“Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Bakara, 2/261)
Yüce Rabbimiz, bizlere verdiği mal ve servetlerden ihtiyaç sahiplerine vermemizi ister ve teşvik eder. Allah hiçbir şeye muhtaç olmadığı için hiç kimsenin harcama-sına da ihtiyacı yoktur. Az veya çok sahip olduğumuz dünya mal ve servetlerinden muhtaçlara vermeye bizim ihtiyacımız vardır. Fakir, muhtaç ve darda kalanlara yar-dım etmek ve böylece cömertlikte bulunmak bizlere ayrı bir manevi haz ve mut-luluk kazandırır. Bir başkasını sevindirmek ve yüzünü güldürmek ayrı bir huzur vesilesidir. Hayır, infak ve cömertlik yapmak suretiyle mallarını Allah yolunda har-cayanlara yüce Allah ayrı mükâfatlar verecektir. Rabbimiz, cömert, geniş yürekli, eli açık olanları sever. Zira o cömerttir. Cömertler cennete yakındır. Allah, cimrileri sevmez. Cimriler de cennetten uzaktır.
Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla kişinin kendi servetinden harcamada bulunması, ihtiyaç sahiplerine aynî ve nakdî yardım etmesi demektir. Buna infak denir. İnfak hem farz olan zekâtı hem de gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı içerir. Sahip olduğumuz servetin gerçek sahibi Allah’tır. O’nun bize emanet olarak verdiği bu servetten başkalarına vermemiz gerekir. Kur’an’da Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde olan muttaki müminlerin özellikleri sayılırken bunlar arasında infak da zikredilir (Bakara, 2/2–3).
İnfâk ve tasadduk gösterişten uzak, yalnız Allah rızası için yapılmalı; infâkta bulunan kimse, infâkta bulunduğu kişinin onurunu zedeleyecek davranışlardan ka-çınmalı, malın iyisi ve kalitelisinden vermeli; verirken özellikle gerçek ihtiyaç sahip-lerini arayıp bulmalıdır (Bakara, 2/261–274).
Varlıklı Müslümanların mallarında yoksulların hakları vardır. Bu durum zengin-lerin, ihtiyaç sahiplerine yardım yapmakla yükümlü olduğunu gösterir. Sevgili Pey-gamberimizin hadislerinde aile fertleri için yapılan harcamalar da infak kavramıyla ifade edilir. Ve bu tür harcamaların sadakaların en hayırlısı olduğu belirtilir (Müsned, V/277; Müslim, “Zekât”, 38-39). Kur’an’da genellikle iyiliklerin sevabı bire on olarak gösterildiği halde Allah yolunda infakın sevabı bire yedi yüz olduğu bildirilmiştir (Bakara, 2/261). Bu, infakın Allah katındaki değerini gösterir.
Kişinin kendi ihtiyaçları veya akrabalarının ihtiyacı başta olmak üzere, kamu ya-rarına harcanan şeyler Allah yolunda harcanmış demektir. Yüce Rabbimizin keremi, ihsanı boldur, cömerttir. O her şeyi bilir. Bizler Allah yolunda harcarken ne kadar samimi ve gönülden olursak O’nun bizlere vereceği mükâfat da o denli büyük ola-caktır. Bizler, bir tohumdan yedi sekiz yüz tane çıkaran Rabbimizin, yapılan iyilik-leri de yedi yüz misli ile mükâfatlandıracağını kesinlikle bilmeliyiz. Yüce Rabbimiz yaptığımız amellerde ihlâs ve samimiyet arar. Sırf kendi rızası için yapılan iyilikleri ve hayırları da elbette en iyi o bilir. Mallarını Allah için içtenlikle seve seve verenlerin hak ettikleri mükâfatı eksiksiz olarak verir, hatta bu gibi kullarını kat kat fazlasıyla ödüllendirir. Yüce Rabbimiz, lütfu, ikramı, bağışlaması bol olandır. O’nun ihsanına ve lütfuna sığınarak O’nun yolunda infakta bulunmaya gayret etmeliyiz.