Anne ve Babamıza Karşı Dini Sorumluluklarımız
“Anne ve babasına; ‘Öf size! Benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken, beni tekrar diriltilecek olmakla mı tehdit ediyorsunuz?’ diyen kimseye onlar Allah’a sığınarak, ‘Yazıklar olsun sana! İman et, Allah’ın vaadi gerçektir’ diyorlar, o da, ‘Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir’ diyordu.” (Ahkâf, 46/17)
Ailenin temel unsuru anne-babadır. Bilindiği gibi korunması gereken beş şeyden biri de, neslin devamının sağlanmasıdır. Anne, hamilelik devresinde dokuz ay be-deninde yavrusunu şefkatle taşır, o devrede pek çok güçlükle karşılaşır, bütün bu güçlüklere göğüs gererek çocuğunu dünyaya getirir. Çok zayıf bir o kadar da bakı-ma muhtaç olan bebeği için, uykusundan, yemesinden ve içmesinden feragat eder. Yemezler yedirirler, giymezler giydirirler. Çocuklarının bir yeri ağrısa, onlar daha fazla üzüntü çekerler. Kendi rahatlarından önce çocuklarının rahatını temin ederler. Aile içindeki bireylerin hak ve sorumlulukları karşılıklı olmakla birlikte çocukların ebeveyne karşı sorumluluklarını şöyle sıralayabiliriz:
- Anne-babalarımıza karşı en önemli görevlerimiz onlara iyi muamele etmek ve onlarla sevgi ve saygıya dayalı olarak güzel geçinmektir. Bizi dünyaya getirmeye sebep olan ebeveynin haram olmayan her türlü talebini yerine getirmenin Allah’ın rızasını kazanmamıza vesile olduğunu bilmemiz gerekir.
Nitekim sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Anne-babası veya her ikisinden birisi yanında ihtiyarladığı hâlde, Cennet’e giremeyip Cehennem’e giden kimseye yazıklar olsun” (Müslim, “Birr”, 9).
- Anne-babaya iyi davranmak (İsrâ, 17/23-24). Peygamberimiz “kime iyilik ya-payım?” diye üç defa soran bir kişiye her defasında da, “annene” cevabını verirken dördüncü defada, babasına iyilik yapması gerektiğini söylemiştir (Buhârî, “Edeb”, 2).
- Günlük maddî-manevi ihtiyaçlarını karşılamak ve gidermek. Anne baba muh-taç durumda iseler evladın onların ihtiyaçlarını karşılaması ahlaki olduğu kadar di-nen hukuki bir sorumluktur (Bakara, 2/215). Nasıl ki biz küçükken her ihtiyacımızı karşılayan ebeveynimiz, muhtaç duruma geldiklerinde bizim de onlara aynı sevgiyi geri vermemiz bir erdemlik ifadesi, bir ahlak ve bir şükran borcumuzdur.
- Saygılı davranmaktır. Bizim örf ve adetimize göre büyüklere saygı, küçüklere karşı sevgi göstermek esastır. Peygamberimiz (s.a.s) anne-babaya saygısızlığı büyük günahlardan saymıştır:
“Size, büyük günahların en büyüğünü bildireyim mi?, diye sordu. ‘Evet, bildir, ey Allah’ın Resulü’ diyen ashab-ı kirâma bunların sırasıyla; ‘Allah’a ortak koşmak, anne-babaya karşı gelmek, haksız yere adam öldürmek ve yalan söylemek’ olduğunu belirtti”
(Buhârî, “Edeb”, 6).
Uygun olmayan söz söylememek ve onları incitecek her türlü ifadelerden mümkün mertebe uzak kalmaktır. Çünkü ebeveyne kötü davranmak haram olduğu gibi, onlara kötü söz söylenmesine sebep olmak da haramdır. Allah’ın, “Onlara öf dahi demeyin” emrine ilaveten Peygamberimiz (s.a.s); “Bir kimsenin anne-babasına sövmesi büyük günahlardandır.” Sahabe:
“Bir kimse ebeveynine nasıl söver?” deyince, -Efendimiz (s.a.s); “Biri başkasının anasına söver, o da tutar bunun ebeveynine söver” diye cevap verdi. (Buhârî, “Edeb”, 4)
Öldüklerinde hayırla anmak, dua etmek (İbrahim, 14/41).