Karaman’da Kirişçi Baba mahallesindeki Kirişçi Baba Camii’nin bitişiğinde olan bu tekke Yunus Emre Camii, Yunus Emre Tekkesi ve Kirişçi Baba Camii olarak da bilinir. XVIII. yüzyılda tekkeye çok sayıda görevlinin atandığı görülmektedir. Bazı Osmanlı belgelerinde “Hânkah” olarak geçer. İnşa tarihini gösteren bir kitabe mevcut değildir. Bu yüzden yapım tarihi için kesin bir rakam vermek imkânsızdır. 1199/1785 tarihli bir hükümde verilen bilgilere bakılırsa Yunus Emre bu tekkeyi sağlığında bina ettirip vakıf kurmuş ve vakfiye düzenletmiştir. Bu vakfiye ile ilgili bilgi, Yunus Emre Tekkesi’nin XIV. yüzyıl başlarında, Karamanoğlu İbrahim Bey’in beyliği döneminde yapıldığına işaret etmektedir.
Yunus Emre Tekkesi’nin diğer adı Kirişçi Baba Tekkesi’dir. Yunus Emre ile aynı şahıs olmayan Kirişçi Baba, bu tarikat yapısına sonradan gayrimenkuller vakfetmiş kişidir. Kirişçi Baba vakıflarıyla ilgili ilk kayıt, II. Bayezid dönemi (1481-1512) Karaman eyaleti vakıfları yazımı yapılırken tutulmuştur. Bu durumda onun Yunus Emre Tekkesi’ne vakıf tahsisi XV. yüzyılın son çeyreğindedir.
İlk Yunus Emre Tekkesi’nin mimari durumu bilinmiyor. Eski bina tek kubbeli bir tekke idi. Bu şekliyle varlığını XVIII. yüzyılın son çeyreğine kadar muhafaza etmiştir. Kubbesi ikiye bölünen binanın diğer tarafları da harabe olmuştur. Bunun için temelden yıkılarak yeniden inşa edilmiştir. Şu andaki yapı, Osmanlı dönemine aittir.
Osmanlı Devleti, Yunus Emre Tekkesi’nin faal olması için gerekli yardımlarda bulunmuş, zaman zaman köklü denebilecek onarımlardan geçmiştir. Bilinen ilk tamiratı I. Abdülhamid (1774–1789) yaptırmıştır. 1192/1778 tarihli Karaman valisi Ali Paşa ile Lârende kadısının defterdara gönderdiği bir tahrirattan anlaşıldığına göre, Yunus Emre Tekkesi’nin kubbesi zamanla ikiye bölünmüş; binanın diğer yerleri harabe ve kullanılamaz hâle gelmiştir. Yapılan onarım keşfi sonucuda 2000 kuruşluk bir tamirat bedeli çıkarılmıştır. Lârende İhtisab ve Tamga Mukataası’ndan bu paranın alınmasının uygun olacağı vali tarafından başkente rapor edilmiştir. Ancak padişahın valiye gönderdiği 1194/1780 tarihli hükümle daha önce vefat eden Hâfız Mustafa Paşa’nın “muhallefâtından” alınan paranın Yunus Emre Tekkesi’nin tamiri için kullanılacağı bildirilmiştir. Karaman valisinin bir diğer tahriratında ise, tekkenin “esâsından hedm ve müceddeden inşâsı” yani temelden yıkılarak yeniden yaptırılması gerektiği bildirilmiştir. Yunus Emre Tekkesi’nde şeyhlik yapan Halveti Şeyhi Hacı İsmail’in sadrazama gönderdiği 1199/1785 tarihli bir arzuhalde ise, tekkenin onarımı için tahsis edilen 1000 kuruşla Çavuşzade tamir ettirmeye başlamış, fakat onun ölümü ile onarım yarım kalmıştır. İşin tamamlanması için tahminen 1000 kuruş daha paraya ihtiyaç duyulmuştur.
