“(Ey Muhammed!) Münafıklar sana geldiklerinde, ‘Senin, elbette Allah’ın peygamberi olduğuna şahitlik ederiz’ derler. Allah senin, elbette kendisinin peygamberi olduğunu biliyor. (Fakat) Allah o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder.” (Münâfikûn, 63/1)
Sûreye ad olan “Münâfikûn” kelimesi, ilk âyette zikredilmekte olup, sûrede mü-nafıklar hakkında önemli bilgi ve tasvirlere yer verilmektedir. Münafıkların görü-nüşlerine aldanmamaları ve sinsi faaliyetlerine karşı uyanık davranmaları konusun-da Müslümanlar uyarılmaktadır. Ayrıca münafıkların bu tutumlarını sürdürmeleri hâlinde kendi aleyhlerine olacağı da ikaz edilmektedir.
Arapçada, tarla faresi veya Arap tavşanı denilen hayvanın iki yuvası vardır. Bun-lardan dışarıdan bilinmeyen, gizli ve tavanı yeryüzüne yakın olan yuvasına nafika, bilinen yuvasına ise kasia denilir. Bu hayvan tehlike hissederse hemen tavanı yüzeye yakın olan nâfıkanın tavanını delerek kasiaya kaçar. Münafıklar da buna benzediği için nifak, münafık kelimeleri bu kökten gelmiştir. Kur’an’da, kalben inanmadığı halde inanmış gibi görünen, inanç ve davranışlarında ikiyüzlü olanlara münafık, bu durumda olmaya da nifak denir.
Münafıklar, zahiren Müslüman görünmeleri ve Müslüman gibi kabul edilmele-rinin avantajlarını menfaatlerine kullandıklarından, Müslümanlar için açıktan düş-manlık edenlere göre daha tehlikeli olmuşlardır. Bu sebeple Kur’an ve hadislerde münafıkların özellikleri ve verebilecekleri zararlar genişçe açıklanmış, bu konuda daha dikkatli olmak için müminler uyarılmıştır.
Nifak, “kalpte olursa küfür, amelde olursa suçtur” (Kurtubî, VIII/212). Bu nedenle nifak hâli itikâdî ve amelî olmak üzere iki gruptur:
- İtikadî Nifak: Dünyada iken müslüman muamelesi görüp, âhirette inançsızlığı kanıtlanınca cehennem ateşinin en aşağı kısmında (Nisâ, 4/145) kalacak nifak hâli. “Asıl münafıklık akidenin hilafına imanda mürâîliktir” (Elmalı, VII, 4997).
- Amelî Nifak: Bazı yönlerde itikadî nifaka kısmen benzemekle beraber, inanç-larında açık bir nifak bulunmayan müslümanların durumu amelî (ahlakî) nifakı vurgulamaktadır.
“Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, vaat ettiğinde vaadinden döner, kendisine bir şey emanet edildiğinde emanete hıyanet eder” (Tirmîzî, “Îman”, 14) hadisi vb. hadisler itikadî nifaka yaklaşılmaması için alınan tedbirler ve tenbihler mahiyetinde emirlerdir. Zira amelî nifak çoğalınca müslümanın itikâdî nifaka yaklaşma tehlikesi doğabilir (DİA.,XXXI/565-569).
Kur’an’da itikadî bakımdan insanlar mümin, kâfir ve münâfık olmak üzere üç gruptur (Bakara, 2/1-20). İnsanların en kötüsü ve ikiyüzlüsü olan münafıkların ana özelliklerine gelince:
Münafıklar samimiyetsiz ve fesatçıdırlar; Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da on-ların çabalarını başlarına geçirir. Namaza kalktıklarında tembel tembel kalkarlar. İn-sanlara gösteriş yaparlar. Küfür ile iman arasında bocalayıp dururlar (Nisâ, 4/142-143). İnsanları Allah yolundan döndürmek için yalan yere yemin ederler (Mücadele, 58/14; Münâfikûn, 63/2). “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde; “ıslah edicileriz” (Bakara, 2/9-13) derler. “İnsanların inandıkları gibi inanın”, denilince; “biz de o akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler, “inananlarla yan yana gelince de; “sizinle beraberiz” derler. Fakat şeytanlarıyla yalnız kalınca; “biz onlarla alay ediyoruz” derler (Bakara, 2/13-15).
Münafıklar, menfaatperesttirler. Allah’ı unutup cimrilik yaparlar. Allah’a kötü zanda bulunan erkek ve kadın münafıklar, birbirlerinin tamamlayıcılarıdır (Fe-tih, 48/6). Onlar ebedî cehennemliktirler (Tevbe, 9/67-69). Sıkışınca fitneye düşerler (Ankebût, 29/10), felâketin kendilerine çarpmasından korktuklarında, aralarında fı-sıldaşırlar (Mâide, 5/52-53). Olayların akışı kendi lehine ise, koşarak Peygamberimi-ze gelip (Nûr, 24/49); “Allah’a, Peygamber’e inandık, itaat ettik” derler, (Nûr, 24/47; Münâfikûn, 63/1); diğer taraftan Hz. Peygamber’e isyanı, düşmanlığı fısıldaşırlar (Mücâdele, 58/9-10). Münafıkların durumu tıpkı şeytanın durumu gibidir (Haşr, 59/16). Bunlar zâhiren iman etmiş ancak kalpleriyle kâfir olanlardır (Münâfikûn, 63/3).
Müslümanlar arasında hayâsızlığın yayılmasını isterler (Nûr, 24/19); kötülük ya-pınca sevinirler, yapmadıkları şeylerle övünürler (Âli İmrân, 3/188). Ayetlerle alay ederler (Nisâ, 4/140). İslam toplumunda yalan-yanlış haber yayarlar (Ahzâb, 33/60-61).
Özellikleri anlatılan münafıklar hakkında Kur’an’da Allah, Peygamberimize; “On-ları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. On-lar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar.” (Münâfikûn, 63/4); “O münafıklara bağışlama dilesen de, dilemesen de onlar için birdir. Çün-kü Allah, fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez.” (Münâfikûn, 63/6) buyurmaktadır.