“Onlar, ‘Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle’ diyenlerdir.” (Furkân, 25/74)
Yüce kitabımız Kur’an, peygamberlerimizin (Allah’ın selamı onların üzerine ol-sun); “Müslüman” (Bakara, 2/128), “temiz” (Âl-i İmran, 3/38), “namazı dosdoğru kılan” (İbrahim, 14/40) ve “salih” (Ahkâf, 46/15) bir “nesil/zürriyet” isteklerini ve dualarını biz-lere örnek olmak üzere nakletmektedir.
Elbette biz Rahman’ın kulları da “göz aydınlığımız olacak eşlerimizin ve nesil-lerimizin” olmasını arzu ederiz. Bunun gereği olarak da eş ve çocuklarımızın da kendimiz gibi Rahman’ın yolunda olmasını çok önemseriz. Çünkü “Ey iman edenler!
Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…” emriyle bunlardan birinci derecede sorumlu olan bizleriz.
Şüphesiz sadece “kavli dua” etmekle yani dilimizle istemekle bunları elde etme-miz mümkün değildir. Bunun için karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı mutlu bir aile yuvasının kurulması ve çocuklarımızın eğitim ve terbiyesi konusunda baştan itiba-ren uyulması gereken dinî ölçülere yani “fiilî duaya” da titizlikle uymamız gerekir.
Erkek olsun kız olsun bir Müslüman evlenmek istediği zaman, anne babaları-nın da öncülüğünde, öncelikle İslam terbiyesini almış, iffetli biriyle evlenmeye çaba göstermeli, hayat arkadaşını seçerken güzelliğinden, soyundan ve zenginliğinden daha çok, dindarlığına ve iyi ahlak sahibi olmasına dikkat etmelidir. Peygamberimiz (s.a.s)’in özellikle kadınlarda aranmasını tavsiye ettiği
“Nikâh”, 2) bu ölçülerin erkekte de aranmasına bir engel yoktur. Hadiste özellikle kadının zikredilmesinin “yuva ve çocuklar üzerindeki temel etkisini vurgulamak” maksadıyla olduğunu düşünmemiz yanlış olmaz.
Evlenmek isteyen kadın ve erkeğin birbirlerini görüp beğenmeleri (Ebu Dâvûd, “Nikah”, 18; Tirmizî, “Nikah”, 5) ve kendi istek ve hür iradeleriyle evlenmeye karar ver-meleri de dinimizin tavsiye ettiği diğer önemli bir husustur.
Böylece cüzî irademizi İslami ölçülere uygun bir şekilde kullandıktan sonra ge-rek mutlu bir yuva kurabilmemiz ve gerekse kurulan yuvayı mutlulukla devam etti-rebilmemiz için dua edip Allah’tan yardım istememiz de mutlaka gereklidir. Çünkü eşler arasındaki sevgi ve merhameti var eden O’dur (Rum, 30/21).
Dinimize göre dünyaya gelmelerine sebep olduğumuz her çocuk, aile için yeni bir mutluluk ve sevinç kaynağı olduğu kadar bize yeni sorumluluklar da getirir. İslamiyet bu hususta birinci derecede babayı sorumlu tutar (Tahrim, 66/6). Anne de bu sorumluluğa ortaktır.
Çocuklarımızın beslenme, barınma, giyim ve sağlık gibi maddî ve bedensel ihti-yaçlarını helal yollarla ve gücümüze göre en güzel şekilde karşılamamız başta gelen görevimizdir.Çocuklarımıza sevgi ve şefkat göstermemiz, tahsil terbiye ve meslekî eğitimlerini yaptırmamız da onların “Gözlerimizi aydınlatacak bir nesil” olmaları için çok önemlidir.
Bunları yaparken çocuklarımızın sadece maddi ihtiyaçlarını karşılamakla yetin-meyerek, ruhi ihtiyaçları olan dinî eğitim ve terbiyelerini de asla ihmal etmeyelim; küçük yaşlardan itibaren başlatacağımız iman, ibadet, ahlak ve sosyal terbiyeleriyle birlikte, haram-helal, günah-sevap şuurunu da geliştirelim.
Çocuklarımızın sevgiye, bizlerden göreceği iyi örneklere ve açıklayıcı doğru bilgilere ihtiyaçları vardır. Özellikle dinî terbiye ve eğitimlerinde 12-15 yaşından önceki dönemde, ruh/beden gelişimlerini ve henüz dinen yükümlülük çağında ol-madıklarını da göz önünde bulundurarak, eksik ve hatalarını korkutucu, ürkütücü, emredici ve dinimizden soğutucu şekilde değil, özendirici bir yolla gidermeliyiz.
Çocuklarımızın dinî inanç ve değerleri öğrenmesi, ihtiyaç duyduğu bütün ahlaki faziletleri, sosyal davranışları kazanması, ruh ve beden bakımından sağlıklı, ayrıca sanat ve hüner sahibi olabilmesi; yapılması gerekenleri “zamanında ve doğru şekil-de” yapmamıza sıkı sıkıya bağlıdır. Unutmayalım ki “ağaç yaş iken eğilir”.
Bu görevlerimizi yerli yerinde ve zamanında yerine getirdiğimiz takdirde ciğer pa-relerimiz olan çocuklarımızın eğitim ve terbiyesini başarıya ulaştırabilir ve arkamızda bize göz aydınlığı, vatanımıza ve milletimize de yararlı bir nesil bırakabiliriz.