“Şüphesiz o zikri (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.” (Hicr, 15/9)
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’i Cebrail vasıtasıyla Peygamberimiz Hz. Muhammed’e yaşanan olaylarla bağlantılı olarak bölümler hâlinde 23 senede indirmiştir. Hz. Mu-hammed son peygamber, Kur’an-ı Kerim ise son kitaptır. Kıyamete kadar yeni bir din gelmeyecektir. Kur’an-ı Kerim’den önce indirilmiş bütün kitaplar aslını muha-faza edememiş, dolayısıyla zamanla yeni bir dinin ve peygamberin gönderilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Kur’an-ı Kerim açısından durum tamamen farklıdır. O diğer kitapların uğradığı tahrife uğramamıştır. Kur’an-ı Kerim hem manevi açıdan, hem de Allah’ın Müslümanlara güç ve yetenek vermesiyle yapılan birtakım çalışmalarla maddi açıdan korunmuştur. Bu yönüyle yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, kıyamete kadar insanlığa ışık tutacaktır.
Kur’an-ı Kerim’in manevi açıdan korunması en başta şeytandan korunmasıdır. Şeytan iyileri kötü, kötüleri iyi, yanlışı doğru, doğruyu yanlış gösterme yeteneğine sahip bir varlıktır. Yüce Allah, şeytanın Kur’an ayetlerine müdahale etmesini engel-lemek için Cebrail (a.s)’in yanına muhafız melekleri koymuştur (Meryem, 19/64).
Kur’an-ı Kerim’in maddi açıdan korunması yine Allah’ın koruması cümlesin-dendir. Kur’an’ın ilk indiği andan itibaren yazıya geçirilmesi, ezberlenmesi, pasajlar hâlinde bulunan ayet metinlerinin bir araya getirilmesi, çoğaltılması vb. bütün işlem-ler Allah’ın Müslümanlara güç, yetenek ve feraset vermesiyle sağlanan bir korumadır.
Sevgili Peygamberimiz gelen vahiyleri sayıları kırkı bulan kâtiplere yazdırıyordu. O, askeri seferler sırasında ve hatta Mekke’den Medine’ye hicret gibi en kritik anlarda bile beraberinde kâtip ve yazı malzemesi bulundurmayı ihmal etmiyordu. Zeyd b. Sabit, yeni gelen bir vahyin yazma işi bitince Hz. Peygamber’in yazılanları bir kez okuttuğunu, eğer bazı eksiklikler olmuş ise tamamlattığını, bu düzeltmelerden sonra halka sunduğunu belirtiyor.
Peygamberimiz Kur’an ayetleri ile kendi sözlerinin birbirine karışmasının ön-lenmesi için “Benden Kur’an’dan başka bir şey yazmayın, eğer Kur’an’dan başka bir şey yazdınızsa onu imha edin” (Müslim, “Zühd”, 72) buyurmuştur.
Peygamberimizin vefatından 6 ay sonra dağınık halde bulunan vahiy parçaları bir araya toplanarak mushaf şeklinde yazılmıştır. Kur’an’ın bu şekilde bir araya top-lanarak yazıya geçirilmesi diğer kutsal kitaplar gibi bozulmasını önlemiştir.
Kur’an’ın toplanması işini üstlenen Zeyd b.Sabit kendisine gelen metinlerin ger-çekten vahiy metni olup olmadığına dair yemin ettiriyor, metinlerin ezberinde olup olmadığını soruyor, ezberinde olsa dahi bununla da yetinmeyip bu metinlerin vahiy metinleri olduğuna dair iki şahit getirmelerini şart koşuyordu.
Peygamberimizin döneminde bazı müşrikler Kur’an’ın benzerini oluşturmaya çalışmışlar ancak ortaya saçma sapan birkaç dizeden başka bir şey çıkaramamış-lardır. Çünkü yüce Kitabımızın ayetleri her açıdan mükemmel ve orijinal bir yapı-ya sahiptir. Hiç kimsenin onu taklit etmeye dahi gücü yetmemiştir. Bütün bunlar Kur’an’ın korunmuşluğunun bizzat kendinden kaynaklandığına da bir işarettir.