Tercüme, bir sözün anlamını başka bir dilde dengi bir sözle aynen ifade etmektir. Oysa bir dilden bir başka dile çe-viri yapılırken ifade ve metinlerin manalarını ve inceliklerini tam olarak aktarmak mümkün olmamaktadır. Çünkü gerek dil-lerin kapasite, yapı ve edebî sanatlar yönünden birbirine denk olmayışı, gerek mütercimin kapasitesinin yetersizliği, tam bir tercümenin ortaya konmasını son derece zorlaştırmaktadır. Bu zorluk, çevrilecek metnin niteliği ve edebî üslubunun üstünlü-ğü oranında daha da büyür. Bu sebeple, tercüme edilen metnin lafızlarından veya manalarından ya da her ikisinden bazı feda-kârlıklarda bulunmak kaçınılmaz olur. Zira mütercim ile ter-cüme dilinin eksikliğinden kaynaklanan engellerin bulunma-yacağı durumlar olsa bile, dillerin ve dilleri konuşan kimsele-rin kendilerine has anlatım ve üslupları, duygu ve heyecanları vardır ki bunların başka dillerde kelime ve ifadelerle anlatıl-ması mümkün değildir.
Bu açıdan bakınca Kur’an-ı Kerim gibi mucize bir kela-mın bir başka dile eşdeğer bir ifadeyle çevirilmesi imkânsız-dır. Dolayısıyla bir Kur’an-ı Kerim tercümesi, ne kadar mü-kemmel olursa olsun, yine de yetersiz kalır.