Kamil Müslümanın Vazifeleri
“Onlar, namazlarına devam eden kimselerdir. Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir. Onlar ceza gününü tasdik eden kimselerdir. Onlar, Rablerinin azabından korkan kimselerdir. Çünkü Rablerinin azabından emin olunamaz. Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir. Ancak eşleri yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar. Kim bunun ötesini isterse, işte onlar sınırı aşan kimselerdir. Onlar, emanetlerini ve verdikleri sözü gözeten kimselerdir.
Onlar, şahitliklerini dosdoğru yapan kimselerdir. Onlar namazlarını titizlikle koruyan kimselerdir. İşte onlar cennetlerde ikram göreceklerdir.” (Mearic, 70/23-35)
Allah Teâlâ, Mearic suresinin 19 ila 22. ayetlerinde, “Doğrusu insan dayanıksız ve huysuz yaratılmıştır. Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır. Kendisine hayır dokun-du mu cimrilik eder. Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır” buyurarak insanların tabiatında var olan bazı negatif özellikleri sayar. Sonra da kâmil imana sahip olan Müslümanları istisna ederek onların vasıflarını sayar ve onları bizlere tanıtır. Ta ki bizler de onları örnek alalım ve hayatımızı bu güzel vasıflarla süsleyelim. Onların ulaştığı güzel ve mutlu sona bizler de ulaşalım da, onlarla cennette buluşalım. Zira dünyada kimi sever ve örnek alırsak, onun yaşantısını hayatımıza yansıtırsak, ahirette de onunla birlikte oluruz. Nitekim bir ayet-i kerimede, “Kıyamet günü bü-tün insanları önderleriyle çağıracağız.” (İsra, 17/71) buyrulmuştur. Peygamberimiz (s.a.s) de şöyle buyurmuştur:
“Kişi kıyamette sevdikleri ile beraberdir.”
Bu nedenle de bizlere düşen görev, yukarıda sıralanan olumsuz eğilimlerden ahlakımızı temizlemek, onların etkisini azami derecede azaltmaktır. Ayrıca bu ayet-lerde sıralanan olumlu vasıflarla kendimizi azami derecede donatmak, âhiret inan-cıyla desteklenen güçlü bir sorumluluk duygusuna sahip olmak, ibadet ve ahlak alanında olumlu ve yapıcı davranışlar sergilemektir. Burada sıralanan davranışlar düzenli namaz kılmak, malında yoksulların hakkı bulunduğunu bilip onu ehline ödemek, âhiret kaygısı taşımak, namuslu ve iffetli olmak, emanete sadakat göster-mek, şahitlikte yalan söylemekten sakınmaktır.
Olgun müminin vasıfları bu ayetlerde zikredilen hususlardan ibaret değildir.
Başka birtakım ayetlerde de olgun mümine dair birtakım vasıflar sayılmıştır:
“Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rab-lerine tevekkül ederler. Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir.” (Enfâl, 8/2-3)
“Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık hayra sarf edenler var ya, onların mükâfatları Allah katındadır. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler.” (Bakara, 2/274)
Bir müminin imanının olgun olabilmesi için yasak olan birtakım davranışlardan da uzak durması gerekir. Bu yasak davranışlar İsra suresinde şöyle sıralanmıştır:
“Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı canı öldürmeyin. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki verdik. O da öldürmede aşırı git-mesin. Çünkü ona (dinin kendine verdiği yetki ile) yardım olunmuştur. Yetimin malına da yaklaşmayın. Ancak rüştüne erinceye kadar en güzel bir şekilde yaklaşabilirsiniz. Ahdi de yerine getirin. Çünkü verilen sözde elbette sorumluluk bulunuyor. Ölçtüğünüz zaman tam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu hem daha hayırlıdır ve sonuç itibariyle de daha güzeldir. Bir de hiç bilmediğin bir şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz, gönül, bunların her biri yaptıklarından sorumludurlar. Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin. Kötü olan bütün bu yasaklar, Rabbinizin sevmediği şeylerdir.” (İsra, 17/33-38)
Olgun bir mümin, ahlaki güzelliklere sahip olan ve Rabbinin emir ve yasakları-na karşı görevinin bilincinde olan kimsedir.