Arapça, korunmuş, hıfzedilmiş anlamına bir kelime. Allah’ın söz, iş ve istekte kendisine karşı gelmekten koruduğu kişiye denir. Bu gibi kişiler, Allah’ın rızasına uygun düşmeyen bir laf söylemez, herhangi bir iş yapmaz. İstediği de, Allah’ın rızasına uygunluk arzeder. Kâşânî’nin yaptığı bu tarifle, günahtan ma’sum olan peygamberlerin durumu farklılık arzeder. Peygamberler ma’sum iken, velîler mahfuzdur denir. Ma’sum olan, Allah tarafından günaha girmekten korunması garanti altına alınmış iken, bu tam garanti veli için geçerli değildir. Bir gün biri, Cüneyd’e, “ey Cüneyd! Bir veli zina yapar mı?” diye sordu. Cüneyd bir süre tefekküre daldıktan sonra şu cevabı verdi: “Ve kâne emrullahi kaderan makdûrâ” Yani Allah diledi ise yapar, cevabını verdi: Yine bu açıdan olmak üzere, Peygamberler su-i hatimeden emin iken, velîler emin değildirler.