Konu Açısından Siyeri Nebi’nin Arap Dili ve Edebiyatı ile İlişkisi

4 mins read

Taine’nin “Her asrın ve milletin edebiyatı, kendi tabiî ve sosyal çevresinin ürünüdür”, ifadesi özellikle İslâm öncesi dönemin Arapları için oldukça yerinde bir ifadedir. Araplar, “Kuşkusuz şiir, Arapların Divânıdır” derken inşâd ettikleri şiirlerin arşiv, belge ve kaynak olduğuna dikkat çekmişlerdir. Şiir ifadesini genişletirsek genel olarak edebiyat; dönemin tarihî, coğrafi, siyasal, dinî, kültürel, ekonomik ve ahlakî yapısını yansıtan bir arşiv hazinesi değerindedir. Câhiliye edebiyatı, onların yaşadıkları çevrenin bir nevi edebiyat alanına yansıması idi. Arapların yaşadıkları çevre, çöl, kuraklık, yolculukları ve kabile çekişmeleri hep içe dönüktü.2 Araplar uçsuz bucaksız genişliği, duru ve mavi göğü ile pek çok imkânsızlıklara rağmen çölde geniş bir edebiyat oluşturmuştu3 Bu zor şartlar onları şiir ve şarkı söylemeye sevk etti. Onlar çölde deve eşliğinde (hidâ) şarkı ve şiir söylediler. Araplar, yaşadıkları hayatı mücadelesini şiir ve nesirle en güzel güzel şekilde ifade edebildiler.

Her millette benzeri özellikler olmakla birlikte çöl ortamı, masmavi gökyüzü, kabile çekişmeleri, uçsuz bucaksız genişlikler içerisinde yaşanılan bir hayat, Araplara doğal olarak dil ve şiir söyleme yeteneği kazandırmıştır. Gelir kaynaklarının son derece sınırlı olduğu Mekke ve çevresinde çok miktarda şair yetişmiş ve şairlik zamanla çok önemli meslek haline gelmiştir. Hayatla edebiyatın iç içe olduğu Mekke ve civarında oluşan tarih ve edebiyatı o günkü şartlarda birbirinden ayırmak veya ayırt etmek de zordur. Bugün itibariyle baktığımızda her iki ilim dalının da aynı konularla bazen asıl bazen yan dal olarak ele alındığını görmek mümkündür.

Sonraki dönemlerde Arap Dili ve Edebiyatı uzmanları İslâm öncesi ve sonrası Arap dili ve edebiyatının özel konularını incelemeden önce Siyer’in şu konularını ön bilgi olarak ele almışlardır. Bu konular başlıca şunlardır;

  • Mekke ve çevresinin coğrafi konumu,
  • Mekke ve çevresinin tarihi,
  • Kabe ve kutsal mekânlar, Kabe hizmetleri (ridafe, sikâye vs)
  • İslâm öncesi dinler,
  • İslâm’ın zuhûru ve gelişmesi,
  • Asaşlar (Eyyâmü’lArab),
  • Bayramlar,
  • Örf ve adetler,
  • Panayırlar
  • Yazın ve kışın yapılan ticaret yolculukları,
  • Kabileler ve yönetimi, kabilelerin birbirine üstünlüğü.

Bu konuları çoğaltmak ve bilgi vermek mümkün ancak burada genel başlıklarla yetindik. Siyer’in genel konularından sonra Arap Dili ve Edebiyatı’nın öne çıkan konularını da şu şekilde sıralayabiliriz;:

  • Şiir,
  • Hitâbet,
  • Darbı meseller,
  • Ünvân takdiri,
  • Kabenin duvarına asılan şiirler,
  • Övünme şiirleri,
  • Emirleri medheden şiir ve şairler,
  • Muallaka şâirleri,
  • Çöl şâirleri,
  • Okuma ve yazma,
  • Arap dili
  • Belâgat sanatları,
  • Mersiye,
  • Hiciv,
  • Edebî eleştiri ve eleştirmenler,

Her iki disiplinin genel konularını ele aldıktan sonra şimdi de ortak konularına göz atalım.

Siyer, Arap Dili ve Edebiyatı ile genel olarak saydığımız konular üzerinden ilgilenir ve bunları dil, edebiyat, kültür tarihi gibi başlıklarla ele alır. Yine olayların tarihî gelişim süreçlerini, onlara tarihî bir olay olarak bakarak kayda geçirir ancak teferruata girmez. Aynı şekilde Arap Dili ve Edebiyatı da, Siyer’in yukarıda ele aldığımız konularını inceler. Mesela, Muallekayı seb’a şiir ve şâirleri hakkında bilgi vermek için, Kabe, Kabe’nin tarihî ve dinî durumundan söz edilir. Kabe’nin hem dinî hem de ticaret için uygun bir çevre olduğu belirtildikten sonra edebiyat eleştirmenlerince bir yıl süreyle tenkih edilen şiirlerin seçilerek Kabe’nin duvarına asıldığı bilgisi nakledilir. Burada söz konusu olan sadece seçilmiş şiirler değildir, şiirlerin nereye, niçin, nasıl asıldığı da kronolojik olarak tespit edilir. Zira konu ile ilgili ve irtibatlı hâdiseler ele alınmadan konu eksik ve irtibatsız kalacaktır.

Burada her iki ilim dalı açısından iç içe girmiş konulardan da söz edebiliriz;

  • Çöl ve şiir,
  • Cin ve ilhâm,
  • Kâhin ve tumturaklı sözler (edebî sanatlar),
  • Kabe ve muallakai seb’a,
  • Emirler ve medhiyeler,
  • Kabile ve şâir,
  • Asaşlar ve övünme şiirleri,
  • Kabe’nin bakımı ve Kabe ile ilgili şiirler,
  • Peygamber ve medhiyeler/natlar,
  • Ticaret ve seferler,
  • Hikmetli sözler, darbı meseller ve ünvan takdirleri,
  • Peygamber ve şairler,
  • Kur’ân’da şiir ve şairler,
  • Kur’ân vahyi karşısında şiiri bırakan şâirler,
  • Sahabenin entelektüel seviyenin gelişmesi ve dil boyutları,
  • Yemek yedirme adetinden “edeb” ve edebiyata intikal,
  • Ahbar kavramı ve kültür.

Sonuç olarak, Arap Dili ve Edebiyatı ile Siyer’in ortak konularının oldukça fazla ve iç içe geçtiği görülür. Ortak olmayan mevzular ise her iki disiplin açısından göz ardı edilemeyecek durumdadır. Ancak Siyer daha genel olduğundan Arap Dili ve Edebiyatı’nın bütün konularını; hem tarihini hem de içeriğini ele almaktan geri kalmaz. Arap Dili ve Edebiyatı ise özel konularını ele alırken konuya giriş ve konunun anlaşılması açısından hâdisenin yaşandığı ve olduğu tarihî çevre hakkında genel bilgilerle ilgilenir.

Mehmet Akif Özdoğan

SAMER

Rate this post
Haber Oku
Tidings Globe