Kavimlerin Helak Oluşu

4 mins read

“Onlar şöyle dediler: Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.” (Zâriyât, 51/32-34)

Allah’ın gönderdiği peygamberler, kavimlerinden, bir olan Allah’a inanmalarını ve bütün ilahî hükümleri kabul etmelerini istediler. Bu kavimler ise, gerçek anlamda Allah’a inanmadıkları gibi ahlak ve yaşayışlarıyla da helak edilmeyi hak edecek dav-ranışlar sergiliyorlardı. Onlar, bütün işlerinde kavmin ileri gelenlerinin ve önderle-rinin yolunda gitmeyi tercih ediyorlardı.

Lût kavmi, Allah’ın gönderdiği peygamberi ve getirdiği mesajları kabul etmedi. Nefsî ve şehevî arzularına uygun olarak kadınları bırakıp erkeklerle cinsel ilişki kurmak istiyorlardı. O, kavmine; “Doğrusu ben sizlere gönderilmiş, güvenilir bir peygamberim. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan, bir topluluksunuz.” (Şuara, 26/162-166) dedi. Onlar azgınlıklarına devam edince yüce Allah da üzerlerine pişirilmiş ve mühürlenmiş taşlar yağdırarak onları helak etti.

Musa (a.s) da İsrailoğullarına gönderilmiş bir peygamberdi. O, Firavun ve ai-lesini, kendisinin Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğunu, bir olan Allah’a inanmalarını ve kendisine itaat etmelerini istemişti. Onlar ise, Allah’ı ve Musa’nın getirdiklerini kabul etmediler. Buna karşılık Firavun kendisinin Allah ol-duğunu iddia etti. Yüce Allah da Firavun ve ailesini denizde boğdu. İsrailoğullarını onun zulmünden kurtardı

“Andolsun, Firavun’un ailesine de uyarıcılar gelmişti. Bütün ayetlerimizi yalanladılar. Biz de onları mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalaması gibi yakaladık.”

Nuh (a.s), kavmine, Şüphesiz, ben, size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim. Ar-tık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” (Şuara, 26/107-108) dedi. Onlar; “Eğer Allah dileseydi bir melek gönderirdi.” (Müminûn, 23/24) dediler. Nuh kavmi de Allah’ın gönderdiği peygamberi ve getirdiği ilahî mesajları kabul etmedi. Nuh (a.s) için “Bu bir delidir” dediler. O da Rabbine, “Ey Rabbim ben yenilgiye uğradım, yardım et.” diye dua etti. Biz de göğün kapılarını dökülürcesine açtık. Yeryüzünü pınar, pınar fışkırttık. Derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti. Biz Nuh’u çivilerle perçinlenmiş levhalardan oluşan gemiye bindirdik. Benim azabım ve uyarılarım nasılmış gördüler.” (Ka-mer, 54/9-16) Nuh (a.s) ve ona inananlar hariç, oğlu dâhil kavminden bütün inanma-yanlar suda boğularak helak oldular.

Ad kavmine de Hûd (a.s) gönderilmişti. Hûd (a.s), “…Onlara; Ey kavmim Allah’a kulluk edin. Sizin için O’ndan başka hiçbir ilahınız yoktur. Allah’a karşı gelmekten sakın-maz mısınız? dedi. Kavminin cevabı,Şüphesiz biz seni akıl kıtlığı içinde görüyoruz. Biz senin mutlaka yalancılardan biri olduğuna inanıyoruz. Ey kavmim bende akıl kıtlığı yok. Aksine ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.” (A’râf, 7/65-70) dedi. Bunlar da peygamberi ve getirdiği ilahî mesajları kabul etmedi. “Ad kavmi de, (Hûd’u) yalanladı. Azabım ve uyarılarım nasılmış. Biz onların üstüne, uğursuzluğu sürekli bir günde gürültülü ve dondurucu bir rüzgâr gönderdik. İnsanları köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu. Azabım ve uyarılarım nasılmış, (gördüler).” (Kamer, 54/18-21)

Semud kavmine de Salih (a.s) gönderildi. Salih (a.s) ve kavmi arasında cereyan eden olay Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır:

Salih, “Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim. Öyle ise Allah’a karşı gelmek-ten sakının ve bana itaat edin.” (Şuara, 143-144) dedi. Onlar, “Bizim aramızda vahiy ona mı verildi? Hayır, o, yalancının, şımarığın biridir. Onlar yarın bilecekler: Kimmiş yalancı, kimmiş şımarık. (Salih’e şöyle demiştik) şüphesiz biz, onlara bir imtihan olmak üzere, o dişi deveyi göndereceğiz. Şimdi onları gözetle ve sabret. Onlara, suyun (deve ile) kendileri arasında (nöbetleşe) paylaştırıldığını, bildir. Her su nöbetinde sahibi hazır bulunsun. Der-ken, (kavmin en azgını olan) arkadaşlarını çağırdılar. O da işe koyuldu. Ve deveyi kesti. Şüphesiz biz, onların üzerine tek bir korkunç ses gönderdik de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyip ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular.” (Kamer, 54/23-31)

Geçmiş kavimlerin helâk edilme sebeplerini anlatan ve Kur’an-ı Kerim’de yer alan kıssaları sadece tarihte olmuş bitmiş olaylar olarak değerlendirmek ve bunlar-dan ibret almamak büyük yanılgı olur. Bu kıssalarda düşünenler için büyük ibretler vardır. Düşünüp ibret almalıyız.

Rate this post
Haber Oku
Tidings Globe