Camiler için kullanılan Allah’ın evleri ifadesi Allah’a bir mekân isnat etme anlamı taşır mı?
“Allah’ın evi” terkibinin Arapça karşılığı “Beytullah” olup Kâbe hak-kında kullanılan bir ifadedir. “Beyt”ten maksat, Kâbe’dir. “İbrahim ve İsmail’e; ‘Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû ve secde edenler için evimi temiz tutun’ diye emretmiştik.” ayetinde de ev kelimesi Allah’ın zatına izafe edilmiştir.
Kâbe’ye Beytullah (Allah’ın evi) denilmesi, Allah’a ibadet etmek için yeryüzünde yapılan ilk mâbed olması, insanların hidayeti ve putperest-liğin yıkılıp tevhid inancının yerleşmesi için gönderilmiş olan Hanif dininin sembolü ve bütün müslümanların namazlarında yöneldikleri yer olması gibi sebeplere dayanır. Allah, “Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbed), Mekke’deki (Kâbe) dir.” (Âl-i İmran, 3/96) buyurarak onun şerefini yüceltmiştir. Allah için ibadete mahsus olan tüm camiler ve mescitler için de “Allah’ın evi” terkibi kullanılır. Nitekim bir hadis-i şerifte; “Yeryüzünde Allah’ın evleri; mescitlerdir. Oraya gelene Allah Teâlâ ikramda bulunur.”
Bu itibarla “Allah’ın evi” tabirinden Allah için ibadet edilen yer an-laşılmalı, asla Allah’a isnat edilen bir mekân anlaşılmamalıdır. Çünkü Allah (c.c.) zaman ve mekândan münezzehtir. Yani zaman ve mekânla ilişkilendirilemez. O, bir mekânda olan değil, bütün mekânları kuşat-mış olandır. Zaman ve mekân mahlûk/yaratılmıştır. Allah ise yaratıcıdır. Dolayısıyla O, yaratılmışlara has özelliklerden münezzehtir, yani uzaktır.