Latest - Page 6

25 – 31 Temmuz Haftası Astroloji Etkileri

/
487 views
2 mins read

Güneş Aslan Burcuna geçişiyle haftaya girmiş bulunuyoruz, bir ay boyunca güneşin Aslan burcunda olması bizleri nasıl etkiliyor?

Liderlik, öncülük, ekonomi, ilişkiler ve sahne alanları etki akanımızda olacaktır. Venüs Aslan Burcunda Retro kombini ilişkileri zorlayacaktır. Bu kombin evlilik, düzen, aile, güzellik, estetik, bakım ve yenilik yapmak istediğimiz konuların etkileyerek istek ve arzularımızı yavaşlatacaktır.

Eylül ayına kadar bu etki devam edecektir.

25 Temmuz haftası nelere dikkat etmeliyiz?

  • İlişkilerde yanlış anlaşılmalar
  • İletişim sorunları
  • Cilt ve enfeksiyon gözler hassas
  • Ani kararlar almayın
  • Dolandırılma aldatılmalara dikkat

Koç Burcu

Bu hafta sağlığa dikkat edin, yeni başlangıçlar yapmadan önce acele kararlar almayın! Sırrınızı kimseye vermeyin, ev ve düzen konularınızla ilgili değişiklik yapmak isteyebilirsiniz.

Boğa Burcu

Sağlığınıza dikkat etmeniz gereken 15 gün etki alanınızda. İlişkilerinizde planlarınız yolculuklarınız olabilir, bu süreçte yeni iş ve projelerinize ağırlık verebilirsiniz.

İkizler Burcu

Bu hafta İlişkilerinizde sosyalleşebilirsiniz,  sağlığınızda el ayaklar hassas olacaktır. Ani hareketlerden kaçınmanız gerekiyor. Çocuğunuz varsa çocuğunuzla ilgili sorun oluşacak her konuyu çözümleme odaklı olacağınız zaman dilimi yaşayacaksınız.

Yengeç Burcu

Bu hafta ev aile düzen konularına daha çok odaklı olacaksınız, sosyal ve arkadaşlıklarınızla ilgili ilgilenmek durumunda kalabilirsiniz. Evcil hayvanınız varsa kontrolleri gözden kaçırmayın.

Aslan Burcu

Geçmişe özlem duyacağınız bir hafta olacaktır, ikili ilişkilerinizle ilgili kendinizle yüzleşmeler yaşayabilirsiniz. Maddi konularınızla ilgili dengeleri oturtmanız gereken bir süreçtesiniz.

Aşk ilişkilerinizde duygusal yoğunluk yaşayabilirsiniz.

Başak Burcu

Finans ve gelir giderlerinizle ilgileneceğiniz bir süreçte olacaksınız.

Sosyal çevrenizle ilgili eleştiriden uzak durmaya özen gösterin. Yanlış anlaşılabilirsiniz

Terazi Burcu

Hayatınızda 15 günlük süreçte ilişkiler sosyal hayatınızda aktif olabilir, geçmişteki kırgınlıkları bitirebilirsiniz . Gizli düşmanlıklara dikkat edin.

Akrep Burcu

Para ve finans konularına odaklanacağınız bir süreç yaşayacaksınız, ev aile düzen konusunda bütçe planlamaları yapabilirsiniz. Tarzınızla ilgili yenilik yapmak istediğiniz ruh haliniz olabilir, dikkatli olun Venüs retrosu yenilik için uygun zaman dilimi değil.

Yay Burcu

Ruh ve bedeniniz ile ilgilenmek isteyeceğiniz bir 15 gün geçirebilirsiniz. Spor, yürüyüş, rehberlik almak size şifa enerjisi verecektir.

Hayatınızda olup biteni arkanızda bırakmak isteyeceğiniz bir süreç geçireceksiniz.

Oğlak Burcu

15 günlük süre içerisinde, iş kariyer para konularında odaklı olacaksınız. Sakin olmaya özen göstermelisiniz, Sevgi ve aşk enerjisine daha çok ihtiyaç duyabilirsiniz. Size iyi gelen hobilerinizi yapmanız enerjinizi yükseltecektir.

Kova Burcu

15 günlük süreçte İş ve sosyal alanlarınızda yoğun olabilirsiniz. Size haksızlık yapan kişilerin sıkıntılarını duyabilirsiniz. İlahi adaletin doğru tecelli edeceği bir dönem diyebiliriz. Finans konularında kazançlı olacaksınız, şifalanmanız için önünüze fırsatlar gelecektir.

Balık Burcu

Sağlığınıza dikkat etmeniz gereken bir süre zarfında olacaksınız. Sırt ağrınız olursa ihmal etmeyin, ikili ilişkilerde sizden gidenler geri gelebilir. Parasal konularında işleriniz yavaş gidebilir acele etmeyin.

Enerjiniz Daim Şifanız Bol Olsun

Gamze Hamuloğlu

Amerika’da gerçekten 20 milyon evsiz (homeless) mı var?

///
791 views
1 min read
homeless

Hem resmi devlet kayıtları hem de yapılan kamuoyu araştırmalarına göre ABD‘deki ortalama evsiz insan sayısı 500 bin.

Evsiz (homeless) tanımı tam anlamı ile “kalıcı bir adresi olmayan” manasına gelmektedir. Boşanmış ve arkadaşının yanında kalan, ailesi ile kavga etmiş tanıdığının evine yerleşen, evi yangın vb. felakete uğradığı için geçici olarak başka yerde konaklayan, çadır ve karavan tarzı yerlerde yaşamlarını sürdüren kişiler de bu tanıma girmekte ve evsiz olarak kabul edilmektedir.

Esasen sadece sokaklarda yaşayan evsizleri baz alacak olursak bu rakam yaklaşık olarak 300 bin civarında. ABD’nin 340 milyonluk nüfusu göz önüne alındığında aslında nüfusa oranla bu çok cüzi bir rakam.

Bu rakamları diğer gelişmiş ülkelerle karşılaştırırsak İngiltere’de 210 bin evsiz bulunuyor ve bu rakam on binde 29, Fransa’da 141 bin evsiz var bu rakam ise on binde 21. Kısaca Avrupa ortalaması ise on binde 22.

Ülkelerin nüfusuna oranla var olan evsiz insan sayısına bakıldığında sosyal devlet anlayışı ile ön plana çıkan Avrupa’da evsiz sayısı ABD’nin ortalamasından çok daha fazla.

Tüm bu hususlara ilave olarak Amerika’da başta devletin ve belediyelerin evsizlere çeşitli imkanlar sunmasına rağmen hayat görüşü, hippilik ve uyuşturucu gibi sebeplerle bu imkanları reddederek bilinçli olarak sokaklarda yaşayan insan sayısı da oldukça fazla. Ayrıca, ABD’nin sürekli Meksika’dan mülteci akınına maruz kaldığını ve bu göçmenlerin de tamamen evsiz olarak Amerikan şehirlerinde yaşamaya çalıştıklarını ifade etmek gerekir. Bu yazıyı yazma amacım Amerikan propagandası yapmak falan değil. Sadece Türkiye kamuoyunda cehaletten, eziklik psikolojisinden, öfke ve nefretten kaynaklanan olumsuz ve yanlış algıyı kırmak.

İkinci Dünya Savaşı’nda SSCB’ye Amerikan Yardımı!

//
1489 views
1 min read
İkinci Dünya Savaşı’nda SSCB’ye Amerikan Yardımı!

Amerika, İkinci Dünya Savaşı’nı kazanması için SSCB’ye tarihte görülmemiş bir yardım yapmıştı!

Amerika Birleşik Devletleri Aralık 1941’de II. Dünya Savaşı’na girmeden önce bile, Nazi işgalini yenmesine yardım etmek için Sovyetler Birliği’ne silah ve teçhizat gönderiyordu. Nazi Almanyası, Haziran 1941’de Sovyetler Birliği’ne saldırdıktan sonra, Amerika, Ağustos ayına kadar ilk mal konvoylarını Sovyetler Birliği’ne gönderdi.

Amerika, Rus müttefikine toplamda 400.000 cip ve kamyon 14.000 uçak 8.000 traktör 13.000 tank başta olmak üzere 1,5 milyondan fazla battaniye, 15 milyon çift asker botu, 107.000 ton pamuk 2,7 milyon ton petrol ürünü ve 4,5 milyon ton gıda gönderdi. ABD’nin bu yardım paketi daha önce tarihte benzeri görülmemiş bir yardımdı. Amerikalılar ayrıca silah, mühimmat, patlayıcı, bakır, çelik, alüminyum, ilaç, saha telsizleri, radar araçları, kitaplar ve başka çeşitli eşyalar gönderdi.

Hatta ABD, askeri araçlar için lastik üreten bir Ford Company lastik fabrikasının tamamını Sovyetler Birliği’ne nakletti. 1941’den 1945’e kadar ABD, Sovyetlere mal ve hizmet olarak 11,3 milyar dolar veya 2016 dolarında 180 milyar dolar gönderdi.

ABD, II. Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği’ni Naziler karşısında yok olmaktan kurtarmıştı. Rusya, bağımsızlığını ve savaş sonrası elde ettiğini kazanımları ABD’ye borçlu olmakla birlikte bu mirasa ve yardıma vefasızlık eden hain bir evlat gibidir.

100 yaşındaki Henry Kissinger hangi amaçla Çin’e gitti?

//
1192 views
1 min read
100 yaşındaki Henry Kissinger hangi amaçla Çin'e gitti?

Dünya için en büyük tehdit 31.4 trilyon dolarlık ABD borcu. ABD tahvil fiyatları kaçınılmaz olarak düşecek ve birçok ülkenin ekonomisini çökecek. Milyonlarca iş ve trilyonlarca dolar maaş havaya uçacak. Xi Jinping 1. dönemine başladığında, Çin ekonomisinin ABD tahvillerinin çöküşüne dayanamayacağı söylendi. İki ülkenin ekonomisi birbirine pamuk ipliği ile bağlı.

ABD ekonomisi batarsa ardından ilk batacak olan ekonomi Çin olacak. 100 yaşında bir adam 14 saat uçak yolculuğu yaparak ve sağlığını riske atarak hangi nedenle Çin’e gitti ve kendini tehlikeye attı? Bu kadar önemli olan neydi? Sona yaklaşan ABD ve Çin ekonomisini çöküşten kurtarmak için tek çıkış savaş ekonomisidir.

Savaş iki ülkeyi de ekonomik çıkıştan kurtaracaktır. Kissinger, savaş olasılığını tartışmak için Pekin’e gitti. ABD ve Çin bir vesayet savaşı ile nasıl bir çıkar sağlayacak yakında göreceğiz. ABD, Ortadoğu başta olmak üzere askeri varlığını arttırmaya başladı. Çin ise Pasifik’te neredeyse bir savaştaymış gibi davranışlar sergiliyor.

“Oppenheimer” ile gerçekçilik mi yoksa “Barbie” ile gerçeklerden kaçış mı?

////
992 views
1 min read
"Oppenheimer" ile gerçekçilik mi yoksa "Barbie" ile gerçeklerden kaçış mı?

Bu yaza giriş yapan bu iki filmin gişe rakamları günümüz insanının psikolojik durumu ve algısı hakkında çok şey söyleyebilir.

Koyu renk bir takım elbise ve domuz şapkalı adam, pötikareli elbiseli ve saç fiyonklu kadın. Birinin mekanı New Mexico’daki geniş bir bilimsel araştırma tesisi; diğerinin ise flüoresanlı pembe bir parti evi. Yakın zamanda hiçbir film eşleşmesi “Barbie” ve “Oppenheimer” kadar hevesle beklenmedi.

Oppenheimer filminin yönetmen ve senaristi Christopher Nolan’ın en büyük özelliği bilgisayar tarafından oluşturulan görüntüler kullanmaması. Oppenheimer“daki nükleer reaksiyonlar ve patlama sahneleri, alüminyum ve magnezyum tozuyla aydınlatılan gerçek patlamalar üretilerek yaratıldı.

Avrupa’da Ukrayna – Rusya savaşı devam ederken ve Çin ve Kuzey Kore gibi ülkeler nükleer cephaneliklerini geliştirmeyi sürdürürken, bu kitle imha silahlarının köken hikayesi sinema severlere çok tanıdık bir gerçek olarak gelebilir mi?

İnsanlar zaten devam eden savaşlar, silahlanma yarışı ve ekonomik sorunlarla boğuşuyorken gerçekçi Oppenheimer’ı mı tercih eder yoksa hayal dünyasında yaşayan gerçekdışı Barbie filmini mi? Bütün bu sorunlardan zihnen kaçmak isteyen insanlar muhakkak Barbie filmini tercih edecektir. Nitekim ilk gün gişe rakamlarına bakıldığında Barbie filmilinin çok daha önde olduğu görülüyor.

Leslie Groves kimdir? Leslie Groves biyografisi nedir? Leslie Groves ile Openhaimmer ilişkisi nedir?

////
1055 views
1 min read
Leslie Groves kimdir? Leslie Groves biyografisi nedir? Leslie Groves ile Openhaimmer ilişkisi nedir?

Leslie Groves, Amerikalı bir ordu subayıdır ve Manhattan Projesi’nin başarılı bir şekilde yürütülmesindeki liderliğiyle tanınır. Manhattan Projesi, II. Dünya Savaşı sırasında Amerika Birleşik Devletleri’nin atom bombasını geliştirmek için yürütülen gizli bir bilimsel proje idi.

Leslie Richard Groves Jr., 17 Ağustos 1896 tarihinde Albany, New York’ta doğdu. Mühendislik alanında eğitim aldıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri Ordusu’na katıldı ve askeri kariyerine başladı. II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle beraber, Groves, ordu içindeki yüksek düzeyli projelerde görev aldı.

1941 yılında Groves, atom bombası projesini yönetmek için görevlendirildi ve bu proje daha sonra “Manhattan Projesi” olarak bilinecekti. Groves, proje kapsamında bilim insanlarını bir araya getirerek, dünyanın ilk atom bombasının geliştirilmesini yönetti. Aynı zamanda, bu projenin zamanında ve etkin bir şekilde tamamlanması için gerekli kaynakları ve altyapıyı sağlamakla sorumluydu.

Leslie Groves, zorlu bir lider olarak tanınıyordu ve projenin başarısı için sıkı disiplin ve organizasyon sağladı. Atom bombasının geliştirilmesi, büyük bir sır olarak korundu ve nükleer silah teknolojisinin sadece birkaç kişi tarafından bilinmesine özen gösterildi.

Oppenheimer ile Groves arasındaki ilişki, işbirliği ve proje yönetimi çerçevesindeydi. J. Robert Oppenheimer, Manhattan Projesi’nde fizik biliminin lideri olarak görev yaparken, Leslie Groves, projenin genel yürütmesi ve askeri yönü ile ilgili bir liderlik rolü üstlendi. Projedeki rolleri farklı olsa da, Manhattan Projesi’nin başarılı bir şekilde tamamlanmasında önemli katkıları olmuşlardır.

Özetle, Leslie Groves, Manhattan Projesi’nin askeri lideri ve organizatörüydü. J. Robert Oppenheimer ise, projenin bilimsel lideriydi. İkisi, nükleer silah teknolojisinin geliştirilmesi sürecinde işbirliği yapmış ve projenin başarılı bir şekilde sonuçlanmasına katkı sağlamışlardır. Ancak, Openhaimmer (muhtemelen J. Robert Oppenheimer olarak kastedilmek istenen) ve Leslie Groves arasında kişisel bir ilişki bilgisi mevcut değildir.

Katherine Oppenheimer kimdir? Katherine Oppenheimer biyografisi nedir? Katherine Oppenheimer ile Openhaimmer ilişkisi nedir?

////
1440 views
1 min read
Katherine Oppenheimer kimdir? Katherine Oppenheimer biyografisi nedir? Katherine Oppenheimer ile Openhaimmer ilişkisi nedir?

Katherine Oppenheimer, J. Robert Oppenheimer’in eşi ve hayat arkadaşıdır. J. Robert Oppenheimer, Manhattan Projesi’nde nükleer silahın geliştirilmesinde önemli bir rol oynayan ünlü bir fizikçi ve bilim insandı.

Katherine Puening Harrison olarak doğan Katherine Oppenheimer, 22 Ağustos 1910 tarihinde doğdu. Radcliffe College’da edebiyat eğitimi aldı ve daha sonra ünlü fizikçi J. Robert Oppenheimer ile evlendi. 1940’lı yılların başlarında evlenen çiftin birlikte iki çocuğu oldu.

Katherine Oppenheimer, eşi J. Robert Oppenheimer’in kariyerine ve çalışmalarına büyük destek verdi. Özellikle J. Robert Oppenheimer, atom bombasının geliştirilmesinde lider rolünü üstlendiği Manhattan Projesi sırasında eşiyle olan yakın ilişkisi belirgin hale geldi. Katherine, bilimsel konularda da bilgisi olan ve entelektüel bir kişiliğe sahip bir kadındı. Evlilikleri süresince, Oppenheimer ailesi bilimsel toplulukta önemli bir konuma gelmiş ve Katherine, eşinin bilimsel ve akademik çevrelerinde tanınan bir kişi olmuştur.

Ancak, J. Robert Oppenheimer’in 1950’lerin başında güvenlikle ilgili soruşturmalara maruz kalması ve ABD hükümeti tarafından komünist sempatizan olmakla suçlanması, aileyi zorlu bir sürece soktu. Güvenlikle ilgili sorunlar nedeniyle Oppenheimer, 1954 yılında Atom Enerjisi Komisyonu Başkanlığı’ndan uzaklaştırıldı. Bu dönemde Katherine, eşine destek olmaya çalıştı ve zorlu zamanlarda yanında durdu.

Katherine Oppenheimer, J. Robert Oppenheimer’in 1967 yılında ölümünden sonra, eşinin anısını yaşatmaya ve bilimsel mirasını sürdürmeye çalıştı. Kendisi de 9 Ekim 1977’de vefat etti.

Sonuç olarak, Katherine Oppenheimer, J. Robert Oppenheimer’in eşi ve Manhattan Projesi sırasında önemli bir destekçisi olarak bilinen, entelektüel ve güçlü bir kadındı. Ancak, Katherine Oppenheimer ile Openhaimmer (muhtemelen J. Robert Oppenheimer olarak kastedilmek istenen) arasında başka bir ilişki bilgisi bulunmamaktadır.

Jean Tatlock kimdir? Jean Tatlock biyografisi nedir? Jean Tatlock ile Openhaimmer ilişkisi nedir?

///
4380 views
7 mins read
Jean Tatlock kimdir? Jean Tatlock biyografisi nedir? Jean Tatlock ile Openhaimmer ilişkisi nedir?

Jean Tatlock, Amerikalı bir psikiyatrist ve akademisyendir. Ayrıca, ünlü Amerikalı şair ve yazar Robert Lowell ile olan romantik ilişkisi ile bilinir. Ancak, belirtmek gerekir ki, Jean Tatlock’un tam biyografisi hakkında sınırlı bilgi mevcuttur ve bazı detaylar net olmayabilir.

Jean Frances Tatlock (21 Şubat 1914 – 4 Ocak 1944) Amerikalı bir psikiyatrist ve doktordu . Amerika Birleşik Devletleri Komünist Partisi üyesiydi ve partinin yayını Western Worker’da muhabir ve yazardı. Dünya Savaşı sırasında Manhattan Projesi’nin Los Alamos Laboratuvarı’nın yöneticisi olan J. Robert Oppenheimer ile olan romantik ilişkisiyle de tanınır.