1274/1858 tarihli bir arzuhalde ise, “mamur olup küll-i yevm derviş ve fukaranın sâkin oldukları tekke mamur olup dervişler tüm gün burada sakin oldukları” vurgulanmıştır. Bu bilgi, tekkenin tamiratının 1785’den kısa süre sonra bitirildiğini göstermektedir. Yapının kuzey yönündeki minare eskiden küçük ve ahşap idi. Bugünkü taş minare, XX. yüzyılda yaptırılmıştır. Yunus Emre Tekkesi, XX. yüzyılda da onarım görmüştür. 2012’de Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce restore edilmiştir. Günümüzde sadece cami olarak kullanılmaktadır.
Vakıfları; tekkeninKirişçi Baba tarafından tahsis edilmiş vakıfları da vardı. Kirişçi Baba vakıflarına ilk II. Bayezid döneminde (1481-1512) Karaman eyaleti vakıfları tahririnde rastlanmaktadır. Buna göre Kirişçi Baba vakıfları şöyleydi: Kirişçi Değirmeni, çalışmaz durumda diğer bir değirmen, bir bab kirişhane, bir bab bezirhane, 10 bab ev, beş bab dükkân yeri, zaviyenin önünde beş kıta yer, iki kıta bağ.
Kanuni döneminde (1520-1566) zaviyenin gayrimenkul vakıflarında artış olduğu anlaşılmaktadır. Tekkenin önünde daha önce beş kıta olarak gösterilen yer, dokuz kıtaya; bağ ise ikiden dört kıtaya çıkmıştır. Bu durum daha sonra zaviyeye başkalarınca da vakıflar tahsis edildiğini gösterir.
Vakıf gelirlerini harcama şekli:Kirişçi Baba Tekkesi vakıflarından elde edilen hâsılatın sarf edileceği yer konusundaki bilgiler eski değildir. 1530’da, çarşamba ve perşembe günleri altı kişi cüzhan olarak zaviyede görev yapıyordu. XVIII. yüzyıl sonlarında, Yunus Emre adıyla anılan tekkede kalan dervişlerle gelip geçenlere yemek veriliyordu. Bu, Yunus Emre’ye ait olduğu belgelerde geçen vakfiyede şart olarak bulunuyordu. Kirişçi Baba Tekkesi’nde XIX. yüzyıl ortalarında bir grup dervişin kaldığı da belgelerden anlaşılmaktadır. Zaviyede “sâkinûn fukarâdervişânın yiyecek ve içecekleri içün Karaman cizyesi mâlından” para tahsis edilmiştir. Bu durum, Yunus Emre Tekkesi’nin vakıflarının ihtiyacı karşılayacak miktarda geliri olmadığını göstermektedir.
Cemile TEKİN
KAYNAKÇA
BOA. Karaman Ahkâm Defteri, nr. 19, s. 28; C.EV, nr. 405/20515; nr. 516/26066; nr. 405/20515; nr. 550/27764; nr. 550/27764; 888/1483 Tarihli Karaman Eyaleti Vakıf Tahrir Defteri, (haz. Fahri Coşkun, İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk İktisat Tarihi Anabilim Dalı Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul 1996, s. 83; 387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rûm Defteri (937/1530), Tıpkı Basım, I, Ankara 1996, I, s. 119; Ahmet Cengiz, XVIII. Yüzyılda Lârende (Karaman), Şehrinin Fiziki ve Sosyo- Ekonomik Yapısı, Karaman 2009, s. 62, 105-106; Cemile Tekin, “Karaman Turizmi İçin Yunus Emre Tekkesi’nin Önemi”, Karaman Ulusal Kültür ve İnanç Turizmi Sempozyumu. 23-24-25 Mart 2012. Hz. Mevlana’dan Yunus Emre’ye Evrensel Sevgi ve Kültürlerin Kardeşliği Projesi, Karaman Ticaret ve Sanayi Odası, Karaman 2012, s.8.