“Arş’ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ederek tespih ederler, O’na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağışlanma dilerler: Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru. Ey Rabbimiz! Onları da, onların babalarından, eşlerinden ve soylarından iyi olanları da, kendilerine vaat ettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin. Onları kötülüklerden koru. Sen o gün kimi kötülüklerden korursan, ona rahmet etmiş olursun. İşte bu büyük başarıdır.” (Mümin, 40/7-9)
Melekler ibadet etmekle yükümlü olan nuranî varlıklardır. İnsan da Allah’a iba-detle yükümlü bir varlıktır. Nasıl insan kendi yakınları için iyilik ister, dua ederse; melekler de insanlar için hayırlı işlerde olduğu sürece insanların iyiliği için dua ederler. Bu husus hadis-i şeriflerde de açıklanmaktadır: “Bir kimsenin camide cemaatle kıldığı namaz, işyerinde ve evinde kıldığı namazdan yirmi küsur derece daha sevaptır. Şöyle ki bir kişi güzelce abdest alır, sonra başka hiçbir maksatla değil, sadece namaz kılmak üzere camiye gelirse, camiye girinceye kadar attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir ve bir günahı bağışlanır. Camiye girince de, namaz kılmak için orada durduğu sürece, tıpkı namaz kılıyormuş gibi sevap kazanır. Biriniz na-maz kıldığı yerden ayrılmadığı, kimseye eziyet etmediği ve abdestini bozmadığı müddetçe melekler:
Allahım! Ona merhamet et! Allahım! Onu bağışla! Allahım! Onun tövbesini kabul et! diye ona dua ederler.” (Buhârî, Salât, 87)
Ebü’d Derdâ (r.a)’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Bir müslümanın, yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı dua kabul olunur. Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek ona, ‘duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin’ diye dua eder.” (Müslim, “Zikir”, 87-88)
Ümmü Seleme (r. anhâ)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.s), (vefat et-miş olan) Ebû Seleme’nin yanına girdi. Tam bu sırada Ebû Seleme’nin aile fertle-rinden bazıları bağıra çağıra ağlamaya başladılar. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s); “Kendinize hayırdan başka bir şeyle dua etmeyin. Çünkü melekler dualarınıza ‘âmin’ der-ler” buyurdu. Sonra şöyle dua etti:
“Allah’ım! Ebû Seleme’yi bağışla. Derecesini hidayete ermişler seviyesine yükselt! Geri-de bıraktıkları için de sen ona vekil ol! Ey âlemlerin Rabbi! Bizi de onu da bağışla! Kabrini genişlet ve nurla doldur!” (Müslim, “Cenâiz”, 7) Hz. Ali (r.a.)’den; rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi şöyle buyururken işittim, demiştir:
“Bir Müslüman, hasta olan bir Müslüman kardeşini sabahleyin ziyarete giderse, yetmiş bin melek akşama kadar ona rahmet okur. Eğer akşamleyin ziyaret ederse, yetmiş bin melek onun için sabaha kadar istiğfar eder. Ve o kişi için cennette toplanmış meyveler de vardır.” (Tirmizî, “Cenâiz” , 2)
Ne mutlu Allah’ın rızasını, insan ve meleklerin duasını kazananlara.