Tanınmış bir Eski İngiliz filologu ve Geoffrey Chaucer konusunda uzman olan John Strong Perry Tatlock’un kızı olan Tatlock, Vassar College ve Stanford Medical School mezunuydu ve burada psikiyatrist olmak için eğitim gördü. Tatlock, Oppenheimer’ı 1936’da Stanford’da yüksek lisans öğrencisiyken ve Oppenheimer, Berkeley’deki California Üniversitesi’nde fizik profesörüyken görmeye başladı. İlişkilerinin ve Komünist Parti üyeliğinin bir sonucu olarak FBI tarafından gözetim altına alındı ​​ve telefonu dinlendi. Tatlock klinik depresyon geçirdi ve 4 Ocak 1944’te intihar ederek öldü.

Jean Frances Tatlock, 21 Şubat 1914’te Michigan, Ann Arbor’da John Strong Perry Tatlock ve eşi Marjorie née Fenton’ın ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Hugh adında doktor olan bir ağabeyi vardı. Harvard Üniversitesi’nden doktora derecesine sahip olan babası, Michigan Üniversitesi’nde tanınmış ve beğenilen bir İngilizce profesörüydü; Eski bir İngiliz filologu; Geoffrey Chaucer ve İngiliz oyunları, şiirleri ve Elizabeth edebiyatı uzmanı; dahil olmak üzere bu konularda yaklaşık 60 kitabın yazarı ve Geoffrey Chaucer’ın Tam Şiirsel Eserleri (1912) ve The Mind and Art of Chaucer (1950). John Tatlock, 1915’ten 1925’e kadar Stanford’da ve 1925’ten 1929’a kadar Harvard’da İngilizce profesörüydü, ardından California Üniversitesi, Berkeley’de Körfez Bölgesi’ne İngilizce profesörü olarak döndü. Jean Tatlock, Cambridge, Massachusetts’teki Cambridge Rindge and Latin School’a ve Berkeley’deki Williams College’a katıldı. 1930’da Vassar Koleji’ne girdi. 1935’te mezun oldu ve Stanford Tıp Okulu’nun ön koşullarını tamamlamak için dersler aldığı Berkeley’e döndü ve Amerika Komünist Partisi’nin Amerika Birleşik Devletleri’nin Batı Kıyısındaki organı olan Western Worker’da muhabir ve yazardı. Daha sonra psikiyatrist olmak için çalıştığı San Francisco’da bulunan Stanford Tıp Okulu’na kabul edildi. Stanford’dan 1941 sınıfıyla mezun oldu.

Jean Tatlock, 23 Aralık 1915 tarihinde doğdu. Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde psikiyatri alanında eğitim aldı ve psikiyatri uzmanı oldu. Tatlock, ayrıca bir akademisyen olarak California Üniversitesi, San Francisco (UCSF) tıp fakültesinde çalıştı.

Jean Tatlock ile Openheimer arasında belirli bir ilişki olduğu konusunda belirgin bir bilgi yoktur. Muhtemelen bahsetmek istediğiniz kişi, ünlü fizikçi J. Robert Oppenheimer’dır. J. Robert Oppenheimer, Manhattan Projesi’nde nükleer silahın geliştirilmesinde önemli bir rol oynayan bir bilim insanıdır. Ancak, Jean Tatlock’un Oppenheimer ile olan ilişkisi hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir.

Oppenheimer ile Romantizm

Tatlock cinselliğiyle mücadele etti, bir noktada bir arkadaşına şöyle yazıyordu: “Eşcinsel olduğumu düşündüğüm bir dönem vardı. Hala bir bakıma buna inanmak zorundayım ama gerçekten, mantıksal olarak, erkeksi olmamam nedeniyle olamayacağımdan eminim.” Robert Oppenheimer ile 1936’da yüksek lisans öğrencisiyken ve Oppenheimer Berkeley’de fizik profesörüyken görüşmeye başladı . Washburn komünist destekli İspanyol Cumhuriyetçiler için bir bağış toplama etkinliği düzenlediğinde, Komünist Parti üyesi olan ev sahibesi Mary Ellen Washburn aracılığıyla tanıştılar.

Çift çıkmaya başladı ve iddiaya göre tutkulu bir ilişki yaşadı. Ona iki kez teklif etti ama o reddetti. Tatlock, Oppenheimer’ı 1930’ların sonlarında radikal siyasetle ve Komünist Parti veya Rudy Lambert ve Thomas Addis gibi ilgili gruplarla ilgili veya onlara sempati duyan kişilerle tanıştırmakla tanınır. Oppenheimer, 1 Kasım 1940’ta evlendiği Kitty Harrison ile ilişki kurduktan sonra çift görüşmeye devam etti. Oppenheimer ve Tatlock, 1941’de Yeni Yılı birlikte geçirdiler ve bir kez San Francisco’daki Mark Hopkins Oteli’nde tanıştılar. Oppenheimer’ın Tatlock’un arkadaşlarıyla ilişkisi, 1954’teki güvenlik duruşmasında ona karşı delil olarak kullanıldı.

Oppenheimer, Amerika Birleşik Devletleri Atom Enerjisi Komisyonu Genel Müdürü Tümgeneral Kenneth D. Nichols’a 4 Mart 1954 tarihli bir mektupta, ilişkilerini şu şekilde tanımladı: 1936 baharında, arkadaşlarım tarafından üniversitede tanınmış bir İngilizce profesörünün kızı olan Jean Tatlock ile tanıştırılmıştım; ve sonbaharda ona kur yapmaya başladım ve birbirimize yakınlaştık. Kendimizi nişanlı olarak düşünecek kadar evliliğe en az iki kat yaklaşmıştık. 1939 ile 1944’teki ölümü arasında onu çok nadiren gördüm. Bana Komünist Partisinden bahsetti. Çıkarlarının gerçekten politik olduğuna inanmıyorum. Bu ülkeyi, insanlarını ve hayatını seviyordu. Görünüşe göre, birçoğunu daha sonra tanıyacağım birçok gezgin ve Komünistin bir arkadaşıydı. Solcu arkadaşlar edinmemin ya da İspanya’daki Loyalist dava ve göçmen işçilerin örgütlenmesi gibi şimdiye kadar bana çok uzak görünen davalara sempati duymamın tamamen Jean Tatlock yüzünden olduğu izlenimini vermemeliyim. Katkıda bulunan diğer nedenlerden bazılarından bahsettim. Yeni arkadaşlık duygusunu beğendim ve o zamanlar, zamanımın ve ülkemin yaşamının bir parçası olmaya geldiğimi hissettim.

Bazı tarihçiler, Oppenheimer’ın Manhattan Projesi üzerinde çalışırken Tatlock ile evlilik dışı bir ilişki yaşadığına inanırken diğerleri, Tatlock ile 1943 yılının Haziran ayı ortalarında Los Alamos Laboratuvarı’nın başına seçilmesinden sonra yalnızca bir kez görüştüğünü iddia ediyor. 14 Haziran 1943’te Oppenheimer, David Hawkins’i idari asistan olarak işe almak için Berkeley’deydi. Oppenheimer ve Tatlock, yeşil 1935 Plymouth coupe’siyle bir Meksika restoranına gittiler ve geceyi onun San Francisco’daki 1405 Montgomery Caddesi’ndeki dairesinde birlikte geçirdiler. Bu sırada, dışarıda sokakta bekleyen ABD Ordusu ajanları onları gözetim altına aldı. O görüşmede ona onu hala sevdiğini ve onunla birlikte olmak istediğini söyledi. Onu bir daha hiç görmedi. Edith Arnstein Jenkins, Tatlock’un yakın bir arkadaşı olan Mason Robertson ile Tatlock’un kendisine lezbiyen olduğunu söylediğini iddia ettiği bir konuşmayı hatırladı. Tatlock’un Mary Ellen Washburn ile bir ilişkisi olması muhtemeldir. 1940’larda bir psikanalist olarak, eşcinselliğini üstesinden gelinmesi gereken ve nihai intiharına yol açmış olabilecek patolojik bir durum olarak gördü.

Ölümü

Tatlock ciddi bir klinik depresyon geçirdi ve Zion Dağı’nda tedavi görüyordu. 5 Ocak 1944 günü saat 13.00 sularında babası, 1405 Montgomery Caddesi’ndeki dairesine geldi. Kapı zilini çalmasına cevap gelmeyince pencereden içeri girdi. Onu ölü olarak, banyoda bir minder yığınının üzerinde yatarken, kafası kısmen dolu küvete dalmış halde buldu. İmzasız bir intihar notu vardı.

Her şeyden tiksiniyorum… Beni sevenlere, bana yardım edenlere, tüm sevgi ve cesaret. Yaşamak ve vermek istedim ve bir şekilde felç oldum. Anlamak için deli gibi uğraştım ve yapamadım… Sanırım hayatım boyunca bir yük olurdum – en azından felçli bir ruhun yükünü savaşan bir dünyadan alabilirdim.

Babası onun yazışmalarını buldu ve şöminede mektupları ve fotoğrafları yakarak gözden geçirdi. Akşam 5:10’da polisle temasa geçen Halstead Cenaze Evini aradı. Polis, adli tabip yardımcısı eşliğinde saat 17:30’da geldi. Öldüğü sırada FBI tarafından gözetleniyordu ve telefonu dinleniyordu, bu nedenle bundan haberdar olan ilk kişilerden biri bir teletip bağlantısı aracılığıyla FBI direktörü J. Edgar Hoover’dı. Ölüm haberi Bay Area gazetelerinde yer aldı.

Şubat 1944’te yapılan resmi bir soruşturma, “İntihar, nedeni bilinmiyor” kararını verdi. Adli tıp görevlisi raporunda, Tatlock’un ölümünden kısa bir süre önce tam bir yemek yediğini tespit etti. Biraz barbitürat almıştı ama ölümcül bir doz almamıştı. Normalde alkolle birleştirildiğinde ” Mickey Finn ” ile ilişkilendirilen bir ilaç olan kloral hidrat izleri bulundu , ancak pankreasındaki ağır bir içici olduğunu gösteren hasara rağmen kanında alkol yoktu. Bir hastanede çalışan bir psikiyatrist olarak kloral hidrat gibi sakinleştiricilere erişimi vardı. Adli tabip, 4 Ocak günü saat 16.30 sıralarında öldüğünü tespit etti. Ölüm nedeni “akut ödem” olarak kaydedildi.akciğer tıkanıklığı” – küvette boğuluyor. Küvetin üzerine diz çökmüş, kloral hidrat almış ve başını suya daldırmış gibi görünüyor. Zaman zaman tarihçiler ve kardeşi Hugh tarafından, bazı şüpheli durumlar olduğu için ölümünün gerçekten bir intihar olup olmadığı konusunda spekülasyonlar yapıldı. Manhattan Projesi için çalışan istihbarat ajanları tarafından öldürüldüğüne dair komplo teorisi, Amerikan istihbarat teşkilatları tarafından gerçekleştirilen suikastların ayrıntılarını ortaya çıkaran 1975 Kilise Komitesi tarafından desteklendi ve Manhattan adlı kurgusal TV dizisinde tasvir edildi. Bir doktor şunu gözlemledi: “Akıllıysanız ve birini öldürmek istiyorsanız, bunu yapmanın yolu budur.” Tatlock’un babası, onun kalıntılarını yaktırdı.

Joe Biden, NATO’yu Rusya ile uzun bir çatışma için hazırlıyor!

//
1854 views
1 min read
Joe Biden, NATO'yu Rusya ile uzun bir çatışma için hazırlıyor!

ABD Başkanı Joe Biden, Litvanya’nın Vilnius kentinde düzenlenen NATO müttefikleri toplantısında dünya halklarına ve NATO üyelerine hitaben yaptığı konuşmasında “savaş ne kadar sürerse sürsün tereddüt etmeyin” dedi.

Konuşması, Amerikalıları ve NATO ülkelerini yıllarca sürebilecek bir çatışmaya hazırlıyor gibiydi. Biden, Rus lideri Putin’i komşu bir ülkeyi işgal ederek büyük bir stratejik hata yapan ve kötü bir bahis oynayan kişi olarak tanımladı. Ayrıca ABD, uzun süredir NATO ülkelerini Ukrayna’ya yeterince askeri destek vermemekle suçluyordu fakat bu NATO toplantısında Başkan Biden’ın girişimleri neticesinde NATO ülkeleri askeri harcamaları artırma taahhüdünde bulundu. NATO ülkeleri ayrıca Ukrayna’ya yüz milyonlarca dolarlık yeni yardım sağlama taahhüdünde bulundu.

Kısacası ABD, bu NATO zirvesinde bütün üye ülkeleri dize getirdi denilebilir. Biden’ın NATO’daki bir diğer başarısı ise İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımı ile Baltık denizinin NATO kontrolüne geçmesi oldu. NATO artık Baltık denizinde de önmeli bir güç olarak Rusya için bir diğer tehdit olarak ortaya çıktı. Satranç tahtasında artık Rusya’ya karşı hamlelerden biri olarak Baltık yer alıyor.

Eski Başkan Donald J. Trump’ın NATO’yu pasifize eden hamlelerine karşılık Joe Biden NATO’yu tarihte hiç olmadığı kadar diriltmiş ve aktif bir savaş moduna sokmuş durumda. NATO liderleri kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda Rusya ile ateşkes veya Kore tarzı ateşkes müzakerelerini bir kez bile tartışmadılar. NATO’nun gündeminde barış falan yok. Tek gündem var o da Rusya’nın ve Putin’in dize getirilmesi.

Netanyahu, ABD’nin ve Başkan Joe Biden’ın sabrını taşırdı

///
1460 views
1 min read
Netanyahu, ABD'nin ve Başkan Joe Biden'ın sabrını taşırdı

Netanyahu hükümetinin tek devlet çözümüne kilitlenmiş, sadece Yahudi devletini düşünen, Filistinlilerin kaderini ve haklarını sonraya bırakan politikaları ABD’nin ve Başkan Biden’ın sabrını artık taşırdı. İsrail’in politikaları ABD’yi bir karar vermeye zorluyor.

İsrail ile dostane ilişkiler kuran ve Kudüs’ü başkent ilan eden eski ABD Başkanı Donald Trump’un aksine Başkan Joe Biden İsrail ve Netanyahu hükümetine karşı oldukça sert. Son olarak Başkan Biden İsrail kabinesine işaret ederek “Bu, hayatımda gördüğüm en aşırılıkçı İsrail kabinelerinden biri” dedi.

ABD’nin İsrail Büyükelçisi de kısa süre önce Amerika’nın İsrail’in “raydan çıkmasını” önlemeye uğraştığını açıkladı. İsrail Savunma Bakanı Itamar Ben-Gvir ise, Biden’a defolmasını ve “İsrail’in artık Amerikan bayrağındaki yıldızlardan biri olmadığını” söyledi. Fakat ne olursa olsun İsrail’in değişen politik tutumları ve aşırı milliyetçi tavırları ABD’yi usandırmış durumda. Çünkü İsrail’in varlığı ABD sayesinde gerçekleşti. 2020 tarihli Kongre Araştırma Merkezi raporuna göre İsrail 146 milyar dolarla II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ABD’den en fazla dış yardım alan ülke.

Viyana’nın casusluk sorunu kontrolden çıkıyor

561 views
1 min read
casus

Avusturya, Rus ajanlarının ‘gerçek bir uçak gemisi’ haline geldi. Gölgeli soğuk savaş entrikalarıyla eş anlamlı bir şehir olan Viyana, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra bir kez daha Avrupa’nın casusluk başkenti haline geldi ve Avusturya hükümeti bunu değiştirmek için hiç acele etmiyor gibi görünüyor. Avrupa ülkeleri diplomatik kisve altında poz veren 400’den fazla Rus casusunu topraklarından çıkardı.

Avusturya şimdiye kadar sadece dört kişiyi sınır dışı etti. Üst düzey bir batılı istihbarat yetkilisi, Viyana’da hala 180’den fazla akredite Rus diplomat olduğunu ve bunların en az üçte birinin istihbarat toplama faaliyetleri için diplomatik kılıf kullandığının bilindiğini söyledi.

Çin, İran, İsrail ve Suudi ajanları da Avusturya’da çok sayıda bulunuyor ve onları izlemekle görevli düzinelerce Amerikalı, İngiliz ve Avrupalı… Rus istihbaratının başkenti haline gelen Viyana’dan Rus casuslar bütün Avrupa’daki faaliyetleri merkezi olarak yönetiyor.

Aydın Haber

454 views
1 min read

Aydın Haber    

İnternet gazeteleri, geleneksel gazetelerin yerini hızla alan ve insanların haberlere erişimini kolaylaştıran bir platform haline gelmiştir. İnternet gazetesi okumanın birçok avantajı bulunmaktadır ve bu avantajlar günümüzde daha da önem kazanmaktadır. Birincisi, internet gazetesi okumanın en büyük avantajı hızlı ve anlık haberlere erişim imkanı sunmasıdır.

Geleneksel gazetelerin baskı süreci nedeniyle haberlerin yayınlanması biraz zaman alabilirken, internet gazeteleri anlık olarak güncellenir ve haberlere anında ulaşabilirsiniz. Özellikle önemli olaylar ve acil durumlar hakkında hızlı bilgi edinmek isteyenler için bu büyük bir avantajdır. Bunun yanı sıra aydın haber gibi haber yayınları bu sayfalarda daha net olarak yayınlanıyor.

Aydın İnternet Haberleri

İnternet gazetesi okumanın kullanıcıya haber seçme özgürlüğü sunmasıdır. İnternet gazeteleri, aydın haber gibi farklı kategorilerdeki haberleri ve çeşitli kaynaklardan gelen haberleri tek bir platformda sunar. Bu sayede kullanıcılar, ilgi alanlarına göre haberleri seçebilir ve farklı perspektiflerden bilgi edinebilirler. Ayrıca, internet gazetelerinde yer alan arama özellikleri sayesinde belirli konularla ilgili haberleri kolayca bulabilirsiniz.

İnternet gazetesi okumanın interaktif bir deneyim sunması da bir avantajdır. Birçok internet gazetesi, haberlere yorum yapma, haberlere oy verme veya sosyal medya üzerinden paylaşma gibi etkileşimli özellikler sunar. Bu da okuyucuların haberler hakkında fikirlerini paylaşmalarını ve diğer insanlarla etkileşimde bulunmalarını sağlar.

Aydın’ın En Kaliteli İnternet Gazetesi Hangisi

İnternet gazetesi okumak çevre dostu bir seçenektir. Geleneksel gazetelerin basılması için ağaç kesimi gerekmekte ve enerji tüketimi yüksek matbaa işlemleri gerçekleştirilmektedir. Ancak internet gazeteleri elektronik ortamda yayınlandığından kağıt tüketimi ve enerji kullanımı önemli ölçüde azalır, böylece doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunmuş olursunuz.

İnternet gazetesi okumanın birçok avantajı bulunmaktadır. Hızlı ve anlık haberlere erişim, haber seçme özgürlüğü, interaktif deneyim ve çevre dostu bir seçenek olması, internet gazetesi okumanın popülerliğini artıran faktörler arasındadır.

İnternetin hayatımızdaki öneminin artmasıyla birlikte, internet gazetelerinin de giderek daha fazla tercih edileceği açıktır. Aydın haber alanında kaliteli yayın yapan bir internet gazetesi arıyor ve yayınları takip etmek istiyorsanız https://yenisokegazetesi.com/aydin linkini tercih edebilirsiniz.

17 Temmuz Yeniay Haftası Gökyüzü Neleri Fısıldıyor?

/
511 views
3 mins read
17 Temmuz Yeniay Haftası Gökyüzü Neleri Fısıldıyor?

Yeniay haftası bizleri nasıl etki alanlarına alacaktır? Bu hafta anne ve kadınsal konuları daha yoğun olacağız.

Saflığı tetikleyen konular olabilir.

Yengeç ay enerjisidir; Ay ise kadınlığı, duygularımızı karanlık alanlarımızı  anlatır kadınsal enerjilerin yoğun hissedeceğimiz anne ve köklerimizin etkilerde olacağız…

Sağlığa dikkat edilmesi gereken Yeniay bizleri uyarıyor.

