Ankara ili Kalecik ilçesi, Ahi Kemal mahallesinde inşa edilmiştir. Türbede, Fatih Sultan Mehmed’in, Tüfekçi başı ve Rufai şeyhi olan Kazancı Baba’nın yattığına inanılır. Üzerinde inşa tarihini gösteren her hangi bir kitabe bulunmamaktadır. Kim tarafından, ne zaman inşa edildiği kesin olarak bilinmese de inşa özellikleri bakımından XV. yüzyıla ait olduğu tahmin edilmektedir. Halk arasında Kazancı Baba olarak bilinen bu zatın hayatı ve kişiliği hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır.
Kazancı Baba Türbesi’ne uğrayan Evliya Çelebi, seyahatnamesinde yapıyla ilgili olarak “Kazancı Baba Sultan ziyareti: Kalenin ancak bir sarp yolu vardır. Batı tarafına bakar kapısına gidecek çetin yolun aşağısında çarşıya yakın bir ufak tefek yerde medfundur. Allah sırrını aziz eylesin.” ifadesini kullanır.
Meyilli bir arazi üzerine inşa edilen türbe kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Doğu cephenin önüne sonradan yapıldığı anlaşılan betonarme odaya giriş doğu cephenin güneye yakın olan bölümünden sağlanmakta, bunun batısındaki küçük bir kapı ile de türbeye girilmektedir.Kare gövdeden pandantiflerle geçilen kubbenin kasnağı oldukça yüksek tutulmuş, üstü de dıştan ayrıca kiremit kaplı sivri çatı ile kapatılmıştır. Duvarları almaşık tekniğiyle taş ve tuğladan örülen türbenin cephelerine hiç pencere açılmamıştır.
Doğu cephe ortasına açılan kapısı düz atkı taşlı, dikdörtgen formlu ve iki kanatlıdır. İç tarafı oldukça sade olan yapının güney duvarında ortaya gelecek şekilde “dualık” denilen dikdörtgen bir niş açılmıştır. Taş ve tuğla ile yapılmış sandukanın bulunduğu kare mezar odasına ise girişin solunda bulunan ve zeminde açılan 0.50×0.50m genişliğindeki bir açıklıkla inilmektedir. Yapının aydınlatılması kubbe kasnağına açılan yuvarlak kemerli pencerelerle sağlanmıştır. Doğu, güney ve kuzey tarafındaki pencerelerin eskiden kasnağın her yüzünde sivri kemerli olarak açıldığı bilinir.
Kubbenin oturduğu kasnak bir sıra taş, üç sıra tuğla olarak almaşık duvar tekniği ile örülmüş ve üst tarafı kirpi saçakla sınırlanmıştır.Yapı malzemesi olarak temel ve duvarlarda moloz taş, kubbe kasnağında kesme taş ve kubbede ise tuğla kullanılmıştır. Süsleme açısından oldukça sade olan yapının hareketliliği kasnaktaki almaşık örgü ile sağlamıştır. Ceviz ağacından yapılmış kündekâri tekniğindeki kapı kanadı üç tablaya ayrılmış olup, üstteki sade, diğerleri geometrik bezemelidir.
Günümüzde yeşil renkte boyanan iki kanatlı kapının üzerinde yer yer bozulmalar olsa da geometrik geçmeler, çok kollu yıldız motifleri ve kabaralarla tezyin edildiği izlenebilmektedir.Türbe 1969 yılında ve sonraki tarihlerde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir. Fazla ziyaretçisi bulunmayan türbenin, şifa dileğiyle gelinip dua edilen bir yer olduğu bilinmektedir.
Ahmet YAVUZYILMAZ
KAYNAKÇA
Orhan CezmiTuncer, Anadolu Kümbetleri II, (Beylikler ve Osmanlı Dönemi), Ankara 1991, s. 37-38; Abdülkerim Erdoğan, Manevi Mimarlarıyla Ankara, Ankara 2007, s.94; Halit Cevri AslangilHalil Hamdi Ekiz, Kalecik’in Tarihi Dünü Bugünü İçin Bir Araştırma, Ankara1996, s.15; HikmetTanyu, Ankara ve Çevresindeki Adak ve Adak Yerleri, Ankara, 1967, s.123; Yaşar Kalafat,“Ahi Türbeleri Etrafında Oluşan Halk İnançları”, Türklük Bilimi Araştırmaları, 14, Niğde 2003, s.185.