Kudsî hadiste Rabbimiz şöyle buyurur:
“Kim benim dostlarımdan birine düşmanlık ederse ben ona harp ilan ederim.” (Buharî,”Rikak”, 38)
Sadece bu hadis bile Allah katında önemli olan “kutsal değerlere” karşı saygı göstermemiz için yeterli derecede uyarı içermektedir.
Allah’a inanan kullar olarak hepimizin görevi iman esaslarında belirtilen bu de-ğerlere inanmak ve onlarla ilgili yanlış bilgi ve yorumlardan uzak durmaktır. Pey-gamberlerin Allah’ın emrine karşı geldiği, Meleklerin dişi ve erkeklerinin olduğu, Cebrail’in Mikail’den farklı olarak Yahudilerce kötü bir şekilde anılması gibi Kur’an’a ve İslam’a aykırı her düşünceden uzak durmalıyız. Şaka da olsa bir kutsal değerle ilgili küçümseyici ifadede bulunmamalı, hakkında bilgimiz olmayan konularda fikir yürütmekten kaçınmalıyız. Unutmayalım, bizim için önemsiz bir söz Allah katında önemli olabilir.