Yumurtalıklar, Rahim, Bel, El ayak şişliği

Halsizlik yorgunluk el ayak bilekleri hassas olacaktır.

17 Temmuz’da olacak olan yengeç burcundaki Yeniay ilişkilere etkisi;

İkili ilişkilerde alınganlıklar, beklentilerin artması şüpheler ve güven sorunları olabilecek konularda hassasiyet gösterebilir.

Yeniay sürecinde yaşanılan travmalar ile yüzleşmen gereken konular önüne gelebilir özellikle aile konusunda önemli rol oynatacaktır.

Yeniay Yükselen Burçlara Etkisi

Koç Burcu;

Yeniay; Sağlığınıza dikkat etmeniz gereken bir etkide olacaksınız. İş ve kariyer alanlarınızda işlerin istediğiniz gibi olmaması enerjinizi düşürebilir.

Bu süreçte, çevrenizde olup bitenle çok ilgilenmeyip sadece alanınızı koruyun.

Boğa Burcu;

Yeniay; Hayatınıza dair görmeniz gereken her şeyi size gösterecek ön yargılarınız size bazı pişmanlıklar verebilir. İkili ilişkilerinizde şüphe ve güvensizlikten oluşturduğunuz her konuyu sorgulayacaksınız.

Günlük rutinlerde yürüyüşü ihmal sağlıklı beslenmeyi ihmal etmeyin.

İkizler Burcu;

Yeniay; Maddi güveniniz sorgulamanıza neden olacaktır, bütçe planlaması yapabilirsiniz.

Sosyal çevrenizde ortam içinde düşünerek konuşursanız yanlış anlaşılma gibi konularınıza dikkat etmiş olursunuz.

Çevrenize karşı daha naif olmanız gereken bir etkidesiniz. Konuları büyütmeden stabil olmanız sizin için iyi olacaktır.

Yengeç Burcu;

Yeniay; Sizin burcunuzda gerçekleşiyor olacak, iş ve kariyer alanlarınızda yenilik yapabilir her hangi bir planınız varsa hayata geçirebilirsiniz. Sağlığınızda kontrol edilmesi gereken durumlar varsa lütfen ihmal etmeyin.

Sosyal çevrenizde yeni kişilerle tanışabilirsiniz, bu tanışıklıklar yeni iş anlaşmalarına sebep verebilir.

Aslan Burcu;

Yeniay; İş ve kariyer alanlarınızda etki edecektir , hayatınızda acele ve ani kararlar vermemeniz gereken bir süreçte olacaksınız.

İkili ilişkiler de kendinizi boşlukta ve yalnız gibi hissedebilir, istek talep arzularınızı gözden geçirebilirsiniz.

Çevrenizdeki kişilerin etkisi altına girmemeye özen gösterin.

Başak Burcu;

Yeniay; Borç, alacak , verecek ve bütçe planlaması yapmak durumunda etki edecektir.

Destekleriniz aile ya da yakın çevrenizde olabilir. Sağlık konusunda tansiyon, şeker ve uykusuzluğa dikkat edin!

Stresten uzak durmanız gereken bir süreçtesiniz, dinlenmek iyi gelecektir.

Terazi Burcu;

Yeniay Sosyal çevre ve arkadaşlık konusunda kendinizi geri çekebilir, biletleri Yalnız yapmak isteyebilirsiniz. Para alışınızın olumlu olacağı bir süreç yasayacaksınız, işiniz ve kariyer ile odaklarınızın yoğun olup yenilik yapmak isteyebilir hedeflerinizi arttırabilirsiniz.

İkili ilişkilerde zamana yaymanız sizin için olumlu olacaktır.

Akrep Burcu;

Yeniay; Geçmiş konularınız ile ilgili gündeme getirebilir, bu durumda yakın çevre, akraba konularında sakin olmaya özen gösterin.

Sağlığınızda, rahim, yumurtalık ve kasık bölgelerine dikkat edin!

İkili ilişkilerde detaylara takılmayın!

Yay Burcu;

İş ve finans konularda beklentilerinize karşılık alacağınız bir süre zarfında olacaksınız.

İkili ilişkilerde aşk veya evlilik konularında macera veya heyecan arayışınız olabilir, durumu abartmamanızı tavsiye ediyorum.

Spor ve beslenme konularında destekleniyorsunuz.

Oğlak Burcu;

Yeniay Sizi aşk ve ilişkileriniz konusunda yoğun hissedeceğiniz şekillerde etki edecektir.

Anne kökleriniz ile ilgili konularınız gündemlerinizde olabilir.

Yenilik yapmak istediğiniz iş planlarınız olumlu yönde etki eder. Hedef listesi hazırlayabilirsiniz

Uyku sorununuz olabilir dikkat etmekte fayda var.

Kova Burcu;

Yeniay Sizin bakış acınızı değiştirecek etkilere sahip olacaktır. İş ortamınızda yeni yaptığınız

Planlar olabilir, işleriniz ve finans konularınızda olumlu etkilerde olacaktır.

Hayatınızla ilgili önemli süreçlerden geçiyor olacaksınız, kararlarınız net olacaktır.

Tarzınızla ilgili değişiklikler yapabilirsiniz.

Bu kendinizi iyi hissetmenize sebep olacaktır.

Balık Burcu;

Yeniay Çocuklar ve düzeniniz ile ilgili etki edecektir. Para bütçenizde hırslı olabilirsiniz, kazanç sağlayacağınız fırsatlar olabilir.

Bu süreçte alanlarınızda kendinizi iyi hissedeceğiniz konular ile meşgul olursanız olumlu sonuçlar elde edebilirsiniz.

Sağlığınızda, ödem ve el ayaklarınıza dikkat edin!

Yanlış anlaşılmalara dikkat edin.

Karma Astrolog

Bilinçaltı okult şifa danışmanı

Gamze Hamuluoglu

Srebrenitsa Katliamı ve Mavi Kelebekler Olayı

///
865 views
10 mins read
srebrenitsa katliamı

Balkan coğrafyası Türk ve İslam tarihinin en önemli ve kritik bölgelerinden biri olmuştur. Balkanlar, devlet ve millet olarak tarihi yürüyüşümüze tanıklık etmiş Türk ve İslam mührünün kazındığı önemli bir parçamızdır. Balkan toprakları sahip olduğu milli ve manevi değerleri ile Avrupa kıtasında bulunan önemli bir Türk toprağıdır. Geçmişten günümüze taşıdığı miras ve sahip olduğu tarihi hafızası ile yaşanan tüm olumsuzluklar rağmen Türk yurdu olmanın önemini ve değerini korumaya devam etmektedir. Erken yüzyıllarda Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlara ulaşan Türk toplulukları Balkanlarda uzun yıllar var olmuşlar, fakat milli kimliklerini burada yaşatamamış ve kısa bir zaman sonra asimile olmuşlardır.

Erken tarihlerde Rusya toprakları üzerinden Balkanlara gelen Türk topluluklarının burada kalıcı olamamasından yüzyıllar sonra bu defa Anadolu toprakları üzerinden Müslüman Türkler Balkanlara kadar ulaşmıştır. Karadeniz’in Kuzey’inden Balkanlara gelen ekseriyetle gayr-i Müslim Türklerin aksine bu defa Anadolu topraklarında uzun bir tecrübe yaşamış olan Müslüman Türkler Balkanlara gelmiş ve burada kalıcı olmuştur. Bu coğrafyayı Türk yurdu haline getirerek tarihin en önemli dönüşümlerden birini başlatmışlardır.

Anadolu topraklarının Türkleşmesini izleyen yüzyıllarda Türkmen zümreler Anadolu coğrafyasını hızlı bir şekilde Türk yurdu haline getirdikten sonra tarihi yürüyüşlerine devam etmişler ve nihayet Avrupa’nın kapısı olarak nitelendirilebilecek olan Balkanlara kadar ilerlemişlerdir. Bizans’ın son yıllarında uzun zamandır ihmal etmiş olduğu Anadolu topraklarını imar ve ihya eden Türk beylik ve devletleri çok kısa bir süre sonra Balkanlara ulaşmışlardır. Anadolu topraklarında tecrübe edilen yerli gayr-i müslim halk ile barış ve huzur içinde yaşama tecrübesi ile şehir ve beldeleri imar ve ihya etme geleneği Türklerin Balkanlara kadara ulaşmasının kilit noktaları olmuştur.

Balkanlar aynı zamanda birçok önemli tarihi kişiliğin ön plana çıktığı ve yaşam alanı bulduğu bir bölge de olmuştur. Nitekim 1261 yılında Moğolların tahakkümünden kaçarak Bizans’a sığınan Selçuklu Sultanı İzzeddin Keykavus Balkanlar’da yaşam alanı bulan en önemli tarihi kişiliklerden birisidir. Bilhassa Sultan Keykavus ile birlikte yaklaşık olarak otuz-kırk Türkmen obası ile birlikte dini ve manevi önder Sarı Saltuk Baba da Sultanın maiyeti ile beraber Balkanlara gelmiş ve Kuzey Dobruca’ya yerleşmiştir. Başta Sarı Saltuk olmak üzere birçok dini ve manevi önder Balkanların Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında kilit bir rol oynamışlardır.

Türkiye Selçuklu Devleti’nin son yıllarında Batı Anadolu’ya doğru başlayan Türk akınları neticesinde Batı Anadolu’da başta Osmanoğulları olmak üzere birçok Türk beyliği kurulmuştur. Bu beylikler Ege Denizi’nde başlattıkları denizcilik faaliyetleri ve Bizans ile giriştikleri mücadeleler neticesinde kısa sürede Balkanlara ulaşacak güce erişmişlerdir. Bilhassa Türklerin İslamlaşmasından sonra yeni bir kimlik ve ruh ile ön plana çıkan gaza ve cihad düşüncesi sebebiyle Türk zümrelerin Bizans ve Balkanlar üzerine kutlu yürüyüşleri büyük bir gayretle devam etmiştir.

Bu kutlu yürüyüş sebebi ile Balkanlar erken bir tarihte Müslüman Türk yurdu haline gelmeye başlamıştır. Nitekim Balkanlar’ın İslamlaşması ve Türkleşmesi İstanbul’un Türk yurdu haline gelmesinden çok daha erken bir tarihte gerçekleşmiştir. Bu nedenle Balkanlar tarihi süreç gözönünde bulundurulduğunda İstanbul’dan daha Türk ve daha Müslüman olduğu açık bir şekilde ifade edilmelidir. Özellikle de Balkanlar’da yürütülen imar ve ihya faaliyetleri neticesinde bu topraklarda tarihte emsali az olan milli ve manevi değerde Türk şehirleri inşa edilmiştir.

Batı Anadolu Beylikleri’nin faaliyetleri ve özellikle de Osmanoğulları ile başlayan fetih hareketleri neticesinde literatürde kolonizatör diye tabir edilen derviş, abdal ve ahiler yeni fetih edilen bölgeleri yerleşime açmışlar, Türkleşmesini ve İslamlaşmasını sağlamışlardır. Bu faaliyetlerin had safhada devam ettiği en önemli yerleşim alanları Osmanoğullarının fetih hareketleri ile Türklere açılan Balkanlar olmuştur. Balkanlar’a Anadolu’dan birçok Türkmen nakledilmiş, derviş, abdal ve ahiler bu coğrafyaya geçerek burada faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Özellikle de Osmanlı’nın “istimâlet” yani hoşgörü politikası ile de Balkan toprakları hızlı bir şekilde Türkleşmiş ve İslamlaşmıştır.

Türkmen zümreleri ile birçok dini önderin şenlendirme faaliyetleri ile Balkanlar’da birçok han, hamam, köprü ve yollar, kervansaray, hankah, zaviye, medrese ve mescid inşa edilmiştir. Bizans’ın menfi devlet politikaları ve adil olmayan vergi talepleri ile zor duruma düşen Balkan halkları, Türklerin istimâlet politikası ve adil yönetimi ile karşılaşınca zamanla Türk devletinin himayesine girmiş, Türk inancını ve kültürünü benimsemeye başlamıştır. Bilhassa bu tarihten itibaren Avrupa’da Türk ve Müslüman aynı anlamlarda birbirini ifade eden kelimeler olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Balkanları yeni bir kimlik ve ruh ile imar ve ihya eden Türkler aynı zamanda din ve ırk ayrımı yapmaksızın bu bölgede adaletli bir düzen tesis etmiş ve bölgede yaşayan farklı etnik unsurları barış içerisinde bünyesine katmıştır. Osmanlı Türkleri’nin bu topraklarda yürüttükleri politikalar neticesinde gayr-i müslim birçok etnik unsur zamanla İslamiyet ile tanışmış ve bölgede muazzam bir yaşam alanı oluşmuştur. Bu bölgede tesis edilen huzur ve barış ortamı Türk ve İslam ruhu ile mayalanmış ve bu topraklar Türk yurdu olarak anılmaya başlamıştır.

Tarihi süreç içerisinde uzun asırlar barış ve huzur içerisinde yaşayan bölge halkları Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan zafiyetler ve kaybedilen savaşlarla ağır bir yara almaya başlamıştır. Nitekim aynı tarihlerde dünya siyasetini şekillendirmeye başlayan “Milliyetçilik” akımları neticesinde uzun yıllardır bölgede hâkim olan barış ortamı bozulmaya başlamıştır. Bilhassa da bölgede yer alan etnik çeşitliliği bozmak amacı ile büyük bir çaba içerisinde giren devletler ve yerel terör yapılanmaları bölgedeki barış ortamını zedelemiş ve insanları din ve ırk ekseninde ayırarak bölüştürmeye başlamıştır.

Osmanlı’nın son yıllarında Müslüman Türklere karşı başlatılan soykırım hareketleri neticesinde birçok Türk ailesi öldürülmüş, evleri ve köyleri yakılmış, dini ve manevi kurum ve yapılar tahrip edilmiştir. Müslüman ve Türk karşıtı hareketlerin bu bölgede başlattıkları ayrılıkçı hareketler neticesinde Osmanlı kısa sürede Balkan topraklarını kaybetmiş ve bu topraklarda birçok farklı devlet ortaya çıkmıştır. Müslüman ahaliye yönelik devam eden baskı ve zulüm faaliyetleri nedeni ile uzun yıllardır bu bölgede yaşayan Türk ve Müslümanlar evlerini ve köylerini terk ederek Anadolu topraklarına göç etmek ve sığınmak zorunda kalmıştır. Müslüman Türkler’den kalan ev, iş yerleri, dini ve milli yapılar başta olmak üzere birçok şehir ve köy yağmalanmış ve tahrip edilmiştir.

Osmanlı Devleti’nin son yıllarında başlayan ayrılıkçı faaliyetler neticesinde bölgede bozulan huzur bir daha asla temin edilememiştir. Bölgede yaşanan etnik ve dini sorunlar uzun yıllar devam etmiş ve tarihe büyük acıları kayıt olarak düşmeye devam etmiştir. 1900’lü yılların başlarında Müslüman Türklere yönelik başlayan zulüm ve katliamlar Türklerin Anadolu’ya geri göçü sonrasında bölgede yaşayan ve farklı etnik unsurlara mensup olup Müslümanlaşan halklara yönelik olarak devam etmiştir.

Bölgede yaklaşık olarak yüzyıl önce ekilen nefret ve zulüm tohumları bu kez 1991 ve 1995 yılları arasında meydana gelen Bosna Savaşı’nda ortaya çıkmıştır. Sırp milliyetçileri ile Sırp Cumhuriyet Ordusu’nun Bosnalı Müslüman halka yönelik giriştikleri soykırım insanlık tarihine büyük bir utanç olarak geçmiştir. Sırp komutan Ratko Mladiç’in komutasında Sırp Ordusu’nun ağır silahlarla donanmış bir şekilde Srebrenitsa kentinde yaşayan savunmasız ve güçsüz Müslüman sivil halka karşı giriştiği soykırım bizlere büyük bir acı ve göz yaşı miras bırakmıştır.

11 Temmuz 1995 günü Sırp komutan Ratko Mladiç daha önce silahlarından arındırılmış ve savunmasız olan Srebrenitsa kentine ağır silahlı ordu ile giriş yaptı. Kentte yaşayan binlerce insan katledildi. Sırp askerler Müslüman halka ait cesetlerin kimlikleri tespit edilmesin diye cesetleri parçaladılar ve yaklaşık olarak sayısı bu tarihte 64 olarak tespit edilen toplu mezarlara gömdüler. Srebrenitsa katliamında yaklaşık olarak çoğu erkek, kadın ve çocuklardan oluşan 8 binden fazla masum insan hayatını kaybetmiştir. Yaşanan soykırım insanlık tarihine II. Dünya Savaş’ından sonra yaşanmış en büyük katliam olarak kayıtlara geçmiş ve bu soykırım mahkemelerce de kabul edilmiştir.

Sırp Cumhuriyet ordusu yüzlerce kadına tecavüz etmiş, hamileleri karnında bebekleri ile öldürmüş çocuk ve yaşlı demeden herkesi katletmiştir. Bosna’da katliam yaşanırken bölgeyi korumakla görevli olan Birleşmiş Millet Barış Gücü Ordusu ise yaşananlara seyirci kalmış ve katliama göz yummuştur. Bosna Savaşı süresince bölgenin önemli liderlerinden biri olan bilge Aliya İzzetbegoviç’in tüm dünyayı yaşananlara karşı uyarmasına ve destek talep etmesine rağmen bütün dünya ülkeleri hem Aliya İzzetbegoviç’e hem de Bosna halkına karşı üç maymunu oynamıştır.

Soykırımı gerçekleştiren Sırp askerleri öldürdükleri masum insanların cesetleri bulunmasın diye ve soykırımı gizlemek amacı ile  insanların cesetlerini ve kemiklerini parçalayarak farklı bölgelerde açtıkları yaklaşık 64 toplu mezarlara gömdüler. Toplu mezarların uydu taramalarında görülüp tespit edilmemeleri içinde içerlerine manyetik metal parçalar yerleştirdiler. Aynı zamanda da bölgenin iklim örtüsüne uygun çiçek ve otlardan oluşan bir yapı ile toplu mezarların üstlerini örttüler. Katliamı gerçekleştiren Sırp Ordusu’nun toplu mezarları gizlemek amacı ile yürüttüğü bütün faaliyetler ve planlar “Mavi Kelebekler”in sayesinde bozuldu ve hakikat ortaya çıktı.

Toplu mezarların gömüldüğü bölgelerde cesetlerin toprağı beslemesi sonucu ortaya Artemis çiçekleri çıkmaya başladı. Artemis çiçeklerinin bölgede ortaya çıkması sonucunda sadece bu çiçekle beslenen “Mavi Kelebekler”in bölgede çoğalması yöre halkının dikkatini çekmeye başladı. Yapılan araştırmalar neticesinde Mavi Kelebekler’in olduğu bölgelerde insanlık tarihinin gördüğü en büyük utançlardan biri ile karşılaşıldı. Mavi Kelebekler sayesinde bölgede sayısı 300’den fazla olan toplu mezarlar bulundu. Bu araştırmalar neticesinde Bosna Savaşı’nda yaşanan katliamın ulaştığı korkunç boyut ilk defa kanıtlanmış oldu. Toplu Mezar Enstitüsü tarafından yürütülen çalışmalar neticesinde 20 bin kişinin cesedine ulaştı fakat sadece 18 bin kişinin kimliğini belirlenebildi. Cesetlerin parçalanmış ve yakılmış olması nedeni ile kimlik belirleme çalışmaları çok zor şartlar altında gerçekleştirildi.

