Alaylı deniz yüzbaşısı ve (II.) Abdülhamid’in yâverlerinden Çanakkale gâzisi Şebinkarahisarlı Tâhir Bey’in oğlu ve asıl adı İsmail Kemalettin olan romancı Kemal Tahir’in çocukluğu On Yıllık Savaş’ın içinde geçti. Eğitimini çeşitli şehirlerde sürdürdükten sonra Kasımpaşa’daki Cezayirli Hasan Paşa Rüşdiyesi’ni 1923’te bitirip Mekteb-i Sultânî’ye kaydoldu; fakat annesinin ölümüyle birlikte hem okulu hem de evini terk etti. Avukat kâtipliği ve Zonguldak Kömür İşletmeleri’nde ambar memurluğu gibi işler esnâsında ilk şiirlerini 1931’de Abdullah Cevdet’in İctihad mecmuasında yayınladı. 1932’de İstanbul’a dönerek Vakit, Haber ve Son Posta gazetelerinde musahhihlikten tercümanlığa kadar çeşitli görevleri deruhte etti. Ayrıca Yedigün ve Karikatür dergilerinde sekreterlik ve Tan gazetesinde yazı işleri müdürlüğü yapan Kemal Tahir, 1933 – 1934 yıllarında Arif Nihat Asya ve birkaç arkadaşıyla birlikte Geçit dergisini yayınladı.
1935 – 1940 yılları arasında adaptasyon romanlar kaleme alan ve 1936’da Namık Kemal İçin Diyorlar Ki adlı derlemeyi hazırlayan Kemal Tahir, 1938 Mayıs’ında Yavuz zırhlısında gerçekleşen isyan girişimi hakkında açılan dâvâda 1929’da tanıştıktan sonra sanat ve görüşleri üzerinde önemli tesiri bulunan Nâzım Hikmet’le birlikte yargılandı ve askeri isyâna teşvik etmek ithâmıyla suçlu bulunarak on beş sene ağır hapse mahkûm edildi. İlk hikâyelerini Cemalettin Mahir adıyla, bu tutukluluğu esnâsında, 1941’de, Tan gazetesinde neşreden Tahir, 1950 genel affıyla serbest kalmış ve hikâyelerini Bunlar Göl İnsanları başlığıyla kitaplaştırdığı 1955 yılında, 6 – 7 Eylül Olayları’nda halkı isyâna teşvik suçlamasıyla içeri alınıp altı ay tutuklu kalmıştır. 1950’li yıllarda, Çağlayan Yayınevi’nin, Amerikalı yazar Frank Morrison’dan Mike Hammer romanlarını çevirttiği Kemal Tahir, bu dizinin Türk halkının ilgisini çekmesi ve yazarın aynı konuda yeni kitaplar yazmaması üzerine konuyu kendisi ele alır ve bu meşhur dedektif için F. M. imzâsıyla, “aslından daha iyi olmakla itham edilen”, birkaç yeni uyarlama roman yazar. Bu ilginç durum sâdece Kemal Tahir’le sınırlı kalmamış, ülkemizde pek çok “Mayk Hammer” uyarlaması kaleme alınmıştır.
Kemal Tahir, 1956’da Esir Şehir üçlemesinin ilk kitabı olan ve mütâreke dönemi İstanbul’undan çeşitli insan profillerinin anlatıldığı Esir Şehrin İnsanları’nı yayınlar ve 1957’de kısa süreli bir girişim olan Düşün Yayınevi’ni kurar. Aynı yıl, Rahmet Yolları Kesti romanıyla Yaşar Kemal’in İnce Memed’inde yüceltilen eşkıya tipini, Andre Maurois’ten, “ahlâkî temeli sağlam olmayan toplumların, içlerindeki barbarlığın da baskısıyla kendi soyguncularına hayranlık duyacağı”na dâir bir alıntıyla sorgulayıp yıkma girişiminde bulunur ve dikkat çeker. 1962’de yayınlanan Esir Şehrin Mahpusu’nda, ilk kitaptaki Kamil Bey karakterinin mütâreke İstanbul’undaki hapis hayâtını anlatan usta romancı, bu dizinin son romanı olarak 1971’de yayınladığı Yol Ayrımı’nda ise, Millî Mücâdele’den zaferle çıkan Türkiye’de, bu mücâdeleyi birlikte yürütenlerin kendi aralarındaki siyâsî çekişmelerini Serbest Fırka’nın kuruluş süreci etrâfında işlemiştir. 1965’te yayınlanan Yorgun Savaşçı’da, Esir Şehir Üçlemesi’ndeki karakterlerden biri olan Cehennem Topçu Cemil üzerinden Millî Mücâdele’nin düzenli ordu öncesi dönemini ve yaşanan sıkıntıları anlatmış, 1969’da neşredilen Kurt Kanunu’nda ise İzmir suikastı çevresinde yeni rejimin İttihatçılarla hesaplaşıp onları tasfiye etmesini işlemiştir. Böylece romanlarıyla cumhuriyete giden târihsel süreci, resmî târih anlatısının dışına çıkan eleştirel bir nazarla ele alarak kendi görüşleri doğrultusunda ortaya koyan Kemal Tahir, bilhassa sol çevrelerin uzak kaldığı Osmanlı toplumunun ve târihinin meseleleriyle de ilgilenmiş, etkilendiği fakat yer yer eleştirmekten çekinmediği Asya Tipi Üretim Tarzı meselelerinin içinde yerli ve millî bir ses çıkarma gayretiyle, 1967’de, tezli bir târihî roman olan Devlet Ana’yı edebiyatımıza kazandırmıştır. Bu kitapta, çöküşün eşiğindeki Anadolu Selçukluları’nın bir uç topluluğu olan Osmanlılar’ın, sınır kaynaşmaları, savaşçı dervişler, hıristiyan şövalyeler ve Moğol tazyiki altında kerîm devlet düşüncesi ve pürist bir Müslümanlığın adalet ve mülk anlayışı çerçevesinde nasıl yeni bir devlet kurdukları, son derece canlı ve kaynağını Dede Korkud gibi millî metinlerden alan hoş bir destan dili içerisinde anlatılmıştır. Eser, bu özelliğiyle, 1968’de Türk Dil Kurumu roman ödülünü de kazanmıştır. Kemal Tahir’in Karılar Koğuşu (1974), Hür Şehrin İnsanları (1976) gibi romanları ise vefâtından sonra basılmıştır.
Önceleri Sovyetler Birliği tesirinde bir Marksizme, bilhassa Nâzım Hikmet’le tanışıklığı dolayısıyla yakınken, zaman içerisinde bu bakışı terk eden; hem millî târihe duyduğu ilgi hem bu kaynaktan beslenen yerli bir anlayışı kurmak maksadıyla yürüttüğü çok geniş kapsamlı çalışmaları da bulunan Kemal Tahir’in, bu vâdideki kalem işleri ölümünden çok sonra, 1989 – 1993 yılları arasında, Notlar ana başlığı altında on beş cilt hâlinde yayınlanmıştır. Kemal Tahir, Atatürk’e ve cumhuriyet devrimlerine de eleştirel gözle bakmış, köksüz Batılılaşma hamlelerini ve kendi köklerimizden bizi koparan uygulamaları tartışmaktan içtinâb etmemiştir.
Göktürk Ö. Çakır