Fütüvvetnâmelerde fütüvvet ehli içinde yer alan kavlîler üç kola ayrılır: kavlî, seyfî ve şürbî. Kavlî, askerlerin dışında olup doğruluk, sebat ve vefa dolayısıyla fütüvvet mensupları arasına katılmış olan ve fütüvvete sevgi besleyen kişilerdir. Necm-i Zerkûb Fütüvvetnâmes’inde, verilen söz konusunda sözde sebat eden peygamberlerle, velîler ve salihler, yüz çeviren kafirler ve müşrikler, yüz çevirdikten sonra tekrar ikrar veren fasıkların varlığını beyan eder ve herhalde peygamberlikte, ümmetlikte, şeyhlikte, müridlikte, sahiplikte, terbiyelilikte bu üç bölük vardır. Bu sözün gerçeği de kavil vermektir der. Müridin intisap esnasında verdiği bu kavl ile fütüvvet yolunda kesin söz verildiğini ve sözden çıkmaması gerektiğini izah ile Peygambere ilk söz verip uyanlar kavlîliğe nispet eder. Burgâzî ise kavlîliği Hz. Ebûbekir’e isnat eder ve terbiyenin sıdka bağlı olarak dürüst olması ve ahisine / ustasına bağlılığını ikrar etmesi gerektiğini belirtir.
XIII. yüzyılda yazılan fütüvvetnâmelerde yer alan bu tasnifin fütüvvet teşkilatı içinde ne kadar etkin olduğu esasen belli değildir. Bununla birlikte kavlî kolunun asker sınıfının dışında kalan sanatkâr ve meslek ehlini temsil ettiği kabul edilir. Ancak Burgâzî’nin konuyla ilgili ifadeleri, bu tasnifin teşkilâtla ilgili bir merhale olduğu zannını verir. Necm-i Zerkûb’un mahfil duasında “kavlîler buraya kadar okur” diye sınırlandırması, Razavî’nin mahfil merasimi başlangıcında “Şürbî tarikınca fükenin sağ eline tuz, sol eline bir tas su alıp duadan sonra tuzu suya salması” ifadeleri bu tasnifin meslek grupları için söz konusu olduğu fikrine mesnet teşkil eder. Razavî’deki bilgilerden hareketle kavlîlerin meslek ehli, zanaat sahibi esnafın bağlandığı fütüvvet kolu olduğu söylenebilir. Aslında fütüvvet ehlindeki bu tasnifin teşkilât hayatında belirgin bir yer tutmadığı, teşkilâta mensup herkesin kıdemlerine göre Ahi zaviyelerinde yer alıp mahfillere iştirak ettikleri söylenebilir.
M. Saffet SARIKAYA
KAYNAKÇA
Razavî, Miftâhu’d-Dekâik fî Beyâni’l-Fütüvve ve’l-Hakâik, Millet Kütüphanesi, Ali Emiri, Şerʻiyye 902, 39b; Abdülbâki Gölpınarlı, “İslam ve Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilatı ve Kaynakları”, İÜİFM, XI/1-4, 1949-1950, s. 42 ve bu makale içinde Necm-i Zerkûb, Fütüvvetname, (Farsça metin, s.147-188, tercüme, s. 245246); Nâsırî, Fütüvvetname, (Farsça metin, s. 181-203; tercüme, s. 311-532); Franz Taeschner, “İslam Ortaçağında Futuvva (Fütüvvet Teşkilatı)”, (çev., F. Işıltan), İÜİFM, XV/1-4, 1953-1954, s. 15-19; Gölpınarlı, “Burgâzî ve ‘Fütüvvetname’si”, İÜİFM, XV/14, 1953-1954, s. 129-130; M. Saffet Sarıkaya, XIII-XVI. Asırlardaki Anadolu’da Fütüvvetnamelere Göre Dini İnanç Motifleri, Ankara 2002, s. 53-54.