Ka‘dei ahîre “son oturuş” demektir. Namazın sonunda bir süre (teşehhüt miktarı) oturup beklemek namazın rükünlerindendir. İki rek‘atlık namazlardaki oturuş, daha önce oturuş bulunmadığı için son oturuş sayılır.
Son oturuştaki süre Hanefîler’e göre “teşehhüt” miktarıdır. Teşehhüt miktarı ise, “Tahiyyât” duasını okuyacak kadar bir süredir. Şâfiî ve Hanbelîler’de ise farz olan oturuş süresi teşehhüt miktarına ilâveten bir de Hz. Peygamber’e salavat getirilebilecek (“Allahümme salli alâ Muhammed” diyecek) kadardır. Mâlikî mezhebine göre farz olan, hiç değilse selâm vermeye elverişli bir süre oturmaktır.
Namaz ibadetinin ana çatısını oluşturan şartlar ve rükünler bunlar olmakla birlikte, yukarıda da belirttiğimiz gibi, ta‘dîli erkân ve namazdan kendi fiili ile çıkmak da fakihlerin bir kısmına veya çoğunluğuna göre namazın farz veya vâcipleri arasında sayılır. Bu sebeple bu iki kavram hakkında burada bilgi verilmesi yerinde olur.