“Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Nisa, 4/148)
Yüce Allah, bizleri ihtiyaç duyacağımız maddi ve manevi pek çok meziyet ve ka-biliyetlerle donatmıştır. Bu meziyetlerden birisi de konuşma ve söz söyleme özelli-ğimizdir. Şüphesiz konuşma ve söz söyleme kabiliyeti Allah tarafından bize verilmiş önemli bir nimettir. Bu nimet sayesinde çevremizdeki insanlarla iletişim kurarız, sorunlarımızı çözeriz. Birbirimize sevgimizi, saygımızı sunar, duygu ve düşüncele-rimizi açarız. Bu sayede insanlar arasında sevgi tohumları yeşerir, hayat daha güzel ve yaşanılır hâle gelir.
Ne var ki, bu özelliğimizi olumlu ve doğru kullanmadığımız zaman hem kendi-mizi ve hem de içinde yaşadığımız toplumu huzursuz ve mutsuz edebilir, içinden çıkılmaz sorunlarla karşı karşıya bırakabiliriz. Bu nedenle konuştuğumuz şeylere ve konuşma üslubumuza çok dikkat etmeliyiz. Konuşurken kullandığımız sözcükleri özenle seçmeliyiz. Yanlış anlaşılabilecek, kötüye çekilebilecek, huzursuzluğa sebep olabilecek, karışıklık ve sıkıntı doğurabilecek sözlerden kaçınmalıyız. Çünkü söz, yaydan çıkan ok gibidir; ağızdan çıktıktan sonra bir daha geri dönmez.
Dinimiz bize her konuda iyilik, güzellik ve doğruluğu tavsiye ettiği gibi konu-şurken ve söz söylerken de gelişi güzel konuşmamayı, kimseye kötü söz söyleme-meyi, kalp kırmamayı ve gönül incitmemeyi öğütlemektedir. Sözlerin en güzeli olan Allah kelamını ümmetine tebliğ eden Peygamber Efendimiz (s.a.s) birçok hadisle-rinde, insanlara karşı güzel söz söylemeyi emir ve tavsiye etmiş; bizzat kendisi de hayatı boyunca kaba ve kötü sözden sakınmış; şahsına hakaret eden insanlara bile; ‘‘Allah’ım onlara hidayet et, çünkü onlar gerçeği bilmiyorlar’’ diyerek duada bulunmuş-tur (Buharî, “Enbiya”, 37).
İmtihan için bulunduğumuz şu âlemde insanlara kötü söz söylemek, kalp kır-mak, gönül incitmek bizi Allah’ın hoşnutluğundan uzaklaştırır. Hatta yaptığımız ibadetlerin Allah katında makbul olmasına engel teşkil edebilir. Gönül insanı Yunus Emre bu durumu şöyle dile getiriyor:
“Bir kez gönül yıktın ise,
Bu kıldığın namaz değil.
Yetmiş iki millet dahi,
Elin yüzün yumaz değil.”
Ayrıca kırıcı olmak, geçimsiz olmak ve insanlara kötü söz söylemek bizi yaşa-dığımız toplumda insanlar nezdinde de sevimsiz hâle getirir. Kimse bizimle dost ve arkadaş olmak istemez. İnsanlarla ilişkilerimizde problemler yaşarız ve kolayca çözebileceğimiz pek çok sorunumuzu içinden çıkılmaz hâle getirebiliriz.
Müslüman, elinden ve dilinden zarar görülmeyen insandır; bu nedenle başka-larına dil uzatmak, lanet etmek, kötü iş yapmak ve kötü söz söylemek, bizlere ya-kışmayan davranışlardır. Güzel dinimiz bizleri kabalık, edepsizlik ve çirkinlik ifade eden sözlerden sakındırmaktadır. Buna karşılık nezaket ve saygı ifade eden, güzel anlamı ve yanlış anlaşılmayacak sözcüklerle iletişim kurmamızı öğütlemektedir. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurur:
“Mümin dil uzatıcı, lânet okuyucu, kötü iş yapan ve kötü söz söyleyen değildir.” (Tirmizî,“Birr ve Sıla”, 1977)
Çirkin söz, arkadan çekiştirme, söz taşıma, jurnal etme, yalan, iftira… Bunların hepsi kötü söz kapsamı içindedir. İnsan olarak bizim içimizden geçse bile dışa vur-mamız, başkasına açıklamamız ve söylememiz ahlaken uygun bir davranış değildir. Ayrıca bir insan diğerine kötülük yaptığı zaman bunu başkasına söylemesi de kötü söz kapsamına girer; ancak kötülük ve haksızlık gören kimse, o kişinin yanlış davra-nışını düzeltmek, suçlunun başkalarına zarar vermesini önlemek veya ceza görmesi-ni sağlamak maksadıyla bunu açıklayabilir, dinimiz buna izin vermiştir.
Yaşadığımız şu dünya hayatı bir sürü meşakkatle doludur. Ölüm, hastalık, yal-nızlık, geçimsizlik, fakirlik… Hepsi biz insanlar içindir. Küçük bir lezzet için bazen çok ağır bedel ödüyoruz. Öyleyse güzel bir sözle, sıcak bir tebessümle çevremizdeki insanların gönlüne su serpmek, onları ferahlatmak varken kötü sözlerle birbirimizi üzmemiz ne kadar yanlış bir davranış olur. Herkes kendine biraz çeki düzen verse, başkalarını incitmemek için sözlerini özenle seçse, maksadını nezih ve nazik bir dille anlatsa bu dünya cennete benzemez mi? Söylenen sözün olumlu ve olumsuz sonuçlarını bakınız şu dizeler ne güzel dile getirir:
“Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir.
Söz var, sevgi ve saygı var eder.
Söz var, nefret ve öfke celp eder.
Söz var, yuva kurar, iş yapar, barış sağlar,
Söz var, yuva yıkar, iş bozar, savaş açar.
Söz var ki yâr eder, söz var ki yâd eder.
Sözünü bilmeyen daima feryat eder.”
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: İnsana ne gelirse dilinden gelir. Kendi dilimiz-le kendimizi tehlikeye atacak, canımızı yakacak kötü söz söylemeyelim. Biz barış ve kardeşlikten yana olalım, sevgiden yana olalım, gönül kırmaktan değil, gönül almaktan yana olalım. İyi olsun, kötü olsun, kimsenin hakkında kötü söz söyleme-yelim. Bilelim ki Allah kötü sözün söylenmesini asla sevmez.