Mavi Kelebekler’in ortaya çıkardığı hakikat 20. Yüzyılda Avrupa’nın göbeğinde ve tüm Dünya’nın gözlerinin önünde yaşanan soykırımın ulaştığı korkunç boyutu bir tokat gibi insanlığın yüzüne çarpmış oldu. Bosna’da Müslüman halklara yönelik başlatılan katliam yakın tarihimizde yaşanan en büyük soykırımlardan biri olarak tarihe geçti. Bölgede yaşayan ve bir şekilde hayatta kalmış olan herkes en az bir yakınını soykırıma kurban verdi. Yaşanan katliamdan kurtulmayı başaran insanlar uzun yıllar psikolojik sorunlar ve hastalıklar ile mücadele etmek zorunda kaldı ve birçoğu yaşamını yitirdi. Yaşanan katliam BM ve Lahey’deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesince 2004 yılında ancak “Soykırım” olarak tanındı. Avrupa’nın göbeği sayılabilecek Bosna’da yaşananlarda en az katliamı gerçekleştiren Sırp Ordusu kadar seyirci kalan Avrupalı devletlerin ve tüm dünyanın suçu bulunduğu aşikardır. Bosna’da yaşananlarda hayatını kaybedenler dışında tüm insanlık suçludur!

Forkliftler Ne Amaçla Kullanılır?

1118 views
1 min read

Forklift diğer bir adıyla çatallı istifleyici, iş hayatında insanların taşıyamayacağı kadar ağır yükleri bir yerden başka bir yere taşınmak amacıyla kaldırılmasını ve istiflenmesini sağlayan bir iş makinesi türüdür. Temel amacı yük taşımak olan bu makinelerin taşıma kapasitesi ise 0.5 ile 40 ton arası değişmektedir.

Forkliftler özellikle depolama hizmetleri başta olmak üzere pek çok endüstriyel alanda fayda sağlamaktadır.  İnsan gücünün kaldıramayacağı kadar ağır yükleri birkaç hamlede kaldırır ve yüklerin zahmetsizce istenilen yere ulaşmasını sağlar. Forkliftler elektrikli ve içten yanmalı motorlar ile çalışır.

Daha çok sanayi alanında depolama, stoklama amacı ile kullanılan forkliftler; ağır malzemeleri yüklemek, taşımak ve boşaltmak için oldukça yararlı bir makinedir. Bununla birlikte; şantiyelerde, limanlarda ve depolarda da bu makinelerin kullanıldığı görülmektedir. Amacı sadece yük taşıma olan forkliftler, toprak alanda kullanılması zor olan ve trafiğe çıkması yasak olan iş makineleridir. Ayrıca bu araçlarla 10 kilometreden fazla hız yapılmaz.

Forklift, iş verimliliği ve tasarruf sağlar. Kısa zamanda hızlı kullanım, yerleştirme, taşıma, depolama ve istifleme sağlayarak, alandan tasarruf etmenizi, zamandan tasarruf etmenizi ve ekonomiden tasarruf etmenizi sağlar. Üstelik insan gücünden tasarruf edilerek, iş kalitesi ve verimliliği de arttırılır.

Forkliftler hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak için Machineryline sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Fransa’da neler oluyor? Fransa halkından tarihi isyan!

//
954 views
2 mins read
Fransa'da neler oluyor? Fransa halkından tarihi isyan!

Macron’un Elton John’la dansı ve Fransa’da isyan, ırkçılık ve eşitsizlik ekseninde bir başkaldırı!

Fransa tarihi bir bakıma ayaklanmalar ve sokak olayları tarihidir. Fransa‘da böyle bir gelenek her zaman vardır. Fransa’da nasıl isyan edileceğine dair rehber kitaplar dahi vardır. Bastille Baskını ve Fransız Devrimi’nden günümüze kadar Fransa’da yüzlerce ayaklanma ve sokak olayları yaşandı.

Bu eylemlerin bir çoğu banliyölerde yaşayan fakir halkın, öğrencilerin ve çiftçilerin hak ve adalet arayışlarını temsil ediyor. Fransız isyanları ya rejimi ya da ekonomik, mali, sosyal politikasını hedef alır.

Son yıllarda Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un iktidarında ise Fransa düzenli olarak isyanlarla boğuşuyor. 2008’de başlayan Sarı Yelekliler bunun ilkiydi ardından vergi reformu, emekli reformu ve çiftçilerin isyanı derken son olarak Cezayir asıllı 17 yaşındaki Nahel adlı bir gencin trafikte durdurulmasının ardından meydana gelen ölümcül silahlı saldırı, polis tarafından ırksal profillemeyle karşı karşıya kalan azınlıklara ve göçmenlere ev sahipliği yapan düşük gelirli bölgelerde polis ve gençler arasındaki gerilimi artırdı.

Banliyölerde yaşayan ırkçılığa, adaletsizliğe ve kötü yaşam koşullarına maaruz bırakılan fakir halkın kendi canları yanarken Elton John konserine giden Emmanuel Macron’a öfkesi dinmiyor. Fransa’da ezilenler ülkenin büyükşehirlerinde sokakları yangın yerine çevirdiler.

İçişleri Bakanlığı’nın önceki geceki olaylara ilişkin verileri tablonun giderek kötüleştiğini gösteriyor. Bakanlığa göre 1311 kişi tutuklandı, 2560 yangın çıkarıldı, 1350 araç ateşe verildi, 234 bina kundaklandı ya da zarar gördü. Özel birimlerin de destek verdiği 50 bin kolluk gücünün olaylar karşısında etkisiz kalması dikkat çekiyor.

Fransa’da hükümetin yıllardır süren ekonomik ve sosyal sorunları ihmal etmesinin ve belli kesimlerin sürekli ayrımcılığa maruz kalmasının yarattığı öfkenin çok yüksek olması her fırsatta toplumsal patlamaya neden oluyor. Sokaklardaki eylemlere katılanların bir bölümü gerçekten Nahel’in öldürülmesini protesto ediyor olsa da yağmalama ve olayları sosyal medyada kullanma amacıyla sokakta olanların sayısı da oldukça fazla.

Fakir mahallelerde yaşayan ve 17 yaşında olan bir çocuğun lüks arabaya binmesi ve polisin dur ihtarına uymaması da insanların görmezden geldiği bir diğer nokta. Lüks araba onda ne arıyor? Yaptığı yanlış veya gizli bir iş mi var neden dur ihtarına uymuyor? Dur ihtarına uymadığı için kimsenin ölmesi gerekmez fakat olaylara objektif yaklaşmak sağlıklı olacaktır.

Fakat bu olayı zengin ve fakir ayrımının ana etken noktası olarak lanse edilip, Fransa’daki eşitsizlik ve ırk ayrımcılığı fikri ile de birleşerek neredeyse bir iç savaşa dönüştü. Gerçekten hak ve adalet talebinde bulunanlar gibi sadece yağma ve soygundan beslenen güruhlar da sokaklarda yerini aldı. 50 binden fazla polis aktif görevde ve ordu imkanları da isyanı bastırmak için seferber edildi. Eğer olaylar kısa zamanda dinmezse OHAL tek çare. Bu hususlara ilave olarak isyancılara karşı polisini ve askerini savunan aşırı sağcıların da sokaklara çıkması kaosu çok farklı noktalara taşıyor.

Bayram Haftası Yükselen Burçlar

/
628 views
2 mins read

Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, sağlıkla huzurla sevdiklerinizle birlikte bütünlük oluşturarak geçirmenizi dilerim.

Bayram haftası yükselen burçların etkileri.

Nelere dikkate alınmalı?

Koç Burcu;

Maddi konulara çok fazla odaklı olmamalısınız, Yakın çevreniz ve aile ilişkilerine para konularınızı katarsanız kırma ve kırılma olasılığınız yükselecektir.

Kendinizi güvende hissetmeye özen gösterin.

Boğa Burcu;

İş ve Aile konularında zorluk çekeceğiniz bir hafta olabilir. Para ve mal konularında anlaşamamazlığa dikkat! Bazı kayıplar verebilir ani haberler alabilirsiniz.  Bu hafta Adaleti sorgulayabilir, kendınızı suçlu hissedebilirsiniz. Akışa güvenin.

İkizler Burcu;

Bu hafta iletişimsel sorunlar yaşayabilirsiniz, sizi seven insanların farkında olmaya özen gösterin. Olmayana değil olana odaklanmanız gereken haftadasınız.

Duygu ve düşüncelerinizi düşünmeden dile getirmeyin yanlış anlaşılabilirsiniz.

Yengeç Burcu;

Anne veya anne köklerinizle ile ilgili konularınız ön planda olacağı bir haftadasınız. Beklentileriniz biraz fazla olacak, Buda sizi üzebilir yorabilir. Bu hafta kendinizle ilgilenirseniz beklentilerinizi aşağı çekmiş olursunuz.

Aslan Burcu;

Gergin, sinirli bir hafta geçirebilirsiniz mars sizi biraz yoracaktır. Egosal duygularınız ön planda olabilir. Sakın olmaya özen gösterip kimseyle polemik yaşamayın!

Başak Burcu;

Bu hafta ufak tefek kazalara dikkat ederseniz iyi olacaktır. Çevrenizin yaptığı hatalar gözünüze batabilir alınganlıklar gösterebilirsiniz. Gizli düşmanlıklara dikkat edin.

Terazi Burcu;

İzole olmanız gereken bir hafta diyebiliriz, sinsi kişilere dikkat. İş ve kariyer hayatınızda programlı olmaya özen gösterin. Kulak burun boğaz gibi Sağlık konularınıza tedbirli olun.

Akrep Burcu;

Ailevi konular gündemlerinizde olurken yolculuk yapmak isteyebilir işleriniz istediğiniz gibi yolunda gitmeyebilir. Yeni planlarınız için zamana yaymanızı tavsiye ederim. Bu süreçte sorumluluklarınıza yük bindirmeyin.

Yay Burcu;

Bu hafta Resmî konular ile beyninizi meşgul edebilirsiniz. Miras ve hukuksal işleriniz ile ilgili araştırma veya yapmanız gerekenleri planlayabilirsiniz. Evliyseniz eşiniz ailesi ile ilgili yüzleşme yaşayabilir kafanız karışabilir. Sakinliğinizi koruyun.

Oğlak Burcu;

Aile, akraba , yakın çevre ile ilgili konularınız ön planda olacaktır. İkili ilişkilerinin olumlu yönde etki edeceği bir sürece girdiniz. Olumlu düşüncelerin olursa sistem hak edişlerini verecektir. Duygu düşüncelerine dikkat etmen gereken haftadasınız.

Kova Burcu;

Bu hafta relax olacağınız bir hafta iş ve kariyer alanlarınızda güzel etkiler olacaktır. Kıskanç kişilere dikkat edin! Her şeyinizi paylaşmayın nazara gelebilirsiniz.

Saflığınıza dikkat. Ani hareketlerden kaçının.

Balık Burcu;

Bu hafta aşk sevgi ilgili konularına yoğun olabilir, sevgisini hissedeceğiniz kişileri düşünebilir anılar aklınıza gelebilir. Geçmişi kabul edip yenilik yapma zamanı. Sevdiğin kişilere duygularını anlatman sana kendini iyi hissettirecektir.

Bayram Haftanız huzurlu geçsin.

Enerjiniz Daim Şifanız Bol Olsun

Kalbine inanan şifalanmayı niyet eden herkesle yollarımızın kesileceğine inanıyor ve güveniyorum.

Hiçbir şey tesadüf değildir

Sevgi Saygılarımla

Karma Astrolog

Bilinçaltı okult şifa danışmanı.

Gamze Hamuluoglu

Rus oligarklar cesaretlenirse ancak o zaman Putin için yolun sonu gözükebilir!

///
1370 views
1 min read
Rus oligarklar cesaretlenirse ancak o zaman Putin için yolun sonu gözükebilir!

Putin‘in bu kadar uzun süre hayatta kalmasının bir nedeni, Rusya’daki en güçlü insanların çoğunun servetlerinin ona ve yarattığı sisteme bağlı olduğunu bilmesidir.

Rus oligarkların servetleri Putin’le birlikte Putin’e rağmen büyüdü. Ama günümüzde bu servetlerin devamlılığı Putin’e bağlı fakat Kremlin’in izlediği siyaset oligarkların en büyük kaygısı.

Bugüne geldiğimizde Putin’in akıl almaz iç ve dış politikaları Rus oligarklarını büyük bir zarara uğrattı. İşleri durdu, uluslararası ortaklıkları bozuldu ve önemli miktarda servetleri batı bankalarında hapsoldu.

Ancak sistemlerinin çöktüğünü gören oligarklar, Putin’e bağlı kalmak yerine yeni hesaplar peşinde. Meşhur Rus oligarklardan biri olan Wagner’in lideri Prigojin elindeki askeri güç sayesinde ilk isyan bayrağını çekti. Peki diğer Rus oligarklar ellerindeki gücü kullanarak neler yapabilir?

Azıcık bir cesaret her şeyi değiştirecektir!

Wagner lideri Yevgeniy Prigojin kimdir ve neden Putin’e ve Rus ordusuna isyan etti?

///
762 views
3 mins read
Wagner lideri Yevgeniy Prigojin kimdir ve neden Putin'e ve Rus ordusuna isyan etti

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e karşı ayaklanma düzenlemekle suçlanan ve Rus Ordusu’na isyan eden Wagner Grubu’nun lideri Yevgeniy Prigojin, tüm dünyada merak edilen ve sorgulanan adam oldu. Prigojin, Putin ile uzun süredir yakın ilişkilere sahip olan Kremlin ile yakın bağlantıları olan bir paralı asker grubu lideridir.

Rus askeri liderleri ve Kremlin ile Prigojin arasında aylar öncesinden başlayan gerginlik doruk noktasına ulaştı. Bu süreçte Prigojin ve Putin, birbirlerini doğrudan eleştirmekten kaçınarak hareket ettiler. Ancak Prigojin’in Rusya Savunma Bakanlığı’na ve Putin’e meydan okuması, beklenmedik bir krize yol açtı.

Peki kim bu Yevgeniy Prigojin?

62 yaşındaki Prigojin, Putin ile benzer zengin ve güçlü çevrelerden gelen bir Rus oligark. Leningrad’da doğan Prigozhin, 1981 yılında hırsızlık, dolandırıcılık ve reşit olmayanlara fuhuş yapma suçlarından dolayı 12 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Hapisten çıktıktan sonra özel bir yemek şirketi sahibi olarak bugünkü servetini oluşturdu. Bir sosisli sandviç standı ve fast-food işini büyüterek zamanla Rus ordusunu da besleyen askeri gıda ürünleri ile devlet nezdinde kazançlı sözleşmeler elde etti. Prigojin’in Putin ile olan bağlantıları zaman içerisinde ona “Putin’in Aşçısı” lakabını kazandırdı.

Fakat Prigojin’in asıl güç ve meşruiyet elde etmesi ABD menşeili paralı asker gurubu olan ve Irak savaşında aktif olarak rol alan “Blackwater” benzeri bir paralı asker gurubu olan Wagner’i kurması ile oldu. Wagner Grubu, kiralık paralı askerlerden oluşan bir güç olarak bilinir. Grubun içerisine emekli komutan ve askerler başta olmak üzere ordudan çeşitli sebeplerle atılan askerler ile hüküm giymiş ve salınmış suçluluar yer almaktadır. Wagner ayrıca çeşitli askeri yüklenici ve sağlayıcı kuruluşlardan oluşan bir ağdır. Prigojin, Eylül ayında yaptığı bir açıklamada Wagner Grubu’nu 2014 yılında Rus güçlerinin Kırım’ı ilhak etmesi ve doğu Ukrayna’daki Rus yanlısı ayrılıkçılara yardım etmek amacıyla kurduğunu açıklamıştı.

Wagner kuruluşundan bugüne Suriye, Afrika, Asya ve son olarak Ukrayna’da Rusya adına özel operasyonlar yürüttü.

Rusya’da orduyu eleştirmek suç teşkil ederken, paralı asker patronu Prigojin için durum farklıydı. Wagner Grubu’nun lideri olarak Prigojin, çatışmalarda kaba, acımasız ve zalim bir lider olarak ün kazandı. Şirketi, tecavüz, infaz ve çocuk kaçırma gibi savaş suçları işlemekle uluslararası kamuoyunda suçlandı.

ABD değerlendirmelerine göre, Wagner gücünün yaklaşık yüzde 80’ini oluşturan Rus paralı askerler ve hükümlüler, Ukrayna’daki çatışmalarda önemli bir rol oynadı. Ancak Prigojin, savaşın en kanlı aşamalarından biri olan Bakhmut için verilen uzun ve zorlu mücadele sırasında Rus genelkurmayları ile giderek artan bir çatışmaya girdi. Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Rusya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Valeri Gerasimov’u kuvvetlerine yeterli cephane sağlamamak ve savaşı etkili bir şekilde yönetmemekle suçladı.

Prigojin’in liderlik başarısızlıklarıyla ilgili Kremlin’e yönelik eleştirileri son olarak bir Wagner kampına Rus ordusu tarafından saldırı düzenlenmesiyle bir kaosa evirildi.

Prigojin’in Rus güçlerine karşı yönelen öfkesi gerilimi son noktaya taşıdı. Prigojin, Rus halkını Sergey Şoygu ve Valeri Gerasimov’a karşı Wagner’in “adalet yürüyüşüne” katılmaya çağırdı ve ikiliyi Ukrayna’daki savaş hakkında yalan söylemek ve asker kayıpları eksik olarak kamuoyuna aktarmakla suçladı. Aynı zamanda vatan hainleri olarak suçladığı Sergey Şoygu ve Valeri Gerasimov’u Kızıl Meydan’da asacağını açıkladı.

Yevgeniy Prigojin, Wagner Grubu’nun lideri olarak Rusya’nın içinde bulunduğu krizde önemli bir figür haline geldi. Putin’e ve Rus ordusuna meydan okuyarak kamuoyunun dikkatini çekmiş ve Rusya’daki siyasi ve askeri güç dengelerinde değişikliklere sebep olmuştur. Prigojin’in eylemleri ve tutumu, Rusya’nın Ukrayna ve uluslararası arenadaki politikalarında da etkili olabilecek potansiyele sahiptir.

Ukrayna’nın büyük taaruzu devam ederken savunma yapmaya çalışan ve Suriye ile Afrika dahil birçok bölgede operasyonlar yürüten Rusya için yaşananlar büyük bir kırılma olacaktır. Rusya’nın sadece Ukrayna savaşı değil iç ve dış bütün operasyonları bu yaşananlardan etkilenecektir. Aynı zamanda 2 seneye yakın bir süredir devam eden ve başarısız bir seyir izleyen Ukrayna savaşı nedeniyle uluslararası itibarı zedelenen Rusya ve Putin’in iktidarı ile meşruiyeti tartışılarak kamuoyu nezdinde büyük bir imaj kaybı oluştu.

Son olarak Kremlin ile Prigojin arasındaki güç savaşı karşılıklı geri adımlarla pasifize olmuş olsa da ilerleyen süreçte Wagner ve Kremlin arasında yeni krizlerin meydana gelmesi ve kan dökülme olasılığı oldukça yüksektir.

Amerikan İstihbaratının Yüz Karası: Rus Ajanı Robert Hanssen’in Hikayesi

///
916 views
5 mins read
Rus Ajanı Robert Hanssen Olayı

Amerika Bileşik Devletleri tarihinin en büyük istihbarat facialarından birine yol açan ve önemli devlet sırlarını Rusya’ya ile paylaşan Robert Hanssen, geçtiğimiz günlerde Colorado’daki cezaevi hücresinde ölü bulundu. Soğuk Savaş sonrası dönemde Robert Hanssen’in hikayesi, ABD ve Rusya arasında devam eden istihbarat savaşlarının en büyük skandallarından birisiydi.

Hanssen’in casusluk serüveni tüm dünyada gündem olmakla birlikte istihbarata ve uluslararası ilişkilere dair birçok rapor, tez ve akademik makaleye konu oldu. Ayrıca, Breach ve Master Spy gibi filmlerle popüler kültürün de gündemine girmişti.

