“Allah bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Küfre saplananlar ise, ‘Allah örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?’ derler. (Allah) onunla birçoklarını saptırır, birçoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır.” (Bakara, 2/26)
Bu ayette yüce Mevla, gücünü bizlere tanıtmak için bir sivrisineği örnek ola-rak vermekte ve akletmemiz ve de bu örnekler üzerinde düşünmemiz için sürekli uyarılarda bulunmaktadır. Bu delilleri gören birinin imanı artar. İnananlar gördük-leri ve ibret aldıkları her bir delille yücelirken; inkâr edenler ise azgınlıklarından ve inatlarından dolayı önlerine çıkan her bir delille doğru yoldan iyice uzaklaşır. Kâinata ibret nazarıyla bakan bir kimse için sivrisinek bile bir ibret vesikasıdır. Onun görevini yerine getirmek için kusursuzca donatılması Rabbimizin varlık de-lillerindendir. Sivrisineğin yumurtlamak için toprağın nem oranını ölçmesi, yu-murtaların jelatinle kaplamışçasına korunması, kan almak için kusursuzca dizayn edilen hortumları anlayanlar için birer ibret vesikasıdır. Bu ayette örnek verilen sivrisinek insanı öylesine dehşete düşüren özelliklere sahiptir ki bu özellikler ki-taplarla anlatılmıştır. Biz burada başlıkta belirttiğimiz gibi her şeyin Allah’ı hatırlat-masına vurgu yapacağız.
Kâinatın bütün varlıkları ile mükemmel bir şekilde yaratılması ve kâinatın düze-ninin kargaşadan uzak ahenkli bir şekilde devam etmesi Rabbimizin en büyük var-lık delilidir. Eğer Allah’tan başka bir yaratıcı daha olsaydı her şey böyle düzen içinde gidemezdi. Bu yüzden bütün bu varlıkları kusursuzca yaratan sadece Rabbimizdir. O’nun yarattıklarında hiçbir kusur ve uyumsuzluk göremeyiz.
Evrendeki canlı cansız tüm varlıklar kusursuz olarak dizayn edilmiştir. Onların kusursuzluğu dikkatle bakan gözlerden kaçmayacaktır. “Göklerin ve yerin yaratılışın-da ve gece ile gündüzün birbiri ardınca gitmesinde akıl sahipleri için ibretler vardır.” (Âl-i İmrân 3/190) ayeti bu varlık vesikalarından birkaçına işaret ediyor. Göğün kusursuzca yükseltilmesi ve yerin en güzel şekilde döşenmesi O’nun varlığının delilidir. Rab-bimiz her şeyi öylesine kusursuzca ayarlamıştır ki, dünya dönerken dünyayı belli bir eğimde tutarak hem gece-gündüzü hem de mevsimleri oluşturmuştur. Dönen dünyamızın sarsılmaması için dağlarla sabitlemiştir. En küçüğünden en büyüğüne her şey O’nu hatırlatıyor.
Yoktan var etme yani yaratmanın sadece Rabbimize özgü bir şey oluşu, O’nun varlığının bir diğer delilidir. Kâinatın düzenini bu şekilde takdir eden ve var olan her şeyin düzenini sağlayan Cenâb-ı Hâk’tır. Onun yarattığı gibi yaratacak ya da varlıkların mükemmel düzenine hükmedecek kimse yoktur. Bu konuda kutsal Ki-tabımızdan birkaç örnek vermek yeterli olacaktır. “Onun dışındakiler bir sineği dahi yaratmaya güç yetiremezler.” (Hac, 22/73) Allah’ın dışındaki hangi insan ya da cin buna güç yetirebilmiştir. Bırakalım sineği, bir sineğin o yaratılış harikası kanadını ortaya koyabilecek kim vardır?
İbrahim (a.s) zamanında ilahlığa soyunan Firavun, insanları öldürüp dirilttiğini söyleyecek kadar cüretkârlaştığında, İbrahim’in cevabı onu afallatmıştı:
“Mademki her şeye gücün yetiyor öyleyse güneşi doğudan getiren Rabbim gibi sen de onu batıdan getirsene.”
Bu ayetler, gönlümüzdeki yüce Yaratıcımıza olan imanımızı artırdığı gibi, O’na karşı olan kulluğumuzu da pekiştiriyor. O’nun her şeye gücü yeten ve her varlığa yapması gereken vazifeleri en ince ayrıntısına varıncaya kadar öğreten üstün bir ter-biyeci olduğunu ayetlerini okudukça daha iyi anlıyoruz. O’nun bu muazzam ayetle-rini duyduğumuzda kalbimiz ürperiyor ve imanımız artıyor.
Bize düşen yaratılanları düşünerek sonsuz kudret sahibi Rabbimizin büyüklüğü önünde eğilmek ve O’nu yüceltmektir. Kâinattaki her şey bizlere O’nu hatırlatıyor. O her şeyi yerli yerince yaratmıştır.