Monroe’nun başkanlık yılları (1817-1825) ülke içindeki “iyi duygular dönemi” olarak tanımlandı. Bir bakıma, anılan deyim, hareketli bir hizipler ve bölgeler arası çatışmalar dönemini gizliyordu; diğer yandan da, Cumhuriyetçi Parti’nin, çöküp ulusal bir güç olmaktan çıkmış bulunan Federalist Parti karşısındaki siyasal zaferinin kabulü anlamına geliyordu.
Federalistlerin gerilemesi, başkan seçimi yöntemini de karıştırdı. O yıllarda, eyalet yasama organları başkan adayı gösterebiliyorlardı. Tennessee ve Pennsylvania 1824’te Andrew Jackson’u başkanlığa, South Carolina Senatörü John C.Calhoun’u da başkan yardımcılığına aday seçti. Kentucky, Temsilciler Meclisi Başkanı Henry Clay’ı; Massachusetts, Dışişleri Bakanı John Quincy Adams’ı; Kongre’de oluşturulan bir grub ta, Maliye Bakanı William Crawford’u aday gösterdi.
Kişilikler ve bölgesel bağlılıklar seçim sonuçları üzerinde önemli rol oynadı. New England’da ve New York’un çok bölgesinde Adams ikinci seçmenlerin oy çokluğunu sağladı; Clay Kentucky, Ohio ve Missouri’de; Jackson Güneydoğu, Illinois, Indiana, North Carolina, South Carolina, Pennsylvania, Maryland ve New Jersey’de; Crawford da Georgia ve Delaware’de seçimi kazandılar. Hiçbir aday İkinci Seçmenler’in oy çokluğunu elde edemeyince, Anayasa hükümleri gereğince karar, Clay’ın çok etkili olduğu, Temsilciler Meclisi’ne kaldı. Onun desteklemesi sonucunda Adams başkanlığa getirildi.
Adams’ın başkanlığı sırasında yeni parti düzenlemeleri ortaya çıktı. Adams‘ın yandaşları “Ulusal Cumhuriyetçiler” adını alıp sonradan bunu “Whigler” olarak değiştirdiler. Adams, dürüst ve etkin bir yönetim gösterdiyse de halk tarafından pek tutulmuyordu; görev süresi de düş kırıklıklarıyla dolu oldu. Bir ulusal yol ve kanal ağı kurma çabaları başarısız kaldı. Görevdeki yılları, yeniden seçilmeye yönelik uzun bir kampanya gibi geçti; soğuk bir aydın görünümünde olması da ona pek fazla dost kazandırmadı. Jackson ise, onun aksine, kökleri eski başkanlardan Jefferson, Madison ve Monroe günlerine kadar uzanan Cumhuriyetçi Parti’den çıkmış bulunan ve Demokrat Parti adı verilen kuruluştaki yandaşları başta olmak üzere halk tarafından çok seviliyordu. Jackson, 1828 seçimlerinde ezici bir ikinci seçmen çoğunluğu elde ederek Adams’ı yenilgiye uğrattı.
Tennesseeli bir siyasetçi, Kızılderili savaşçısı ve 1812 Savaşı’nda New Orleans Çatışması kahramanı olan Jackson, Batı’daki küçük çiftçilerin ve oylarını Endüstri Devrimi’nden sonra gelişmiş olan ticaret ve imalatla ilişkili çıkar çevrelerine direnmek amacıyla kullanmak isteyen Doğulu işçiler, zanaatkarlar ve küçük tüccarların desteğini sağlamıştı.
1828 seçimleri, daha yaygın seçmen katılımı sağlanması eğiliminde önemli bir dönüm noktası oluşturdu. Vermont, Birlik’e girdiğinden beri erkeklere genel oy kullanma hakkı tanımıştı; Tennessee de, vergi mükelleflerinin büyük bir çoğunluğuna seçme hakkı vermişti. 1807-1810 arasında, New Jersey, Maryland ve South Carolina, emlak sahibi ve vergi mükellefi olma koşullarını kaldırmışlardı. 1815’ten sonra Birlik’e katılan eyaletlerde, ya beyaz erkeklere genel oy kullanma hakkı verilmiş ya da düşük vergi mükellefiyeti koşulu getirilmişti. 1815-1821 arasında Connecticut, Massachusetts ve New York tüm emlak sahibi olma koşullarını kaldırdılar. 1824’te, İkinci Seçmenler, hala altı eyaletin yasama organları tarafından seçiliyorlardı. 1828’de, başkanı belirleyecek ikinci seçmenler, Delaware ve South Carolina dışındaki tüm eyaletlerde halk oyuyla seçiliyorlardı. Hiçbir olay, bu demokratik eğilimi, renkli bir kişiliği bulunan Andrew Jackson’un seçilmesi kadar gözler önüne sermemişti.