ABD istihbaratı içerisinde “Robert Hanssen Sızıntısı” FBI başta olmak üzere ABD istihbarat birimlerinin sorgulanmasına ve yeniden yapılanmasına neden oldu. Hanssen’in yakalanması sonrasında uzun süren yargılanma süreci, tüm dünya kamuoyunda yakından takip edilirken ABD hükümet raporu bu olayı “ABD tarihinin en büyük istihbarat faciası” olarak nitelendirdi.

Çift taraflı ajan olarak tanımlanan Robert Hanssen’in yakalanmasının hemen ardından ABD’li meslektaşlarına sorduğu, “Şimdiye kadar beni nasıl bulamadınız? sorusu belki de ABD istihbarat birimlerinin yaşadığı faciayı en iyi özetleyen ifadeydi.

Colorado’da bulunan süper güvenlikli hapishane hücresinde ölü olarak bulunan Robert Hanssen, 20 yıldan fazla bir süre 1.4 milyon dolardan fazla para karşılığında Moskova adına ABD istihbaratı içerisinde casusluk faaliyetleri yürütmüştü. Rusya’da ABD adına faaliyet yürüten 50’den fazla ABD’li ajanın bilgilerini Rusya’ya verdi. Hanssen’in bilgilerini Rusya’ya aktardığı ABD’li ajanların bazıları ise infaz edildi. Robert Hanssen bununla da kalmadı binlerce gizli belgeyi Rusya’ya aktardı, ABD istihbaratının kullandığı teknikleri ve teknolojileri Rus istihbaratı ile paylaştı ve ABD’nin nükleer anlaşma sırlarını ifşa etti.

Rusya’da Görev Yapan ABD Ajanlarını İfşa Etti

Robert Hanssen’in aile geçmişi ve yaşantısı tipik bir Amerikalı yaşantısından farksızdı. Chicago’lu bir polis memurunun oğluydu. ABD banliyölerinde yaşayan ailesi, eski model arabaları ve Katolik Kilisesi’ne mensup sıradan bir ABD’liydi.

Hanssen, 1976 yılında Diş Hekimliği eğitimini yarıda bırakmış ve Federal Bureau of Investigation’a (FBI) katılmıştı. FBI’da görev yaptığı arkadaşları Hansen’i asık suratlı ve fevri tavırlı olarak tanımladılar ve insan ilişkileri oldukça kötüydü.

1970’li yıllara gelindiğinde ise Sovyetler Birliği istihbaratı adına çalışmaya başlayan Hansen ilk olarak Amerikalı çifte ajan olarak tanınan Dimitri Polyakov’un ifşa edilmesine yardımcı olarak Rusya adına çalışmaya başladı. FBI içerisinde gizli bilgilere erişmeye başlayan Hanssen, FBI bilgisayar sistemlerinin ve veritabanının korunmasız olduğunu keşfetmişti. Kurum içerisinde edindiği bilgileri Sovyetler’e aktarmaya devam eden Hanssen karşılığında büyük paralar kazanmaya başlamıştı.

Kazandığı paralar sebebi ile özel yaşantısı özellikle de aile yaşantısı çalkalanmaya başlamış, bir striptizci ile tuhaf bir ilişki kurmuş, karısı Bonnie ile de arası bozulmuştu. Bu dönemde karısı Bonnie evde gizli belgeleri fark etmiş ve kocasının Rusya adına çalıştığını öğrenmişti. Karısının baskısı ile casusluk faaliyetlerine ara veren Hanssen kariyerindeki hızlı düşüş sonrası tekrar Sovyetler adına casusluğa başlama kararı aldı.

Hanssen tuhaf bir psikoloji içerisindeydi. Avukatının aktardığına göre aşırı dindar biri olan Hanssen buna rağmen ülkesine ihanet etmişti. Yaşantısı, davranışları ve eylemleri birbiri ile çelişiyordu.

Hanssen’in kardeşi de FBI’da çalışıyordu. Kardeşi 1990’lı yılların başında ağabeyinin nakit para zulalarını keşfetmiş ve Rusya adına istihbarat faaliyetlerinde bulunduğundan şüphelenerek ağabeyini amirlerine ihbar etmişti. Fakat sonuç değişmedi. Bu dönemde Sovyetler Birliği dağılmaya başlamış ve Robert Hanssen, Rusya adına yaptığı casusluk faaliyetlerine 10 yıl ara vermişti. Fakat 1999 yılına gelindiğinde ekonomik olarak zor durumda olan Hanssen Rus istihbaratı ile tekrar iletişime geçmiş ve karşıt casusluk faaliyetlerini yürütme talebinde bulunmuştu. Rus istihbaratı, Hanssen’in bu talebine ise daha sonra ortaya çıkan gizli belgelerde görüldüğü üzere “Hoş geldin sevgili dostumuz” yazılı bir not ile cevap vermişti.

Robert Hanssen’in Yakalanması

Amerikalı ajanların Rusya’da yakalanması, infaz edilmeleri, kurum içi gizli bilgilerin ve operasyon stratejilerinin Ruslar tarafından sıklıkla tespit edilip ifşa edilmesi sonrası FBI, kendi içlerinde bir süper ajan olduğunun farkına varmış ve bu ajanı tespit etmek için gizli bir operasyon başlatmıştı.

FBI ilk olarak süper ajanın CIA içerisinde bulunduğunu düşünerek bir CIA yetkilisine odaklandı. Daha sonra bir belge transferinde kullanıldığından şüphelendikleri çöp poşetinde Robert Hanssen’in parmak izini tespit ettiler. Bu tespit sonrası FBI, süreci tamamen Hanssen odaklı yönetmeye başlamış ve görevi sadece Hanssen’i izlemek olan asistanları görevlendirmişti. Hanssen’in ofisine dinleme cihazları da yerleştirilmişti.

Robert Hanssen’in süper ajan olduğunu ispatlamak ve suç üstü yakalamak için FBI tarafından 300 kişilik bir ekip görevlendirilmişti. Bu süreçte Robert Hanssen de takip edildiğinin farkına varmış ve Rusya’da bulunan patronlarına yönelik içerisinde “uyuyan dev uyandı” notu ile birlikte gizli bilgiler bulunan bir bilgisayar disketi hazırlamıştı. Bu disketi Rus istihbaratında bağlı bulunduğu kişilere ulaştırmak için ise çöp poşeti şeklinde paketlemişti.

Robert Hanssen elindeki çöp poşetini Virginia’da bir parka bıraktığı esnada FBI tarafından suç üstü yakalandı ve tutuklandı. Yakalandıktan sonra çok gizli 15 casusluk suçunu ve idam cezası almamak için ihanetini kabul etti.

ABD, Bu Olaydan Dersler Çıkardı

Süper ajan olarak tarihe geçen ve Soğuk Savaş sonrası en büyük casusluk skandallarından birine imza Robert Hanssen geçtiğimiz hafta süper güvenlikli hapishane hücresinde ölü bulundu. Robert Hanssen’in varlığı ABD ve Rusya ilişkilerinde birçok şeyi değiştirdi. Fakat asıl yarattığı değişim, başta FBI olmak üzere ABD istihbarat birimlerinin yapısal dönüşüme gitmesi oldu.

Hanssen’in yakalanma sürecinde FBI tarafından yanında asistan olarak görevlendirilen Eric O’Neill tüm bu yaşananları kaleme aldığı kitapta anlatmış ve “Hanssen, modern FBI’ın mimarıdır. Onun sayesinde FBI’ın birçok kusuru ortaya çıktı. İstihbarat birimleri bir daha böyle bir olay yaşanmaması için büyük bir yapılanma içerisinde girdi” ifadelerini kullanmıştı.

Caz Müziğinde Önemli İlkler: Yaptıklarıyla Caz Müziğinin Temelini Oluşturdular

///
887 views
3 mins read
Caz Müziğinde Önemli İlkler: Yaptıklarıyla Caz Müziğinin Temelini Oluşturdular

Öyle ilkler vardır ki aslında temeli oluştururlar. Ve yaptıklarıyla tarihe adlarını altın harflerle yazarlar. Bugünkü yazımda caz müziğinde işte o yaptıklarıyla caz müziğinin temellerini oluşturan önemli ilkleri sizlerle buluşturuyorum.

– İlk caz kaydı: Livery Stable Blues, Orginal Dixieland Jass Band (ODJB) – 1917

– İlk klasik blues kaydı: Crazy Blues, Mamie Smith – 1920

– İlk Black Band kaydı: Ory’s Creole Trombone / Society Blues, Kid Ory’s Sunshine Orchestra – 1921

– Ma Rainey ve Bessie Smith ilk kez kayıt yapıyor (New York) – 1923

– King Oliver’ın ilk kaydı (Gennett Records) – 1923

– İlk Mix uygulanan kayıt oturumu: New Orleans Rhythm Kings (NORK) ve Jelly Roll Morton (Mr. Jelly Lord, London Blues, Milenberg Joys, vb.) – 1923

– Washingtonians ilk kayıtlarını yaptı (NY’de Ellington) – 1924

– Lider olarak Louis Armstrong tarafından yapılan ilk kayıtlar (Hot 5) – 1925

– İlk scat kaydı: Louis Armstrong, Heebie Jeebies – 1925

– Red Hot Peppers’ın (Jelly Roll Morton) ilk kayıtları – 1926

– İlk Boogie-Woogie kaydı: Meade Lux Lewis, Honky Tonk Train – 1927

– Benny Goodman ve Jimmy Lunceford’un ilk kayıtları – 1934

– İlk elektrikli (güçlendirilmiş) caz gitar solosu: Floyd Smith, Floyd’s Guitar Blues – 1939

– Şimdiye kadarki ilk altın plak: Glenn Miller, Chattanooga Choo-Choo -1942

– İlk modal albüm: Miles Davis, Kind Of Blue – 1959

–Bossa nova tarzındaki ilk büyük albüm: Joao Gilberto, Chega de Saudade – 1959

–Füzyonun Başlangıcı: Miles Davis, Bitches Brew – 1969

DİĞER ÖNEMLİ İLKLERDEN BAZILARI:

– İlk caz doğaçlamacısı: Louis Armstrong

– İlk caz bestecisi: Jelly Roll Morton

– Cazın ilk merkezi: New Orleans

– İlk yayınlanan ragtime bestesi: William Krell, Mississippi Rag – 1897

– Siyah bir besteci tarafından yayınlanan ilk Rag: Thomas Million Turpin, The Harlem Rag – 1897

– “Jazz” kelimesinin ilk kullanımı: William ve George Demarest’in “Our Three Sons” adlı Vaudeville takımı – 1910

–Filmdeki ilk caz topluluğu: The Good For Nothing’deki Orginal Dixieland Jass Band (ODJB) – 1917

-İlk ırklararası caz grubu: Benny Goodman Trio (Benny Goodman/Teddy Wilson/Gene Krupa)

-İlk modern caz basçısı: Jimmy Blanton

-İlk modern caz gitaristi: Charlie Christian

– Brass’lara karşı Reeds yerleştirme standardını belirleyen ilk besteci: Fletcher Henderson

-Düzenli olarak sponsor olunan bir diziye sahip ilk siyahi grup: Don Redman

-Beş saksafon kullanan ilk grup: Benny Carter

-Pulitzer Ödülü’ne aday gösterilen ilk caz müzisyeni: Duke Ellington

-Büyük bir beyaz caz orkestrasına sahip ilk siyah vokalist: Artie Shaw ile Billie Holiday – 1938

-Filarmoni konserinde ilk Caz – 1943

-İlk modal kompozisyon: Miles Davis, Miles namı diğer Milestones – 1958

GRUPLARDAN BAZILARI VE LİDERLERİ:

Bebop for the People – Charlie Ventura

Blackbyrds – Donald Byrd

Bobcats – Bob Crosby

Cabjivers/Stompy Stevedores – Cab Calloway

Clambake 7 – Tommy Dorsey

Creole Jazz Band – King Oliver

Elektrik Band – Chick Corea

Gramercy 5 – Artie Shaw

Harlem Footwarmers – Duke Ellington

Headhunters – Herbie Hancock

Hot 5 and Hot 7 – Louis Armstrong

Jazz Messengers – Art Blakey

Jazztet – Art Farmer/Benny Golson

Kansas City 7 – Count Basie

Modern Jazz Quartet – John Lewis

Original Dixieland Jass Band (ODJB) – Nick La Rocca

Quintet of the Hot Club of France – Stephane Grappelli/Django Reinhardt

Red Hot Peppers – Jelly Roll Morton

Return To Forever – Chick Corea

Weather Report – Wayne Shorter/Joe Zawinul

Woodchoppers – Woody Herman

Bu yazımızda bir yandan caz müziğininin ilklerini incelerken aynı zamanda birebir örneklemeleriyle de caz müziğinin büyüleyici tarafına dinleyerek tanıklık etmeniz için birbirinden özel ilklerin olduğu kayıtları buluşturduk. Son olarak sizlere Amerika’lı trompet sanatçımız Louis Armstrong “Dinah” kaydını sizlere sunuyoruz. Keyifli dinlemeler dileriz.

– Louis Armstrong – “Dinah” (1933)

Güneş Yengeç Burcunda! Bizlere Etkileri Neler Olacak?

/
1953 views
3 mins read
Güneş Yengeç Burcunda! Bizlere Etkileri Neler Olacak?

Öncelikle Tüm yengeç burcu olanların doğum günlerini kutlarım. Sağlık huzur neşe bolluk sizlerle olsun.

Güneş seyri hayatımızdaki etkisi nasıl olacak? Öncelikle bundan bahsetmek isterim.

Yengen burcu karmada ; Hayatında mantıklı olmayı, duygularında dengede olmayı öğrenir .

Yönetici  Gezegeni; Neptün’dür Neptün ise mitolojide denizler tanrısı Poseidon’dur. Babası Satürn, annesi Ops olan Neptün, Jüpiter ve Plüton’un kardeşidir.

Güneş Yengeç Gezegeni olan Neptün

HAYATIMIZA ETKİSİ;

Güneş mevsimsel geçişleriyle beraber bizlerin hayat enerjisi de farkında olmasakta değişir. Güneş burç değiştirdiği zaman diliminde bizlerin harita etkisinde transitleri özel haritalarımıza verdiği etkide farklı şekilde ruhsal değişim yasarız. Güneş yengeç burcunda duygusal, hassas, alıngan, kırılgan ve ev hayatını seven bir etkimiz olur.

Neptün’ün verdiği etkide; Sevdiklerimize bağımlı , alışkanlıklarımızdan kopamama eşyalarımızla bağ kurma gibi duygusal kökenli rahatsızlar oluşabilir.  

Ev ve Aile hayatına daha fazla odaklı, besleme konusunda yoğun enerjiler verir.

Günü; Pazartesidir

Yöneticisi; Neptün

Gezegeni; Ay

Ay bizim karanlık alanlarımızı içimizde yaşadığımız duygu yoğunluğunu günlük rutinlerimizde dışarıya vurma etkisini taşır. Yengeç enerjisi de bizlere bu duyguları yoğun yasatır, o yüzden geçmişe bağlı anılara bağımlı, çok fazla yenilik yapamayan yenilik yapması için çok büyük durum ve konular yasaması gereken etkileri hissettirir.

Yardımsever, hayvansever, merhametli ve cömerttir.

Hassas olduğu sağlık konular;  Ciğerleri, saçları, vücutta ödem oluşması ve kara sevdaya düşme etkiler vardır.

Psikolojik rahatsızlıklarda bazı kişilerde görülebilir.

Güneş Yengeç burcunda yukarda yazdığım konuları hissedeceğiz ve duygularımızı kontrol edemeyebiliriz.

 İnanmak istediklerine inanma, kendini kandırma, aldatılma, kandırılma gibi etkiler 22 Haziran ile 22 Temmuz arası etki alanlarımızda yer edecektir.

Yükselen Burçlara Etkisi

Koç; Ektiğinizi Biçeceğiniz bir hafta olacak sizin için maddi veya manevi olarak vermiş olduğunuz bir çok şeyi geri alabilirsiniz.

Kalbinizin enerjisi kapınızı çalıyor.

Boğa; Maddi Yönden kazançlı olduğunuz bir hafta, cesaret etmeniz gereken iş fırsatları karşınıza cıkabilir, bununla beraber olumlu sonuçlar alabilirsiniz.

İkizler; Sosyal ilişkileriniz bakımından görüşme yapmak istediğiniz kişilerle bir araya gelip görüşebilir uzlaşabilirsiniz.

Maddi planlarınızla ilgili adımlar olumlu sonuçlar getirecektir.

Yengeç; İlişkilerinizde Baskıcı kişilerle karşılaşabilirsiniz bu durum sızı gergin yapabilir, yeni planlar yapabilir o yönde durumun ilerlemesini sürdürmek isteyebilirsiniz. ‘Neden Olmasın’ Diyerek kafanızdaki planlara adım atabilirsiniz.

Aslan; İş konusunda enerjinizin olumlu yönde gideceği bir hafta, yeni kararlar alabilirsiniz. Ufaktan Şans oyunları oynayabilirsiniz.

Başak; Çevrenizdeki bazı kişilerin davranışlarını olumsuz görebilirsiniz eleştirisel yaklaşımlar yapabilirsiniz. Fakat unutmayın herkes sizin fikrinizi kabul edecek diye bir kaide yok. İlişkilerinizde biraz daha anlayışlı olmanızı tavsiye ederim.

Terazi; Yeni planlarınıza adım atıcaksınız, ileriye dönük güzel enerjiler sizi destekliyor. Sağlığınız gayet iyi olumlu sonuçlar elde edeceksiniz.

Akrep; ilişkilerinizde Güzel planlar huzur duyacağınız bir süreçte olacaksınız, sevineceğiniz enerjinizin Yüksek olacağı bir hafta olacaktır.

Yay; Huzurlu bir hafta sizin icin, parasal durumlarda dengeyi sağlayacaksınız destekler size güzel enerjiler getirecek.

Oğlak; Farkındalığınız yükseldiği bir haftada olabilirsiniz, konu ve durumlara daha derin bakacaksınız. Yeni kararlar alabilirsiniz.

Kova; Maddi konularda Kazançlı bir hafta olacaktır, işinizde yeni imkanlar sizinle olacaktır. Sizden destek isteyenleri geri çevirmeyin.

Balık; Beklentileriniz çok yüksek bu nedenle olumsuz bakabiliyorsunuz, farklı konularla yüz yüze gelebilirsiniz. Yeni Planlar kurabilir yenilik isteyebilirsiniz.

Enerjiniz Daim Şifanız Bol Olsun

Yeni Ay İkizler Burcunda

//
479 views
2 mins read
Yeni Ay İkizler Burcunda

Mesajı; Yeniden başlamak sadece senin elinde, hayatını kontrol etmeden yola koyulanlar sadece bu ayı yaşar.

Değişenler ise 6 ay sonrasının fragmanını yaşayacaktır.

İkizler Burcu Temaları; Merkür İkizler’de yöneticidir. Olumlu ya da olumsuz her ne var ise hepsini ortaya çıkarır. Düşünceler çok sık değişime uğrayabilir bu da karşı tarafın kişiyi dengesiz olarak algılamasına ve yüzeysel olarak görmesine neden olabilir.

Bu konumdaki Merkür, ticari satış, pazarlama, nakliyat, yazarlık, habercilik, iletişim yazılı veya sözlü anlaşmalar gibi konularda beceriklilik getirebilir.

  • Olumsuz Etkiler;
  • Dedikodular
  • Yalan Haberler
  • Aldanmalar
  • Aldatmalar
  • Halsizlik
  • Yorgunluk kemik rahatsızlıkları
  • Değişim yapmakta zorlanmalar
  • Karmaşık ilişkiler

Gündemlerde yer edebilir.

Yükselen Burçlara olan etkisi;
Yeni ay etkisi ve Ritüeli

Koç; iş ve kariyer planlarınızı biraz ertelemeniz daha temkinli adımlar atmanız gerekebilir.

Boğa; artık size dayatılan kuralları kırmanın zamanı geldi geçiyor bile.

İkizler; koşulları bu ara çok zorlamayın sakin olmaya özen gösterin.

