İpek böceği kozalarını çözerek çıkaran ve dokumacılıkta kullanılacak hale getiren ve işleyen ipekçi esnafı “kazzâz” veya “harirci” gibi adlarla bilinirdi. İpekçi esnafı içinde yer alan ibrişimciler, kalınca bükülmüş ipek ipliği yaparlardı. Özellikle İran tarafında gelen ipek, Bursa’daki harirci esnafınca dokunurdu. İpek veya naylon tel üzerine burularak sarılan çok ince 24 ayar altın ve 1000 ayar gümüş teller ile yapılan yöresel bir el sanatıdır. Altın ve gümüş tellerin sarılması sırasında, içte kalan ipek iplik kıvrak tutularak sarma işlemi yapılır. Kazzâzlık ürünlerinin başında kolye, küpe, bileklik, tespih ve tespih püskülleri yer almaktadır.
İpekçiliğin İran’dan Anadolu’ya gelmesi Selçuklular zamanında oldu. I. Alâeddin Keykubad’ın Venediklilerle yaptığı ticarî antlaşmalardaki ihraç malları arasında ham ve işlenmiş ipek de zikredilir ve bu ipekler “Türk ipekleri” adıyla tanınırdı. İpekçilik, XVI. yüzyılın başında büyük bir gelişme gösterir, bir taraftan ipek ticareti, diğer taraftan ipekli dokumacılık Osmanlı ülkesinde büyük bir iktisadî gelişmeye ön ayak olur. XVI. yüzyılın ortasına doğru Osmanlı Devleti’nin geniş topraklara sahip olması ve zenginlik ve geçimin artmasıyla saray adamlarının ve halkın süslü ve ağır elbiseler giymek arzusuna uygun olarak ipekli dokumacılık çeşitlenmiş ve bu işle uğraşanlar ülkenin her tarafında çoğalmıştır. Başta Bursa olmak üzere, İstanbul, Edirne, Amasya, Denizli, İzmir ve Konya gibi yerlerde ipekli kumaş dokumacılığı artmıştır.
M. Murat ÖNTUĞ
KAYNAKÇA
Tuncer Baykara, OsmanlıTaşra Teşkilatında XVIII. Yüzyılda Görev ve Görevliler (Anadolu), Ankara 1990; Ahmet Aytaç, Geleneksel Türk El Dokumacılığı Sanatı, Konya 1999; Ahmet Aytaç, ve diğerleri, Başbakanlık Osmanlı Arşivinde Türk El Dokumalarına Dair Önemli Kayıtlar, İstanbul 2014; Yusuf Ekinci, Ahîlik, Ankara 2011, s. 313; Neşet Çağatay, Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, Konya 1981, s. 115.