Birinci Dünya Savaşı Sonrası Huzursuzluk – Amerika Tarihi
Savaştan barışa geçiş çok kişi için bir huzursuzluk kaynağı oldu. 1917 yılında Avrupa’da büyük bir hızla yayılmış olan grip salgını, 1918 ilkbaharında Amerika Birleşik Devletleri’ne de sıçradı. Bir yıl sonra, nasıl başladıysa yine öyle anlaşılmaz bir biçimde sona erdiğinde yarım milyondan çok Amerikalı ölmüştü.
Savaşın hemen ardından yaşanan hızlı ekonomik gelişmenin yarattığı büyük beklentiler, savaş sonrası ekonomisi olağan düzeyine geri dönünce, büyük bir hızla yok oldu. İşçiler de, hayat pahalılığının yükselmesi, uzun çalışma saatleri uygulanması ve yöneticilerin onların dertlerine kulak asmaması yüzünden huzursuz oluyorlardı. Sadece 1919’da dört milyondan fazla işçi greve gitti. Bunun yanı sıra, yaz ayları sırasında hem Kuzey’de hem de Güney’de ırkçı ayaklanmalar oldu. Buna karşın, ülkede en büyük tepki ve kaygı yaratan olay, iki yıl önce Amerika Birleşik Devletleri sınırları dışında ortaya çıkmıştı: Rusya’daki 1917 Bolşevik Devrimi. Moralleri bozulan Amerikalılar, Rusya’da nasıl küçük bir hizip iktidara geldiyse, Amerika Birleşik Devletleri’nde de ufak bir grubun aynı şekilde yönetimi ele geçirmesinden korkmaya başlamışlardı. Posta idaresi Nisan 1919’da, toplumun önde gelen kişilerine postalanmış 40 bomba ele geçirince bu korkular gerçeğe dönüştü.
Adalet Bakanı A.Mitchell Palmer, Bakanlık içinde yeni bir genel istihbarat dairesi kurdu ve dairenin başına J.Edgar Hoover’i getirdi. Hoover radikalliğiyle tanınmış kişiler hakkında bilgi toplamaya başladı ve çeşitli örgütlere yapılan baskınlar sonucu pek çok kişi sınır dışı edildi. Palmer’in yoğun uyarıları “Kızıl Korkusu” diye bilinen gelişmeyi körüklediyse de, tehditler hiçbir zaman gerçekleşmedi; 1920 yılına gelindiğinde, Amerikan halkı Amerika Birleşik Devletleri’nin anarşi tehlikesinden uzak olduğunu anlamıştı.