(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.” (Bakara, 2/195)
Âyette yer alan ve diğer âyet-i kerimelerde de geçen “infak” kelimesi, kişinin Allah’ın rızası ve hoşnutluğunu kazanmak amacıyla mal ve servetinden O’nun yo-lunda harcama yapmasını, ihtiyaç sahiplerine aynî ve nakdî yardımlarda bulun-masını ifade etmektedir. Bu yönüyle infak; hem farz olan zekâtı hem de gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı kapsamaktadır. Hadislerde ise, diğer harcamaların yanı sıra, aile fertleri için yapılan harcamalar da infak kavramıyla ifade edilmekte ve bu tür harcamaların, sadakaların en hayırlısı olduğu belirtilmektedir (Müsned, V/277; Müslim, “Zekât”, 38-39).
Yüce Allah, bu âyet-i kerimesiyle insana, sahip olduğu maddî imkânlarından, âhiret mutluluğunu da elde etmesine vesile olabilecek hayır yollarına harcama yapmasını emretmektedir. Bu bakımdan İslam bilginleri, Allah rızasına dayanması şartıyla; ülkenin savunulması, okul, cami, hastane, yol, köprü, çeşme, bakımevleri gibi toplumsal hizmet ve hayır müesseselerinin kurulması ve güçlendirilmesi, yok-sulların desteklenmesi, hac hizmetlerinin yerine getirilmesi; hatta tabiatın korunup geliştirilmesine kadar çeşitli hizmetler için yapılan her türlü harcamayı Allah yo-lunda infak (harcama) olarak değerlendirmişlerdir. Ayrıca âyetin devamında “Ken-di kendinizi tehlikeye atmayın.” buyrularak bir bakıma, cimrilik yapmak suretiyle, gerek ülke savunması ve güvenliği, gerekse dinî ve sosyal yapı için son derece önem arz eden bu tür hizmet ve harcamalardan kaçınmanın, Müslüman bireyler ve toplumlar için maddeten ve manen büyük bir tehlike teşkil edeceğine dikkat çekilmektedir (Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, D.İ.B. Yay., I/200-201).
Âyetin sonunda da, özelden genele doğru Müslümanlar ihsanda bulunmaya çağrılmakta, ihsanda bulunan muhsinleri Allah’ın sevdiği bildirilmekte, böylece Müslümanlar, muhsin sıfatına sahip olmaya teşvik edilmektedir.
“Muhsin ise”; ihsan eden, iyilikte bulunan, güzel düşünüp güzel davranan, sö-zün güzelini söyleyen ve yaptığı her şeyi en güzel bir biçimde yapan demektir. Muhsin olan yüce Allah; yarattığı her şeyi en güzel bir şekilde yapmış (Bk. Secde, 32/7; Teğabûn, 64/3), kullarına ihsanda bulunmuş, muhsinleri sevdiğini bildir-miş (Bakara, 2/195 ); kullarından da birbirlerine ihsanda bulunmalarını istemiştir. Kur’an-ı Kerim’inde, “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana baba-ya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arka-daşa, yolcuya, elinizin altındakilere ihsanda bulunun (iyilik edin/iyi davranın). Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez” (Nisâ, 4/36), “Allah’ın sana ihsanda bu-lunduğu gibi sen de ihsanda bulun.” (Kasas, 28/77) buyurarak; insanlardan, kendisine kulluğun yanı sıra, başta ana-baba olmak üzere topumun diğer bütün kesimlerine ihsanda bulunmalarını istemiştir.
“İhsan” ise genel olarak başkalarına iyilikte bulunmak, yardım etmek, yaptığı işi iyi, güzel ve kaliteli yapmak, güzel düşünüp güzel davranmak, sözün güzelini söylemek gibi anlamlarda kullanılmaktadır (Bk. Mustafa Çağrıcı, İhsan Md. DİA, (XXI/544-545). Sevgili Peygamberimizin “Cibrîl hadisi” olarak bilinen hadislerinde de; “İhsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmendir; çünkü sen O’nu görmesen de O seni görmektedir.” şeklinde tanımlanmaktadır.
Buna göre ihlâs ve ihsan bilincine sahip olan ve Kur’an’ın ifadesiyle “Muhsin” olan kullar; Allah’a karşı derin bir saygı, bağlılık ve itaat göstererek; yaptıkları her işi, söy-ledikleri her sözü, her an ‘Allah ile beraber olma’ şuuru içerisinde ihsan standardına uygun olarak yaparlar. İbadetlerinde, iş ve icraatlarında, kazançlarında, harcamala-rında, oturuşlarında, kalkışlarında, konuşmalarında, susmalarında ve insanlarla olan ilişkilerinde; “Allah beni görüyor, yaptıklarımı biliyor” inanç ve düşüncesiyle hareket eder, her şeyin en iyisini ve en güzelini ortaya koymaya çalışırlar.
İşte yukarıda meallerini verdiğimiz âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde müminle-re özetle şu mesajlar verilmektedir:
Ey müminler! Allah rızası için infakta, harcamada bulunun. Sakın cimrilik edip, malî ve bedenî görevlerinizi ihmal ederek dünyada ve âhirette kendi kendinizi teh-likeye atmayın. Allah yolunda harcamayı ve diğer işlerinizi en güzel biçimde yapın. İnsanlara ve diğer canlı mahlûkata iyilik edin. Hep güzel düşünüp, güzel davranın. Sizden istenen ihsandır. Çünkü Allah ihsanda bulunan muhsin kullarını sever.