En tanınmış Quaker eseri John Woolman’ın yazdığı uzun Journal (Günlük, 1774)dir. Bu günlüğünde iç dünyasını saf, yürekten ve çok tatlı bir üslupla kaydetmiş ve bu bir çok Amerikan ve İngiliz yazarın beğenisini kazanmıştır.
Bu olağanüstü adam şehirdeki rahat evini bırakarak onlardan bir şeyler öğrenebilmek ve fikirlerini paylaşmak için vahşi iç kısımlarda Kızılderililerle yaşamaya gitti. Basitçe ifade ettiği arzusu “yaşamlarını ve içinde yaşadıkları ruhu hissetmek ve anlamak” idi. Woolman’ın adalet-sever ruhu doğal olarak sosyal eleştiriye döner: “Gördüm ki bir çok beyaz insan Kızılderililere rom satıyor. Ben bunun çok büyük bir kötülük olduğunu düşünüyorum.”
Woolman aynı zamanda ilk kölelik karşıtı yazarlardan biriydi. 1754 ve 1762’de iki denemesi yayımlandı: “Zencilere Sahip olmak Üzerine Bazı Düşünceler”. Ateşli bir insaniyetperver olarak adaletsiz olduğunu düşündüğü yetkililer ve kanunlar karşısında “pasif boyun eğme” yolunu seçmişti ve bu yöntemiyle kuşaklar sonra Henry David Thoreau’nun tanınmış denemesi Civil Disobedience’a (Sivil İtaatsizlik, 1849) öncülük etmişti.