Bilinen en eski kadın düzyazı yazarı, bir rahibin karısı olan ve 1676’daki bir Kızılderili katliamında Kızılderililerin elinde geçirdiği 11 haftalık sürenin hikayesini açık ve duygulu bir biçimde anlatan Mary Rowlandson’dur. Aynı John Williams’ın The Redeemed Captive (Geri Alınan Tutsak, 1707) başlıklı bir katliamın ardından Fransızlar ve Kızılderililer tarafından iki yıl boyunca tutsak edilmesini anlatan kitabı gibi, bu kitap da hiç şüphe yok ki, Kızılderili karşıtı duyguları alevlendirdi.
Kadınların ürettiği böyle yazılar genellikle özel bir eğitim gerektirmeyen, evcil hikayelerdir. Kadın edebiyatının rahat gerçekçiliğinden ve sağduyulu espri anlayışından yararlandığını söyleyebiliriz; kuşkusuz, Sarah Kemble Knight’ın 1704’de yalnız başına ve korkusuzca Boston’dan New York’a ve tekrar geriye yaptığı gezinin Journal’i (Günlük) (1825’de yazarın ölümünden sonra yayınlanmıştır) Püriten yazıların barok karmaşıklığından kurtulmuştur.