Yengeç; kişisel ilişkilerinizde artık çok yoruldunuz, biraz daha verici olmak yerine akışta kalmanız iyi olacaktır.

Aslan; iş, koşturma derken yoruldunuz bu ara sadece sevdiğiniz şeyleri yapmaya özen göstermeniz sizin motivasyonunuzu artıracaktır.

Başak; sizi yoranlara karşı kendinizi net bir şekilde ifade etmelisi sınırlarınızı çizmelisiniz.

Terazi; sorumluluklar sizi bu dönem sıkmış yormuş olabilir, dengede kalıp kendinize odaklanmanız iyi gelecektir.

Akrep; işleri yoluna koyacağım diye kendinizi hırpalamak yerine, biraz kendinize vakit ayırmanız kriz yaratmanızı engelleyecektir.

Yay; bu hafta parasal konulardan biraz uzaklaşıp, ruhunuzun estiği yerde olmak size iyi gelecektir. Yeni ay gelecek kararlarınızı daha çok netlestırecek.

Oğlak; sorumluluklarınızda kendinizi yorgun hissetmekte haklısınız, Destek isteyebilir yada biraz dinlenmeye geçmek ruhunuza iyi gelecektir.

Kova; sırtınızdaki yükü atıp kendi isteklerinize odaklanmaniz gerekiyor, Unutmayınki her koyun kendi
bacağından asılır.

Balık; içinizdeki enerjiyi başkalarına harcamak yerine, kendinize harcamanız geleceğe güvenle bakmanızı sağlayacaktır. “Harcamazsan harcanmazsın” Kendinizle ilgilenmelisiniz.

Ritüel; ikizler yazma ve anlatma etkisini anlatan enerjıdedır. Bu yenı ay da yenilik yapmak ıstedıgınız herseyı yazın ve pluto oğlak etkısıyle degısıme hazır olduğunuzu söyleyip dıleklerınızı toprağa gömün.

Enerjınız Daim Şifanız Bol Olsuné

Karma Astrolog
Bilinçaltı okult şifa danışmanı
Gamze Hamuluoglu

Yeni ay güzellik getirmesi dileğimle…

ABD-Çin İlişkilerinin Tarihsel Kökleri ve Çıkar Çatışmaları Gölgesinde Hegemonya Mücadelesi

//
1245 views
10 mins read
ABD-Çin İlişkilerinin Tarihsel Kökleri ve Çıkar Çatışmaları Gölgesinde Hegemonya Mücadelesi

Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasındaki ilişkiler yüzlerce yıllık köklü bir geçmişe sahiptir. Farklı kültürlerin, siyasi, sosyal ve ekonomik yapıların söz konusu olduğu iki ülke arasındaki ilk ilişkiler, 18. yüzyılda ABD’nin Çin’e yönelik başlattığı deniz ticareti ile başlamıştır. Bu yüzyılda Amerika kökenli zengin tüccarlar, Çin’in varolan maddi zenginliklerine erişmek ve Amerikan halkı tarafından talep gören Asya ürünlerini ülkeye getirmek için bir dizi siyasi ve ekonomik girişimlerde bulunmuşlardır. Çin kıyılarına ulaşan Amerikalı tüccarlar, zaman içerisinde iki ülke arasındaki ticaret ortaklığının başlamasına vesile olmuşlardır. Ticari ilişkiler zaman içerisinde devletlerin de girişimleri ile siyasi ilişkilere evrilmeye başlamıştır.

19. yüzyıla gelindiğinde iki ülke arasındaki ilişkiler Amerikalı tüccarların Çin’de afyon ticareti yapması ile karmaşık bir hale gelmeye başlamış ve çeşitli sorunlar ile çatışmalar ortaya çıkmıştır. Afyon ticareti zaman içerisinde Çin’i siyasi ve toplumsal olarak dönüştürmüş, Çin’deki mevcut düzen bu durumdan olumsuz şekilde etkilenmeye başlamıştır. Afyonun getirdiği zenginleşme ve toplumsal çatışma nedeniyle Çin toplumsal yapısında krizler meydana gelmeye başlamıştır. Bu sebeple Çin hükümeti Afyon ticaretine karşı çıkmış ve böylelikle Amerikalı tüccarlarla yapılan anlaşmalar sonlandırılmıştır. Yaşanan bu olay Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasındaki ilişkileri farklı bir boyuta taşımış ve iki ülke arasında krizler meydana gelmeye başlamıştır.

Afyon ticareti nedeniyle gerilen ikili ilişkiler 20. yüzyıla gelindiğinde ise Çin’de ortaya çıkan milliyetçi hareketler ve iç savaş, iki ülke arasındaki ilişkileri kopma noktasına getirmiştir.  Bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri’nin Çin’e yönelik dış politikası oldukça sertleşmeye başlamıştır. Aynı zamanda II. Dünya Savaşı’nın başlaması, Japonya’nın Çin’i işgal etmesi ikili ilişkileri zorlaştıran yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur.

1949 yılında Çin’de iktidarı Çin Komünist Partisi’nin ele geçirmesi ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri ile Çin’in resmi ilişkileri kesilmiştir. ABD, Çin’in yeni komünist iktidarını tanımamış ve Çin’in yasal hükümeti olarak Tayvan’ı görmüştür. Bu dönemden itibaren özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında başlayan Soğuk Savaş süresince Çin ile ABD, ideolojik ve stratejik nedenlerle birbirlerine cephe almış ve mücadele içerisinde olmuşlardır.

ABD-Çin Yakınlaşması ve Yeni Sorunlar

Uzun bir süre gerilim ve krizle devam eden ABD-Çin ilişkileri 1970’li yılların ortalarına gelindiğinde ise ABD Başkanı Richard Nixon ile Çin Başbakanı Zhou Enlai’nin yakınlaşma ve ikili ilişkileri geliştirme çabaları ile yeni bir döneme girmiştir. Literatüre “Ping Pong Diplomasisi” olarak geçen bu dönemde iki ülke arasında spor etkinlikleri çerçevesinde üst düzey diplomatik ilişkiler tekrar kurulmaya başlanmıştır. Bu yakınlaşma neticesinde 1972 yılında ABD Başkanı Nixon, Çin’i ziyaret eden ilk Amerika Birleşik Devletleri başkanı olmuştur.

Bu tarihten itibaren iki ülke arasında normalleşme süreci resmen başlamıştır. 1979 yılında ABD, Çin Halk Cumhuriyeti’ni resmen tanıdı. ABD’nin resmi olarak tanıması Çin’in uluslararası alanda daha fazla kabul görmesine, saygı duyulmasına ve ekonomik olarak etkisini arttırmasına imkan tanıdı. İzleyen yıllarda ise iki ülke arasındaki ilişkiler başta ekonomi alanında olmak üzere yoğun bir şekilde devam etti. Çin zaman içerisinde dünyanın en büyük ihracatçısı ve üretim merkezi haline gelmiş, Amerika Birleşik Devletleri de Çin’in en önemli ticari ortağı olmuştu. İki ülke arasındaki ortaklık gelişerek zamanla karşılıklı bağımlılıkla neticelendi ve kazan-kazan ilişkisine dönüştü.

ABD ve Çin arasında gelişen ve büyüyen ekonomik ilişkiler zaman içerisinde yeni sorunları ortaya çıkarmaya başladı. Ticari alandaki dengesizlikler, Çin’in ihracat alanındaki sübvansiyonları, teknoloji transferi ve fikri mülkiyet haklarının ihlali gibi birçok problem iki ülkenin arasında gerilimlere ve krizlere nedenler oldu. 2000’li yıllara gelindiğinde Çin’in kopya ve taklit üretime yönelmesi, özellikle ABD patentli teknoloji ürünlerinin fikri mülkiyet haklarının ihlal edilmesi uluslararası sorunlara yol açtı.

Günümüzde ABD-Çin İlişkileri: Genel Çerçeve

Günümüze gelindiğinde ise ABD ile Çin arasındaki ilişkiler dengesiz ve karmaşık bir şekilde seyrine devam etmektedir. İki ülke artık birbirlerine karşı rekabet içerisine girmiştir. Özellikle de ekonomik, teknolojik ve askeri alanlarda rekabet üst düzeye ulaşmıştır. Aynı zamanda iki ülke arasındaki ticaret savaşları ile ekonomik bir savaş başlamış ve bunu güvenlik kaygıları izlemiştir.

Son yıllarda Çin’in birçok alanda yükselişe geçmesi ve stratejik rekabetin artması ABD ve Çin arasındaki ilişkilerde yeni sorunlar doğurmaya devam etmiştir. Zaman zaman ilişkiler gerilse de iki ülke, ideolojik, siyasi ve ekonomik farklılıkları göz ardı ederek diyalog yoluyla sorunları çözmeye çalışmaktadır. ABD ve Çin’i ortak hareket etmeye zorlayan iklim krizi, nükleer silahların yayılmasını engelleme ve bölgesel istikrarsızlık gibi çeşitli sorunlar ülkeleri birbirine yakınlaştırmaktadır. Fakat diğer birçok alanda iki ülke arasındaki rekabet ve çatışma güncelliğini koruyarak sorun olmaya devam etmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasındaki en büyük sorunlardan biri de Çin’in insan hakları ihlalleri ile ilgilidir. Özellikle Hong Kong’un özerkliği meselesi ile Uygur Türklerinin yaşadıkları sorunlar iki ülke arasında tartışmalara neden olmaktadır. ABD’nin uluslararası alanda Çin’in insan hakları ihlallerine karşı oluşturduğu kamuoyu ve baskı nedeniyle iki ülke arasında tartışmalar yaşanmaktadır.

Kısaca, ABD ve Çin arasındaki ilişkilerin kökeni eski olmakla birlikte oldukça karmaşık ve problemlidir. İki ülkenin dünya ekonomisindeki gücü zaman zaman çatışmalara ve rekabet sorunlarına neden olmakta bu da ülkelerin siyasi ilişkilerini olumsuz yönde etkilemektedir. İki ülkenin sahip olduğu kültürel, dini, siyasi, ideolojik ve ekonomik farklılık da sorunların çözümünde orta yolun bulunması hususunda sorun teşkil etmektedir. Diyalog yolu ile sorunlar çözülmeye çalışılsa da iki ülken ilişkilerinin geleceği belirsizdir ve gelecekte Tayvan problemi gibi vesayet savaşları ile sıcak çatışma olasılığı yüksektir.

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki hegemonya mücadelesi ile yükselen bir küresel güç olan Çin’in ABD’nin küresel etkinliğini ve konumunu tehdit etmesini daha iyi anlamak için meseleyi başlıklar halinde ele almaya çalışacağız.

Ekonomik Çıkar Çatışmaları

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki çıkar çatışmaları en temelde ekonomi alanda ortaya çıkmaktadır. Çin, son yıllarda yakaladığı ekonomik büyüme neticesinde dünyanın en büyük ikinci ekonomisi haline gelmiştir. ABD ise dünyanın en büyük ekonomisi ve küresel finans merkezi olma konumunu korumaya devam etmektedir.

Fakat hem yükselen Çin gücü hem de ABD’nin ekonomik konumunu koruma mücadelesi iki ülkeyi karşı karşıya getirmektedir. ABD, Çin’in ekonomik büyüme modelinde uyguladığı taklit ve teknoloji hırsızlığı politikalarını eleştirirken, Çin ise Amerika’yı korumacı tedbirler almakla ve dünya ticaretini hegemonyası ile yönetmekle suçlamaktadır. İki ülke arasında meydana gelen ticaret savaşları; ambargo, şirket yasakları ve çip savaşları gibi alanlarda küresel bir savaş halini almıştır ve tüm dünya ülkelerini olumsuz etkilemektedir.

Teknolojik Yarış ve Siber Güvenlik

Teknoloji günümüzde tüm dünya ülkeleri için ekonomik ve askeri üstünlüğün en temel faktörüdür. Modern dünyanın kurucularından biri olan olan Amerika Birleşik Devletleri’nin teknolojik üstünlüğü, günümüz dünyasını şekillendiren ve dönüştürerek yönlendiren önemli bir anahtardır.

Teknoloji alanında ABD’nin izinden giden Çin günümüzde Amerika ile rekabet edebilecek düzeye gelmiş ve hatta çoğu alanda ABD’nin önünde geçmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti dijital altyapı ve yüksek teknoloji gibi konularda büyük bir ivme yakalamış, Amerika ise bu alanlardaki liderliğini sürdürmek için Çin ile yoğun bir teknoloji savaşı içerisine girmiştir.

İki ülke arasındaki teknoloji savaşının temelinde Amerika’nın, Çin’in fikri mülkiyet haklarını ihlal ettiği ve teknoloji transferinde hırsızlık yaptığı iddiaları yer almakta ve çatışmaların ana konusunu bu mesele oluşturmaktadır. Özellikle Çin’in küresel pazarda önemli bir yere sahip olan en büyük teknoloji şirketi Huawei’nin casusluk faaliyetlerinde bulunduğu ABD tarafından bir suçlama olarak Çin’e yöneltilmiş ve bu teknoloji devine ambargolar uygulanmıştır. ABD, siber güvenlik ve veri güvenliği gibi konularda Çin’e yönelik endişelerini dile getirmiş, Çin ise ABD’yi çifte standart uygulamakla suçlamıştır.

Son yıllarda yükselen bir trend ve teknoloji olan 5G ile yapay zeka gibi ülkeler için stratejik öneme sahip alanlarda yürütülen mücadelelerde ABD ve Çin yoğun bir hegemonya mücadelesi yürütmektedir. Bu iki alanda ABD, kendi teknolojik üstünlüğünü korumak ve Çin’in yükselişini önlemek için sert önlemler almaktadır.

Askeri ve Jeopolitik Çıkar Çatışmaları

Amerika ile Çin arasındaki hegemonya mücadelesi ve çıkar çatışmalarının belirgin olduğu diğer bir alan ise askeri ve jeopolitiktir. Amerika Birleşik Devletleri küresel süper güç konumunu korumak için Asya-Pasifik bölgesinde askeri olarak varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Özellikle de bölge ülkeleri arasında arabulucu ve denge gözetici rolünü sürdürmektedir. Ancak Çin’in ordusunu modernize etmesi ve bölgede yükselen bir askeri güç olması ABD’nin bölgedeki varlığı için bir tehdit unsuru oluşturmaktadır. Bu sebeple iki ülke arasındaki askeri güç çatışması Asya-Pasifik’teki dengeleri altüst etmektedir.

Çin, Güney Çin Denizi’nde adalar inşa etmiş ve deniz hakları konusunda bölgesel üstünlüğünü kanıtlama çabası içerisine girmiştir. ABD ise Çin’in denizlerdeki hak iddialarını bölgedeki diğer ülkeler için tehdit oluşturacağını ifade etmiş ve serbest deniz seyrüseferi için tehdit olarak görmüştür. Aynı zamanda iki ülkenin bölge denizlerinde sıklıkla askeri tatbikatlarda bulunması ve askeri üs sayılarının artması gibi politikalar gerilimleri arttırmaktadır.

İdeolojik Çatışmalar ve İnsan Hakları Çatışmaları

İki ülke arasındaki çıkar çatışmalarının diğer bir boyutu ise insan hakları ve ideolojik yaklaşımlardır. Amerika Birleşik Devletleri dış politikadaki eylemlerini demokrasi, insan hakları ve özgürlük gibi değerler ekseninde inşa ettiğini savunurken Çin’i otoriter olmakla suçlamaktadır. Özellikle ABD, Çin’in Uygur Müslümanlarına yönelik zulümlerini kınamakla birlikte insan hakları ihlalleri ve evrensel hukuk ilkeleri gibi argümanlarla Çin’i uluslararası kamuoyunda ötekileştirmektedir.

Çin Halk Cumhuriyeti ise ABD’yi insan hakları ihlalleri ve uluslararası demokrasi gibi konularda çifte standart uygulamakla suçlamaktadır. Ayrıca, ABD’nin kendi iç işlerine karıştığını iddia etmektedir. İki küresel güç arasındaki bu ideolojik çatışmalar uluslararası kamuoyunda Amerika ve Çin eksenli farklı blokların ve kutupların oluşmasına yol açmıştır.

Sonuç ve Çözüm Önerileri

Sonuç olarak ifade edecek olursak Amerika Birleşik Devletleri ve Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki çıkar çatışmaları; ekonomik, teknolojik, askeri, jeopolitik, ideolojik ve insan hakları gibi çok çeşitli alanlarda kendini göstermektedir. Bu alanlarda ortaya çıkan iki ülke arasındaki çatışmaların en temelinde ise küresel hegemonya ve liderlik mücadelesi yer almaktadır. ABD küresel gücünü ve etkinliğini korumak için mücadele ederken Çin ise bölgesinde Amerikan hegemonyasına karşı çıkmak ve meydan okumak istemektedir.

İki devletin çıkar çatışmaları tüm dünya ülkelerini etkilemekte ve küresel istikrarı zedelemektedir. Ülkelerin uluslararası ilişkilerde gerilimlere yol açan politikaları zaman zaman krizlere evirilmektedir. Hegemonya mücadelesinin dünya barışına olan olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için iki ülke arasında diyalog ve iş birliğinin arttırılması yönünde adımların atılması ve kamuoyunun oluşturulması gerekmektedir. Aynı zamanda dünya barışı için mücadele eden birçok ülkenin arabuluculuk yaparak taraflar arasındaki sorunların çözümüne odaklanması elzemdir.

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki çıkar çatışmaları sadece iki ülkeyi etkilemekle kalmayıp zaman içerisinde küresel bir probleme dönüşebilir. Nitekim iki ülkenin başka kıtalara yayılan hegemonya mücadelesinde birçok ülke taraf olmak zorunda kalmıştır. Ülkeler arası sorunların çözümünde adil ticaret, karşılıklı saygı ve anlayış ile diyalog temelinde ilişkilerin geliştirilmesi, sorunların çözümünde yeni bir dönemi başlatabilir. Aynı şekilde iki ülkenin ortak çıkarlarını belirleyerek iş birliği içerisinde olması, uluslararası ilişkilerde çok daha sağlıklı adımların atılmasını sağlayacaktır.

Kaynak: https://daktilo1984.com/forum/abd-cin-iliskilerinin-tarihsel-kokleri-ve-cikar-catismalari-golgesinde-hegemonya-mucadelesi/

Meksika’dan ABD’ye Geçen Türkler Ölüyor veya Büyük Bir Dram Yaşıyor!

//
1099 views
1 min read
Meksika'dan ABD'ye Geçen Türkler Ölüyor veya Dram Yaşıyor!

Meksika’dan kaçak giriş yapan Türk sığınmacılardan biri hayatını kaybetti diğerleri ise ABD’de büyük dram yaşıyor!

New York’ta, yüzlerce Türk vatandaşı, belediyenin sağladığı barınaklarda zorunlu olarak yaşamak durumundadır. Türk sığınmacılar arasında ise geçtiğimiz hafta içinde ilk ölüm vakası yaşandı. Meksika sınırını aşarak 4 ay önce ABD’ye gelen ve bir süre hapiste kaldıktan sonra New York‘a gönderilen Türk sığınmacı Abdülhekim Eşiyok, belediyenin evsiz barınaklarından birinde yaşarken hayatını kaybetti. Diğer Türkler ise hayatta kalmak için mücadele ediyor.

Hayatını kaybeden Türk sığınmacının cenazesi Türkiye’ye gönderilemiyor. Cenazenin Türkiye’ye gönderilmesi için yardım kampanyası başlatıldı.

Meksika’dan ABD’ye geçmek demek ölümle mücadele etmek demektir. Kaçak giriş yapanların önemli bir çoğunluğu ya sınırı geçerken nehirde hayatını kaybediyor ya da ABD’ye geçtikten sonra hayata gözlerini yumuyor.

Küresel Isınma Nedeniyle Maske ve Hava Temizleyici Cihazlar Artık Hep Hayatımızda Olacak!

