Öğrenme, bilgilerin çeşitli kanallardan alımlanmasıyla başlamaktadır. Daha sonra bu bilgiler işlenerek depolanmaktadır. Kimileri görme, kimileri işitme, kimileri de dokunma duyuları ile aldıkları bilgileri daha iyi kodlar ve sonrasında hatırlarlar. Nitekim bireyler öğrenmede etkin olan algı kanallarına göre görsel, işitsel ve dokunsal öğrenenler olarak tasnif edilebilmektedir.
Öğrenme her bireyde kanalların tamamının kullanılmasıyla gerçekleşmektedir. Bir kişinin “görsel öğrenen” olarak adlandırılması onun görme kanalının daha işlevsel olduğu anlamına gelir. Çoğu zaman öğrenme tarzları bu üç alandan ikisinin birleşimi (görselişitsel gibi) şeklindedir.
Öğrenme biçimleri ile ilgili olarak algı kanalını esas alan modele benzer çok sayıda model ve tasnif bulunmaktadır. Bunların bir kısmı da algılanan bilgilerin işlenmesi ile ilgilidir. Beynin yarımkürelerinin etkinliği ile bağlantılı olarak geliştirilen teoriye göre öğrenenler iki grupta değerlendirilebilir: öğrenmede sol beyin yarımküresi daha etkin olanlar ve öğrenmede sağ beyin yarımküresi daha etkin olanlar.
Bir eğitim ortamında bu öğrenme biçimlerinin farklı birleşimlerinden oluşan öğrenme tarzlarına sahip katılımcılar olacaktır. Dolayısıyla öğretimle ilgili etkinlikler farklı biçimlerde öğrenenlerin öğrenmesini destekleyecek ve kolaylaştıracak şekilde planlanmalıdır. Örneğin bütüncül öğrenenlerin ayrıntılar arasında kaybolmasını engellemek amacıyla işlenen konunun ana planını zaman zaman hatırlatmak gerekebilir.