Kuran Müminler İçin Şifadır
“Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.” (İsrâ, 17/82)
Kur’an gelmeden önce toplum küfür, şirk bataklığı içerisinde yüzüyor, haklı haksız aynı muameleye tabi oluyordu. Toplum zulüm, nifak, haset, cimrilik vb. maddi ve manevi hastalıklarla boğuşuyordu. Gönüller katılaşmış, inatçılıktan dolayı hakka teslim olmak, doğruya kabullenmek mümkün olmuyordu. İşte bu durumda Kur’an müminlerin kalplerini sapıklık, şüphe, şirk, ayrılık gibi hastalıklardan ko-rudu. Böylece onlara, hakkı batıldan ayıran, doğru yolu gösteren bir rehber ve bir rahmet oldu. O rahmetle müminler, iman, hikmet, hayrı isteme ve ona rağbet etme imkânına kavuştular.
Yukarıda belirtilen niteliklere sahip olan yüce kitap Kur’an, mensuplarının kalp-lerindeki her türlü şüphe, nifak, şirk, sapkınlık, inkâr, bilgisizlik ve dalâlet hastalık-larını giderir, imana, hikmete ve hayra irşat eder, cennete sokup azaptan kurtarma-ya sebep olur. Kur’an’da rahmet vardır; yani Kur’an kısaca din ve dünya hayatının doğru, sağlıklı ve güzel olması için gerekli bilgiler içerir; hakkını vererek okuyanlara büyük ecirler kazandırır, Allah’ın mağfiretine ve hoşnutluğuna layık kılar; Kur’an müminler için güçlükleri kolaylığa çevirir, kusurları giderir, günahları siler.
Kur’an’ın getirdiği din hak din, verdiği bilgiler doğru bilgiler, çağırdığı yol doğru yoldur. Ahlak ve yaşayışta da doğruluğa ve dürüstlüğe çağırmakta ve böylece bü-tün yönleriyle batılı ortadan kaldırmaya yöneltmektedir. Bu sebeple de Allah ayette Kur’an’ın getirdiklerini müminler için “şifa ve rahmet” olarak nitelemiştir.
O Kur’an öyle bir kitaptır ki onu dinleyen mümine bir şifa ve rahmet kayna-ğı olur. Öte yandan kâfirin de inkârını, yalanını ve Allah’tan uzaklaşmasını artırır. Nitekim ayette de Kur’an’ın inananlara bir hidayet ve şifa olduğu, inanmayanların kulaklarında ağırlık bulunduğu için bir körlük olduğu beyan edilmektedir (Fussi-let, 41/44). Benzer şekilde Kur’an’ın iman edenlerin imanlarını artırdığı, kalplerinde hastalık bulunanların ise küfürlerini kat kat artırarak kâfir olarak ölmelerine sebep olduğu haber verilmektedir (Tevbe, 9/124-125).
Konumuzu teşkil eden ayet-i kerimede dünya, adeta çeşitli hastalıklar, bela ve sıkıntı ile dolu bir hastaneye, Peygamberimiz (s.a.s) bir doktora, Kur’an da şifa verici ilaç ve yeterli gıdaya benzetilmektedir. Kur’an’ın şifa oluşu daha çok manevi alanla ilgili olarak anlaşılmıştır. Çünkü Kur’an, insanları cehalet ve sapıklık karanlığından çıkarmak için bir rehberdir. Hakkı ve hakikati görmeye davet eder. Ahlaki ve sosyal hastalıklara karşı kesin bir şifa reçetesi önerir. Diğer taraftan tıbbî hastalıklarda tedavi ile birlikte veya tıbben tedavi imkânının kalmadığı durumlarda manevi desteğin etki-si ve önemi büyüktür. Bu bağlamda bedeni ve psikolojik hastalıklar sürecinde Kur’an okumanın ve dua etmenin de tedavi sürecine şifa verici tesiri yadsınmamalıdır.
Kur’an, şeytanın telkinlerine, şaşkınlık ve korkuya karşı da bir şifadır. Mümin kişinin kalbini Allah’a bağlar, sakinleştirir ve huzura kavuşturur. Gönülleri hoşnut eder. Allah’ın rızasını kazandırır, yaşama ümidini artırır.
Kur’an, nefsî arzuların, pisliklerin, cimriliğin, kıskançlığın ve şeytanın verdiği ves-veselerin hepsine karşı bir şifadır. Toplulukların yapılarını zedeleyen, güvenini, hu-zurunu bozan ve sağlığına zarar veren sosyal hastalıklara karşı da bir şifa vasıtasıdır.
Kur’an-ı Kerim, müminler için bir rahmet kaynağıdır. Zira ona inanan ve hü-kümleriyle amel eden müminler cenneti kazanır, cehennemin azabından uzaklaş-mış olurlar. Ancak Kur’an’ı inkâr edip emirlerine uymayan, yasaklarından kaçınma-yan kimselerin ise sadece zararları artar.