////
663 views
1 min read
Küresel Isınma Nedeniyle Maske ve Hava Temizleyici Cihazlar Artık Hep Hayatımızda Olacak!

Orman yangınları ve maske yeni normal olarak gelecekte hep hayatımızın bir parçası olacak!

Kanada’da uzun süredir devam eden orman yangınlarının yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte tüm dünyada gündem olması muhtemel. Özellikle de küresel ısınma nedeniyle son yıllarda yoğunluk kazanan orman yangınları her ülke için acı bir gerçek halini almaya başlıyor.

Türkiye’de de yaz sezonunun başlaması ile birlikte orman yangınlarının eli kulağındadır diyebiliriz. Geçmiş yangınlardan hangi ders alıp almadığımızı gelecek potansiyel yangınlarda göreceğiz.

Kanada’da devam eden yangın sadece Kanada’yı etkilemekle kalmamış canlı ekosistemini bozduğu gibi komşu ülkeleri ve büyük şehirleri de etkisi altına almıştır. ABD’nin en büyük şehirlerinden biri olan New York‘ta haftalardır devam eden hava kirliliği bunun en somut göstergesi.

Covid-19 pandemisi ile hayatımıza giren ve bir süredir unutulmaya yüz tutan maske kullanımı tekrar gündem oldu. Tüm dünyada hem yangın hem de yangın dışı küresel ısınma nedeniyle oluşan hava kirliliği sebebiyle maske kullanımı artık hayatımızın bir parçası haline gelecek.

Maskeler, evlerde ve ofislerde kullanılan hava temizleme cihazları artık yaşamımızın bir parçası olmaya hazırlanıyor.

“Where the Stars and Stripes and the Eagle Fly” Şarkısının Gözünden Amerika

///
1319 views
1 min read
“Where the Stars and Stripes and the Eagle Fly” Şarkısının Gözünden Amerika

“Where the Stars and Stripes and the Eagle Fly” şarkısı, Kenny Beard tarafından yazılan, Casey Beathard tarafından 13 Eylül 2001’de Aaron Tippin tarafından kaydedilen ve 11 Eylül Saldırılarının hemen ardından yayınlanan bir şarkıdır. Yaklaşık 3000 kişinin öldürüldüğü ABD’deki en ölümcül terör saldırısı olarak bilinen havayolu kaçırma ve intihar saldırıları, şarkının saldırıların sahip olduğu kültürel etkinin temalarını ifade etmesinin nedeni budur.

Şarkının sözleri, Amerika‘yı “Tanrı’nın sevgili lütfu” ve “Olağanüstü bir yer” olarak göstererek Amerikan İdeolojisini temsil ediyor. Amerikan ideolojisi, ulusu, sınıfı, cinsiyeti veya sosyal sınıfı ne olursa olsun herkesin devredilemez haklarıyla, mutluluk ve özgürlüklerinin peşinde koşarak yaşadığı bir yeri temsil eder. Ayrıca şarkının “Sıkı çalışma olması gerektiği gibi karşılığını verir” sözlerinden anlaşıldığı üzere Amerikan İdeolojisi çok çalışmak üzerine kuruludur. İstenilen yaşama ulaşmanın tek yolu budur. Çok çalışmak, hangi sosyal sınıftan olursa olsun herkes için hayatın daha iyi, daha zengin ve daha dolu olacağı şeklinde açıklanan Amerikan İdeolojisi fikrinin temel argümanlarından biridir. Şarkıda; “Evet, inandığımız şey için limanda duran bir hanımefendi var. Ve hala özgür olmanın bedelini yansıtan bir zil var.” Bahsedilen hanımefendi, Amerika’nın özgürlük ve adalet ilkesi vaadinin ikonik bir sembolü olan Özgürlük Anıtı’dır. Bu anıt, Amerika’nın vatandaşlar hakkındaki politikasını, kanun önünde eşitlik vaadini ve nereden geldiklerinin önemsizliğini temsil eder. Şarkının “Peki, bana nereli olduğumu sorarsanız, herkese şunu söylüyorum: “Tanrı’nın lütfuyla olağanüstü bir yerde doğdum.” sözleri yaşayan bir örnek ve kanıt olarak Amerika’nın vatandaşların bakış açısından Amerika’nın Tanrı tarafından seçilmiş bir ülke olduğunu ve bu seçilmişliğin Amerika’nın diğer uluslar üzerinde üstün bir konuma çıkardığını temsil eder.

7 Ölümcül Günah

//
1091 views
2 mins read
7 Ölümcül Günah

Hıristiyanlık‘ta 7 ölümcül günah olarak kategorize edilen ve bütün kötülüklerin ana kaynağı olarak ele alınan 7 istenç zayıflığından bahsedilir. Günah olarak nitelendirilmesinin sebebi bu davranışların Tanrı’ya, Kutsal ruh ve İsa`ya karşı işlenen suçlar olarak görülmesidir.

Bu günahların ölümcül olarak nitelendirilmesinin sebebi ise bilinçli bir şekilde yapılmasıdır ve bedeli ölümdür. Bu kavram yüzyıllar boyunca sayı değişikliği göstermiş olsada son kalıbını 7 günaha dayandırmıştır. Tabi 2008 de günah listemiz güncellendi. Sonuçta Papa ve Kilise çağa ayak uyduruyor ama liste eski günahlara yeni günahlar ekleyerek genişledi.

Peki nedir bu Yedi Ölümcül Günah;

1-Kibir: Bütün günahların kraliçesidir. Kendini beğenme, üstün görme ve büyüklenme olarak tanımlanır. Kendini orantısız büyüklükte sevmekten kaynaklanır. Verilen bütün yeteneklerinin tanrıdan geldiği unutulur ve insan kendini tanrılaştırır. Hatalarını görmez yada kabul etmez. Lucifer`e atfedilmiştir.

2-Kıskançlık: Ahlaki zafiyet olarak kabul edilen haset başkasında olanın kendinde bulunmamasından kaynaklanan üzüntüdür. İsyana sebebiyet verir, şükürden uzaklaştırır. Leviathan’a atfedilmiştir.

3-Öfke: Dine saygısızlık, kin, cinayet vb. sonuçlar doğurduğu için tanrı tarafından cezasız bırakılmaz. Başlıca sebebi fiziksel acı ve yoğun strestir. Öfke, intikam isteği uyandırır ve egoyu besler. Bafomet’e atfedilmiştir.

4-Tembellik: Hıristiyanlıkta mutsuz olmanın yasak olduğu dönemde listeye eklenmiştir. Hareketsizlik ve isteksizlik zihinsel bitkinliğe, manevi cansızlığa neden olur buda içten içe insanı üzer. Üzülmek günah sayılır; bu yüzden diğer bütün günahlardan kaçınılırken tembelliğin üstüne gidilmelidir. Tembellik tanrıya ibadeti olumsuz etkiler, nefret, umutsuzluk gibi olumsuz duygular doğurur ve aklın yasadışı işlere kaymasına neden olur. Belphegor’a atfedilmiştir.

5-Açgözlülük: Sahip olmadıklarına karşı aşırı istekli olma ve elindekiyle tatmin olmama durumudur. Bu istek insanları bütün nasihatlerden, tanrıdan ve iyilikten uzaklaştırır. Daha fazlasının insanlara daha çok mutluluk getirileceği düşünürlür. Fakat insan dünyaya nasıl geldiyse öyle de gider. Yanına maddi ve ya somut bir şey alamaz. Yapması gereken tanrıdan gelen değerlere sarılmak ve onunla kutsanmaktır. Mammon’a atfedilmiştir.

6-Şehvet: Hazza karşı gereğinden fazla düşkünlüktür. Tanrı hayat döngüsünde yeme, içme, üreme vb. duygular için gerekli isteği insanlara bahşetmiştir. Onunla yetinmek gerekir. Şehvet akli olguyu durdurur, asıl olan diğer dünyanın varlığını unutturur. Sahr’a atfedilmiştir.

7-Oburluk: Yeme ve içmenin bedene verdiği tatmin olma duygusudur ve bundan duyulan hazzın peşinden gitmektir. Bağışlanabilir bir günahtır ama dini gerekliliklerin aksatılmasına sebep olur. Aşırı şarap içmekten kaynaklı ortaya çıkmıştır. “Aşırı obur ayyaş kişi fakirleşir.” Şükür duygusunu ortadan kaldırır. Beelzebub’a atfedilmiştir. Bu günahların kategorize edilmesinin temel sebebi kadın ve erkek davranışlarının dengelenmesi ve bütün kötü günahların işlenmesinin önüne geçmekti. Konular bulunduğu zamana göre çerçevelenmiş ve sınırlandırılmıştı. Temeli dünya barışına dayanan kalıcı bir düzendi. Çağımızda çok büyük sayılmayan bu günahların önüne geçildiğinde daha yaşanılası bir dünya olacağına inanılıyor. Bir kulak vermekte yarar olabilir.

Caz Müziğine Giden Yol: Amerika’da Caz Müziğini Deneyimleyebileceğiniz Yerler

///
1021 views
14 mins read
Caz Müziğine Giden Yol: Amerika'da Caz Müziğini Deneyimleyebileceğiniz Yerler

Caz müziği her yerde dinlenebilir ama onu canlı olarak dinlemek gibisi yoktur. Mum ışığının verdiği o eşsiz his, bardaklar tıngırdıyor ve müziğin kalbinde yer alan müzikal etkileşim kendi başına bir hayat sürüyor. İyi bir caz mekanı, mükemmel bir akustik, etkileyici dekor, harika leziz yemekler ve kokteyller veya sadece caz geçmişinin yaşanmışlığı aracılığıyla bu sihir duygusunu aydınlatabilir. Ve böylece kendinizi o dönemlere gitmiş bir halde yolculuğa çıkabilirsiniz.

Caz müziğine giden yol haritanız hazır. Siz de bu sihirli yolculuğa hazır iseniz  işte tam şu anda  Amerika’da caz müziğini en iyi deneyimleyebileceğiniz yerleri sizinle buluşturuyoruz.

NEW YORK:

Blue Note Jazz Club

131 W 3rd St, New York, NY 10012

bluenotejazz.com

1981’de kurulduğundan bu yana dek Blue Note Caz Kulübü, “cazın temelleri olan ilerleme ve yeniliğin teşvik edildiği ve her gece uygulandığı” bir yer olma geleneğini sürdürmüştür.

Her akşam saat 20.30’da ve 22.30’da caz müziğini sunan kulüp, cazın en büyük isimlerinin Chick Corea, Joe Lovano, Chris Botti ve John McLaughlin’in düzenli  ikametgahları için mutlaka uğraması gereken bir yer olmuştur. Fakat caz müziğinin en iyi piyanistlerinden olan Amerikalı müzisyen Chick Corea 9 Şubat 2021 senesinde aramızdan maalesef ayrıldı.

Village Vanguard

178 7th Ave S, New York, NY 10014

villagevanguard.com

Bu caz kulübünün her köşesinden caz tarihi fışkırıyor diyebiliriz. Çünkü tam olarak 1935 yılında caz impresario Max Gordon tarafından kuruldu. Şu anda yine orijinal konumunda güçlü durmaya devam ediyor ve haftanın yedi gecesi en yüksek kalitede sizlere harika bir caz deneyimi sunuyor. Caz efsanelerine ev sahipliği yapmış olan  -Sonny Rollins, Bill Evans ve Cannonball Adderley hepsi orada kaydedilmiş canlı albümlerdendir. Vanguard, Amerika’nın caz için bir numaralı adresi olmaya günümüzde de devam ediyor.

Smalls

183 W 10th St, New York, NY 10014

smallslive.com

New York’un en heyecan verici caz mekanlarından biri olan bu kıdemli kulüp Mitchell Border ve caz piyanisti Spike Wilner’ın sahibi olduğu ve işlettiği Smalls, modaya uygun, yakın ve kişisel bir ortamda her gece caz gösterileri sunuyor. En güzel yanlarından biri ise kulüp her gece yapılan müziği web sitesinde canlı olarak yayınlıyor. Böylelikle dünyanın dört bir yanından caz severlerimiz Saksafon sanatçısı J.D. Allen, gitarist Peter Bernstein ve trompet sanatçısı Joe Magnerelli gibi harika performansları canlı izleyebiliyorlar.

Jazz Standard

116 E 27th St, New York, NY 10016

jazzstandard.com

Mükemmel akustiği, temiz görüş hatları, güler yüzlü personeli ve ödüllü Güney mutfağıyla şehrin ve dünyanın dört bir yanında da bilinen caz hayranlarının favorisidir. Hem bugünün efsane sanatçılarını hem de yarının parlak yıldızlarını ağırlayan kulüp, her Pazartesi performans sergileyen Mingus Big Band’e de ev sahipliği yapıyor. Ayrıca grup lideri Maria Schneider, her Şükran Günü’nde kulüpte yıllık bir haftalık ikametgah düzenliyor.

Dizzy’s Club Coca-Cola Jazz at Lincoln Center

10 Columbus Cir, New York, NY 10019

jazz.org/dizzys

New York’taki Columbus Circle’ın beş kat yukarısında yer alan Dizzy’s Club, Lincoln Center’ın gece geç saatlere kadar açık ve son derece samimi caz kulübüdür. Şehrin muhteşem manzaralarını ve iyi bir caz müziği ziyafeti sunar. Dizzy’s Club, her gece canlı şovlarla hem yerel halkı hem de ziyaretçileri şehrin en iyi caz, Güney esintili Amerikan yemekleri ve el yapımı kokteyllerinin tadını çıkarmaya davet ediyor. Kulüp, 7:30 ve 9:30 gösterileri sırasında düzenli olarak caz müziğini sunar, ancak mesai saatleri dışında 11:15’te uğrarsanız yükselişte olan bir Juilliard öğrencisini veya Lincoln Center Orkestrası’ndaki Jazz’ın bir üyesini yakalayabilirsiniz.

Smoke Jazz and Supper Club

2751 Broadway, New York, NY 10025

smokejazz.com

Smoke Jazz and Supper Club, Yukarı Manhattan caz sahnesinin mücevheridir; piyano efsanesi Harold Mabern, org ustası Mike LeDonne ve Joe Farnsworth’un de aralarında bulunduğu istikrarlı bir performans sergileyen, haftada yedi gece birinci sınıf caz sunan şık ve samimi bir mekandır. Aynı zamanda klasik Amerikan mutfağından oluşan harika lezzetlerle dolu bir menüsünden seçiminizi yapıp mumlarla aydınlatılmış masanızda harika bir caz deneyimi yaşayabilirsiniz.

NEW JERSEY:

Trumpets

6 Depot Square, Montclair, NJ 07042

trumpetsjazz.com

New Jersey, Montclair’in kalbinde yer alan Trumpets Jazz Club & Restaurant, NYC’de nehrin karşısındaki en iyi caz kulüplerine rakip oluyor. Kulüp düzenli olarak, Wynton Marsalis gibi Big Apple’dan önemli performansların yanı sıra New Jersey’i ev yapan turne sanatçılarına sahiptir. Gurme İtalyan yemekleri konusunda uzmanlaşmış bir menü, oldukça büyük bir şarap seçimi ve kaçırılmayacak bir pazar brunch’ı ile Trompet, Garden State’de caz dinlemek için en iyi yerler arasındadır.

CONNECTICUT:

Firehouse 12

45 Crown St, New Haven, CT 06510

firehouse12.com

New Haven, Connecticut’ın eşsiz bir köşesinde yer alan Firehouse 12, ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde 12 hafta süren ve çok övülen bir caz dizisine ev sahipliği yapıyor. 75 kişilik oldukça bu samimi mekan, deneysel ve avangart cazda uzmanlaşmış bir kayıt stüdyosu ve plak şirketi olan Firehouse Records’a da ev sahipliği yapıyor. Kuzeydoğu’nun en iyi, en ilerici müziklerinden bazılarını dinlemek yeterli değilse, müşteriler ayrıca Firehouse 12’nin değişen mevsimlik spesiyaller, küçük tabaklar ve İtalyan piadina gözleme sandviçleri sunan tesis bünyesindeki restoranında yemek yiyebilmekteler.

The Side Door Jazz Club

85 Lyme St, Old Lyme, CT 06371

thesidedoorjazz.com

Old Lyme Inn’deki kelimenin tam anlamıyla bir “yan kapıdan” erişilen bu Connecticut caz kulübü, 2013’te açıldı ve şu anda Tri-State bölgesindeki en saygın mekanlar arasında yer alıyor. Üst düzey sanatçıların ve cazdan anlayan ziyaretçilerin akınına uğruyor. Konuklar, Old Lyme Inn restoranda bir gösteri öncesi akşam yemeğinin ve içeceklerin tadını çıkarabilir, ardından benzersiz bir caz gecesi için yan kapıdan içeri girebilirler. Her iki dünyanın da en iyisi: büyük şehir müziği ve küçük kasaba cazibesi ve misafirperverliği ile birlikte lezzetli bir yemek keyfi sunuyor.

PENNSYLVANIA:

Deer Head Inn

5 Main St, Delaware Water Gap, PA 18327

deerheadinn.com

Deleware Water Gap, Pensilvanya’daki Deer Head Inn, ülkedeki sürekli olarak işletilen en eski caz kulübü olduğunu iddia ediyor. Pocono Dağları’nda gizlenmiş 19. yüzyıldan kalma tarihi bir bina, aynı zamanda zevkle dekore edilmiş sekiz oda ve iki süit sunan, caz fikirli tatilciler için önde gelen bir yerdir. Akşam yemeği, çeşitli görkemli teklifleri içerir, tam antre menüsünden veya daha hafif yiyeceklerden seçim yapılabilir ve yerel biraların yanı sıra kapsamlı şarap, şişe bira seçenekleri mevcuttur. Canlı müzik 20:00 – 23:00 saatleri arasında yapılmaktadır.

MASSACHUSETTS:

Regattabar

1 Bennett St, Cambridge, MA 02138

regattabarjazz.com

Regattabar, 1985 yılında ilk olarak etkinlik göstermeye başladı. O zamandan itibaren New England’ın önde gelen caz kulüplerinden biri haline geldi. 220 kişilik olan mekan, Cambridge’deki One Bennett Caddesi’ndeki The Charles Hotel’in üçüncü katında yer almakta ve aynı zamanda her sene yapılan bir caz festivaline ev sahipliği yapar. Boston bölgesindeki caz hayranları, New England yerlileri ve Berklee mezunlarından Mike Stern ve Avishai Cohen gibi uluslararası turneye çıkan sanatçılara kadar uzanan çeşitli caz müzisyenlerine ev sahipliği yapmaktadır.

Scullers Jazz Club

400 Soldiers Field Rd, Boston, MA 02134

scullersjazz.com

İlk olarak Ekim 1989’da kapılarını açan Scullers Jazz Club, hem yerel halk için hem de ziyaretçiler için Boston’da bir dönüm noktası haline geldi. Scullers, Cecile McLorant Salvant, Brad Mehldau, Harry Connick Jr., Chris Botti, Jamie Cullam, Dee Dee Bridgwater, Christian McBride, Kenny Garrett, David Sanborn, Michael Buble, Arturo gibi sektördeki en iyi müzik sanatçılarından bazılarına ev sahipliği yaptı. Sandoval ve Wynton Marsalis, birkaç isim de dahil. DoubleTree Suites’in zemin katında yer alan kulüp, muhteşem bir ses sistemi, zengin kokteyl menüsü ve lezzetli yiyecek, tatlı seçenekleriyle bu bölgenin genelinde ünlüdür.

SOUTHEAST:

Washington, D.C.

