Hiyle, tuzak anlamında Arapça bir kelime. Allah’a isyan yolunda olmakla birlikte, nimetlerin devam etmesi. Veya su-i edeb üzere olmakla birlikte Allah’ın nimetlerinin kesilmemesi, yerli yersiz keramet gösterisine kalkışmak. Kur’an-ı Kerim’de Allah, “Nefsinizi tezkiye ediniz, hanginizin takva sahibi olduğunu, Allah çok iyi bilir” (Necm/32). “Onlar tuzak kurarlar, Allah da kurar, halbuki Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır” (Al-i imran/54). “Onlar bir tuzak kurarlar, halbuki onların farkına varmadıkları şekilde, biz de tuzak kurmaktayız” (Nemi/50). Peygamberler, makamlarının yüksekliklerine rağmen Allah’ın mekrinden korkarlar. Mekr, açıkta görünenin aksine, gizli kalan bir durumdur. Bunun ne olduğundan, kimse emin ve ma’lumat sahibi değildir. Cahil kimseler, sâhib olduğu iman ile gurura kapılır. Kendini kurtuldum sanır, amelinin kabul edilip edilmediğini düşünemez. Allah, onun düşündüğünün zıddına bir hüküm sahibidir. işte bunları düşünecek olursak, hangi halde olursak olalım, gereğinden fazla güven hissine kapılmamak gerekir. Ancak Allah’dan ümitvâr olmamak da günahtır. Bu durumda bir kulun, Allah karşısında hafv ve recâ arasında (korku ve ümit) duygularla dolu olması gerekir.