Blues Alley

1073 Wisconsin Ave NW, Washington, DC 20007

bluesalley.com

New York Times tarafından “ülkenin en iyi caz ve akşam yemeği kulübü” olarak adlandırılan Blues Alley, Dizzy Gillespie ve Sarah Vaughan gibi uluslararası üne sahip sanatçılarını konuk etmiş bir geçmişe sahiptir. Bugün kulüp, Wynton Marsalis ve Kevin Eubanks dahil olmak üzere beğenilen sanatçılara düzenli olarak ev sahipliği yapıyor. Washington’un tarihi Georgetown bölgesinin kalbinde yer alan mekan, müşterilere 1920’lerin ve 30’ların caz kulüplerini anımsatan benzersiz bir ortam sunmaktadır. Kulüp haftanın yedi günü açıktır ve otantik Creole mutfağı, biftek ve deniz ürünleri yemekleri servis etmektedir.

SOUTH CAROLINA:

Jazz Corner

1000 William Hilton Pkwy, Hilton Head Island, SC 29928

thejazzcorner.com

2023’da 24. yılını kutlayan Jazz Corner, Güney Karolina’nın alçak bölgesinin doğal güzelliğinin ortasında, şık ama çekici bir mekanda muhteşem caz müziği ve gurme yemekler sunan bir Hilton Head dönüm noktasıdır. Merhum Caz müzisyeni ve tarihçisi Bob Masteller’ın bir hayali olan 99 kişilik Jazz Corner, yenilikçi Güney esintili yemekler ve lezzetli kokteyllerle zenginleştirilmiş birinci sınıf bir eğlence akşamının tadını çıkarmak için ideal bir ortamdır.

FLORIDA:

The Arts Garage

94 NE 2nd Ave, Delray Beach, FL 33444

artsgarage.org

Delray Beach’in sanatla dolu bu mekanı, Güney Florida topluluğuna zenginleştirici görsel ve sahne sanatları deneyimleri ve sanat eğitimi kursları sunuyor. Mekanın yıllık programlarının öne çıkan özelliklerinden biri, Stanley Jordan, Bria Skonberg, Emmet Cohen ve Tito Puente Jr. gibi sanatçıları sahneye getiriyor. Arts Garage’ın amacı, Latin cazından klezmer’e ve bluegrass’a kadar çeşitli kültürler ve deneyimler sunmaktır. Ziyaretçiler yerel sanatçıların resimlerini, heykellerini ve diğer eserlerini incelerken Güney Florida’nın en önemli müzisyenlerinden bazılarını dinleyebilmeleri için mutlaka ziyaret edilmesi gerekilen önemli mekanlardan bir tanesidir.

LOUISIANA:

Preservation Hall

726 St Peter, New Orleans, LA 70116

preservationhall.com

Preservation Hall, geleneksel New Orleans cazını onurlandırmak için 1961’de kuruldu. Fransız Mahallesi’nin tam kalbinde, St. Peter Caddesi’nde yer alan Preservation Hall mekanı, 100’den fazla yerel müzisyenden oluşan güncel bir koleksiyondan toplulukların yer aldığı, yılda 350 geceden fazla, akustik New Orleans Caz konserleri sunmaktadır. Büyüleyici bu mekan, her gece 45 dakikalık birden fazla performans sunar ve ziyaretçilere New Orleans’ın caz geçmişinin ruhlarıyla iletişim kurmaları için birçok fırsat sunar.

Snug Harbor

626 Frenchmen St, New Orleans, LA 70116

snugjazz.com

30 yılı aşkın bir süredir Snug Harbour, Crescent City’de makul fiyatlarla harika caz ve çok lezzetli yemekler sunmaktadır. Fransız Mahallesi’nin hemen dışında, Faubourg Mariginy’de bulunan 19. yüzyıldan kalma yenilenmiş bir vitrinin üç odasında yer almaktadır. Kolayca eğlenebileceğiniz bir gece için seçenekler çoktur: Konuklar restoranda yemek yiyebilir, barda birkaç kokteylin tadını çıkarabilir veya dinleme odasında Ellis Marsalis gibi yerel efsanelerin müziklerini dinleyebilirler.

TENNESSEE:

Rudy’s Jazz Room

809 Gleaves St, Nashville, TN 37203

rudysjazzroom.com

Otantik bir caz deneyimi sunan bu mekan haftanın yedi gecesi caz müziği ve ortak sahibi olan Michael Braden’ın Güney klasiklerini içeren bir menü ile izleyicileri buluşturuyor. Aynı zamanda Nashville’in caz sahnesinin merkez üssü haline gelip hem sanatçılar hem de ziyaretçiler için bir mıknatıs oldu. Mekan, ses tasarımcısı Michael Cronin tarafından titizlikle hazırlanmış muhteşem akustiği ile bölge çapında ünlüdür.

TEXAS:

Scat Jazz Lounge

11 W 4th St # 11, Fort Worth, TX 76102

scatjazzlounge.com

Tarihi Woolworth binasının bodrum katında yer alan Scat, zengin ahşap vurguları ve dekoratif kıvrımları yastıklı kırmızı perdelerle dekore edilmiş bir mekanla, aynı zamanda konforlu ve gösterişli bir atmosferde birinci sınıf caz sunuyor. Worth’s Sundance Square’de yer alan Scat, öncelikli olarak caza odaklanarak en iyi yerel, bölgesel ve ulusal yeteneklerden bazılarını sergilemektedir.

MIDWEST:

Illinois:

The Jazz Showcase

806 S Plymouth Ct, Chicago, IL 60605

jazzshowcase.com

1947’de kurulan, Chicago, Illinois’deki en eski tarihi caz kulübüdür. Cazın en büyük isimlerinden bazıları Showcase’de çaldı, bunlara yıllarca kulüpte yılbaşında sahne alan trompet sanatçısı Roy Hargrove da dahil. (Ahmad Jamal, üçlü albümü Chicago Revisited’ı 1992’de orada kaydetti.) Bugün, Caz kulübü, haftanın yedi gecesi canlı müzik sunan Chicago’da gelişen bir Caz kulübü olmaya devam ediyor. 12 yaş ve altı çocuklar için ücretsiz giriş ile ailelere yönelik Pazar matinesi de sunmaktadır.

The Green Mill Cocktail Lounge

4802 N Broadway, Chicago, IL 60640

greenmilljazz.com

1907’de kurulan ve Caz Çağı’nın tüm süslemelerini içeren, sofistike bir caz kulübüdür. Cazın geçmişinin ruhunu yansıtıyor. Bugün, Green Mill, haftanın yedi günü müzik sunmaya devam ediyor.

Constellation

3111 N Western Ave, Chicago, IL 60618

constellation-chicago.com

2013 yılında davulcu Mike Reed tarafından caz, doğaçlama ve çağdaş klasiğe odaklanarak progresif performans ve ileri görüşlü müzik sunmak amacı ile kuruldu. Kulüpte yer alan caz figürleri arasında trompet sanatçısı Avishai Cohen, davulcu Dave King ve piyanistlerden Kris Davis ve Craig Taborn yer alıyor. Mekan bu iddialı programa uyum sağlamak için, bir zamanlar Viyadük Tiyatrosu olan 7.000 metrekarelik alanı, iki performans alanı (50-75 ve 100-150 kişilik) ve tam bir bar yerini sunacak şekilde düzenledi.

MICHIGAN:

The Dirty Dog Jazz Cafe

97 Kercheval Ave, Grosse Pointe Farms, MI 48236

dirtydogjazz.com

2008’de kapılarını açan kulüp, caz müziği ve klasik bistro mutfağı için Orta Batı’nın ve dünyanın önde gelen kulüplerinden biri haline geldi. Detroit’li caz yıldızı Gretchen Valade (Mack Avenue Records’un sahibi) tarafından kurulan kulüp, samimiyeti, detaylara verilen özeni ve misafirperverliğini İngiliz tarzı bir pub’ın cazibesiyle birleştiriyor. Mekan düzenli olarak ABD’nin dört bir yanından caz efsanelerine, mevcut yıldızlara ve geleceğin harikalarına ev sahipliği yaparken, yönetici şef Andrei Neimanis’in lüks Amerikan klasiklerinden oluşan bir menü sunuyor.

MINNEAPOLIS:

Dakota Jazz Club

1010 Nicollet Mall, Minneapolis, MN 55403

dakotacooks.com

Twin Cities’de caz müzik için gidilecek bir mekandır ve dünyaca ünlü caz ve pop sanatçılarını bu mekanda sergiler. Kulüp ayrıca her mevsim değişen bir menü ile çiftlikten sofraya enfes yemekler sunmaktadır. Dakota, hormon içermeyen et ve yerel kaynaklı deniz ürünleri içeren menüye sahiptir. Caz yıldızları, bu kulübü düzenli olarak Midwest turlarında bir durak olarak seçiyor.

MISSOURI:

Ferring Jazz Bistro

3536 Washington Ave, St. Louis, MO 63103

jazzstl.org

20 yılı aşkın bir süredir Jazz St. Louis, St. Louis’de ve tüm bölgede cazın önde gelen mekanlarındandır. Wynton Marsalis, Diana Krall, Harry Connick, Jr. ve Al Jarreau dahil yüzlerce yerel ve ulusal üne sahip müzisyen, performans sezonunun bir parçası olarak her yıl sahneyi süsledi. Mekanın yakın zamanda yenilenmiş, son teknolojiye sahip Ferring Jazz Bistro’su, Saksafon sanatçısı Bob Mintzer tarafından “gezegendeki en iyi oda” olarak adlandırılan, tasarım ve akustik harikasıdır. Ayrıca lüks Amerikan yemeklerinden oluşan eksiksiz bir menü sunuyor.

COLORADO:

Dazzle

1512 Curtis Street, Denver, CO 80202

dazzledenver.com

Westword Magazine tarafından 15 yıl üst üste Denver’ın En İyi Caz kulübü olarak derecelendirilen Dazzle, Denver sanat sahnesinde canlı müzik ve mutfak temel öğesidir. Kulübün Baş Aşçısı Mario Godoy, Dazzle’ın uzun süredir deneyimli Aşçıları BJ Erickson ve Daron Edgar’ın yardımıyla yaratıcı mutfak konforunu getiriyor ve kahvaltı, brunch, öğle yemeği, akşam yemeği ve tatlılar için her yaşa hitap ediyor. Gelen konuklar bir yandan lezzetli yemekleri yerken , bir yandan da  mekanın uygun fiyatlarla klasik ve modern plaklar içeren küratörlüğünü yaptığı Vinil koleksiyonuna (Vinyl Collection) göz atabilir.

WEST:

California:

Yoshi’s

510 Embarcadero West, Oakland, CA 94607

yoshis.com

1972’de kurucusu ve adaşı Yoshie Akiba ve en iyi iki arkadaşına ait küçük bir Sushi barı olarak başladı. Sonraki 40 yılda, Yoshi’s kendisini dünyanın en saygın caz mekanlarından biri haline getirdi ve Bay Area’nın harika Japon mutfağı ve caz müziği için önde gelen konumu olarak ün kazandı. Bugün, Oakland’daki Jack London Square’in kalbinde 17.000 fit karelik bir alanı kaplayan, kaliteli ses sistemi ve tasarımıyla ödüllü 310 kişilik bir canlı performans mekanıdır. Menüde geleneksel Japon ve füzyon tarzı yemekler, eksiksiz bir bar ve seçkin kokteyller yer alıyor.

Bluewhale

123 Astronaut Ellison S Onizuka St #301, Los Angeles, CA 90012

bluewhalemusic.com

2009 yılının Aralık ayında açılan bluewhale, Los Angeles, Little Tokyo’nun kalbinde yer alan bir caz kulübü, sanat galerisi ve bardır. Caz vokalisti Joon Lee’nin buluşu olan bluewhale, hem genç hem de köklü en iyi yaratıcı müzisyenlerin en son projelerini sergilemek için gittikleri mekan haline geldi. Akustiği ile hem müzisyenler hem de hayranlar tarafından övülüyor. Bar, özenle seçilmiş viskiler, klasik ve modern kokteyller ve fıçıda olan biralar dahil olmak üzere harika bir içecek seçenekleri sunuyor.

Catalina Caz Bar & Grill

6725 Sunset Blvd, Los Angeles, CA 90028

catalinajazzclub.com

Tarihsel olarak kulüp, Dizzy Gillespie, Art Blakey ve Ray Brown gibi cazın en büyük isimlerinden bazılarını konuk etti. Bugün, eski dönemleri hissettiren dekoruyla mekan caz müziğini mükemmel bir akşam yemeği menüsü ile birleştirmeye devam ediyor. Stevie Wonder, Chick Corea ve diğer L.A. müzik ünlüleri seyirciler arasında ve sahnede yer aldılar.

The Baked Potato

3787 Cahuenga Blvd, Studio City, CA 9160

thebakedpotato.com

1970’ten beri harika müzisyenleri sahnesinde konuk eden kulüp,  müziği ve harika yemeklerin rakipsiz birleşimi ile dünyanın dört bir yanından sanatçıları ve dinleyicileri kendine çekiyor. Her gece caz yelpazesinden eşsiz müziklerin yer aldığı konserler düzenlenmektedir. Müşteriler, akçaağaç jambonu, mısır ve ananas dahil olmak üzere herhangi bir şekilde fırında patates sipariş edebilirler.

WASHINGTON:

The Triple Door

216 Union St, Seattle, WA 98101

thetripledoor.com

The Triple Door’a ev sahipliği yapan tarihi Mann binası, aslen 1926’da açılan bir vodvil evi olan Embassy Theatre’a ev sahipliği yapıyordu. Rick ve Ann Yoder 1999’da tarihi binayı satın aldıklarında yenileme planları basitti. Samimi ve rahat bir alan yaratmak sanatçıları izleyicilerine bağlayacaktı. Bugün, kulüp, Seattle caz sahnesinde sesi, aydınlatması, atmosferi, misafirperverliği ile bölge çapında tanınan bir mekandır. Menüsünd ise yerel menülere ve  Pasifik Kuzeybatı deniz ürünlerine öncelik veren, kulübün kardeş restoranı Wild Ginger’dan ödüllü Güneydoğu Asya yemekleri yer almaktadır.

Sizlere caz müziğine giden yol haritamızı sunduk. Şimdi ise yazımda bahsetmiş olduğum New York’ta bulunan Blue Note Jazz Club’a her daim gelen, 2021 yılında aramızdan ayrılan  Amerika’lı caz piyanisti Chick Corea’nın en iyi şarkılarının yer aldığı listeyi dinleyebilmeniz için sizlerle buluşturuyoruz. Keyifli dinlemeler.

Chick Corea Best Songs-Chick Corea GREATEST HITS (FULL ALBUM)

Biyopolitika ve Biyoiktidar nedir ve Türkiye’de bu kavramların varlığından söz edilebilir mi?

//
856 views
2 mins read
Biyopolitika ve Biyoiktidar nedir ve Türkiye'de bu kavramların varlığından söz edilebilir mi?

Biyoiktidar terimi, Fransız düşünür Michel Foucault tarafından ortaya atılmış ve onun felsefi çalışmalarının bir parçası olarak geliştirilmiş bir kavramdır. Foucault, biyoiktidarı, modern toplumlarda iktidarın biyopolitika adını verdiği bir mekanizma aracılığıyla yaşamın üzerinde kurduğu bir tür iktidar biçimi olarak tanımlamıştır.

Foucault’ya göre, biyoiktidar, geleneksel iktidar biçimlerinden farklı olarak, bireylerin bedenleri, sağlığı, üreme yetenekleri ve diğer biyolojik özellikleri gibi yaşamın biyolojik yönleri üzerinde etki kurar. Biyoiktidar, toplumun genel refahı, nüfus kontrolü, sağlık, eğitim gibi alanlarda görünür hale gelir. Foucault’ya göre, biyoiktidar, disiplin ve düzenleme mekanizmaları aracılığıyla bireyleri yönetme ve kontrol etme eğilimindedir.

Biyoiktidarın felsefi analizi, iktidarın toplumsal yapıda nasıl işlediği, bireylerin üzerinde nasıl etkiler yarattığı ve iktidarın biyopolitika aracılığıyla nasıl genişlediği gibi konuları ele alır. Foucault, biyoiktidarın modern toplumların yönetim biçimini dönüştürdüğünü ve bireylerin yaşamıyla daha yakından ilişkilenen bir iktidar biçimi olduğunu vurgular.

Politik yorum açısından, biyoiktidar kavramı, iktidarın toplumsal ve politik süreçlerde nasıl işlediğini anlamak için bir araç olarak kullanılır. Biyoiktidarın politik etkileri, devletin ve diğer güç merkezlerinin bireylerin yaşamına müdahale etme yetkisi ve bu müdahalelerin geniş kapsamı üzerine odaklanır. Biyoiktidar, nüfus politikaları, sağlık politikaları, gözetim mekanizmaları ve biyopolitikaların diğer yönleri gibi politika alanlarında etkili olabilir.

Ancak biyoiktidar kavramının politik yorumu tartışmalıdır ve farklı düşünürler arasında çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Bazı eleştireller, biyoiktidarı baskıcı ve kontrolcü bir iktidar biçimi olarak görürken, diğerleri toplumsal düzeni koruma ve refahı artırma gibi amaçlarla kullanılabileceğini savunurlar. Bu nedenle, biyoiktidarın politik yorumu, farklı ideolojik ve teorik perspektiflere göre değişebilir.

Biyoiktidar kavramı, genel olarak modern toplumlarda gözlenen bir iktidar biçimini tanımlar. Bu nedenle, Türkiye gibi bir modern toplumda da biyoiktidar mekanizmalarının varlığından söz edilebilir. Türkiye’de biyoiktidar politikaları, bireylerin yaşamın biyolojik yönleri üzerindeki etkilerini ve yönetimini içeren politika alanlarını kapsayabilir.

Türkiye’de sağlık politikaları, nüfus kontrolü, eğitim sistemi, sosyal güvenlik mekanizmaları gibi alanlarda biyoiktidarın etkileri görülebilir. Örneğin, sağlık politikaları ve sağlık hizmetlerinin düzenlenmesi, bireylerin bedenleri ve sağlıkları üzerindeki etkileri açısından biyoiktidar mekanizmalarını içerebilir. Aynı şekilde, nüfus politikaları da biyoiktidar politikalarının bir parçası olabilir, bu politikalar doğurganlık, aile planlaması ve nüfusun düzenlenmesi gibi konuları içerebilir.

Bununla birlikte, Türkiye’deki biyoiktidar politikalarının doğası ve etkileri hakkında tartışmalar olabilir. Biyoiktidar politikalarının ne şekilde uygulandığı, hangi amaçlarla kullanıldığı ve bu politikaların hangi grupları etkilediği gibi konular, farklı bakış açılarına ve analizlere göre değişebilir. Biyoiktidar politikalarının insan hakları, kişisel özgürlükler ve demokratik değerlerle uyumlu olup olmadığı gibi konular da tartışmalı olabilir. Bu nedenle, Türkiye’de biyoiktidar politikalarının varlığı ve etkileri hakkında derinlemesine bir değerlendirme yapmak için daha ayrıntılı ve kapsamlı bir inceleme gerekmektedir.

1 … 4 5 6 7 8 … 223

Hakkımızda

Amerika Gazetesi, Amerika toplumu ve Türk toplumunun ortak hafızası olarak hizmet veren sivil ve gönüllü bir kuruluştur. Amerika Birleşik Devletleri özelinde haber, yayın ve tarihi/kültürel paylaşımlar yapmaktadır. Türk ve Amerikan ilişkilerini, dostluğunu, iş birliğini ve tarihsel birlikteliğini geliştirmeyi amaçlayan bağımsız bir kuruluştur.

Berkeley InstItute

Berkeley Enstitüsü, Uluslararası Politika, İstihbarat ve Ekonomik alanalrında araştırma ve raporlama yapan bağımsız bir düşünce kuruluşudur. Berkeley Enstitüsü siyaset, istihbarat ve ekonomi alanlarında araştırmalar yapmakta ve bu konularda bilimsel çalışmalar üretmektedir.

Amerika Gazetesi

Copyright 2023. All rights reserved.
Haber Oku
Tidings Globe